Paylaş
Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında da muhalefetin eleştirileri bu yöndeydi. Önceki gün de bir dost sohbetinde yine aynı eleştiriyi duyunca merak ettim.
Acaba Bakan Mahinur Özdemir Göktaş ne düşünüyor? Bakanlığın cevabı nedir?
Mahinur Hanım’dan açık yürekli bir cevap aldım.
Ama yardım çeşitliliğini aktarmadan önce dikkatimi çeken şu bilgiyi vermeliyim.
Biliyorsunuz bakanlıkta 7/24 çalışan bir destek hattı var.
Peki her arayanın “yardım isteği” ya da “imdat çığlığı” Bakan’a ulaşıyor mu?
Cevap gerçekten ilginç:
“Bu kanallar sayesinde vatandaşlarımızın yardım talebi en fazla 4 dakika içerisinde bize ulaşabiliyor. Daha önce bu süre 30 günü buluyordu.”
Evet 4 dakika..
Bu süre gerçekten dikkatimi çekti. Acaba dünyadaki örnekleri nasıldır? ABD’de, Fransa’da, Japonya’da nasıldır?
Yani bir vatandaş yardıma ihtiyaç duyuyor, bakanlığın destek hattını arıyor.
Ve yardım talebi için dakikalar içinde o vatandaşa ulaşılıyor.
O vatandaşımıza bu kadar kısa sürede geri dönülmesi bile bence muhteşem bir gelişmedir.
Bırakın yardımı, çok kısa sürede devletin yardım elini hisseden o acılı insanı düşünün.
Nasıl bir moral ya da güven etkisidir bu?
Sakın küçümsemeyin arkadaşlar bu “sosyal morali”...
Şimdi Mahinur Hanım’ın yardımların çeşitliliğiyle ilgili olarak verdiği bilgilere geçebilirim:
“Yapılan eleştirilerin aksine bugün sosyal yardımlardan faydalananların yüzde 82’sini çalışamayacak durumda olan vatandaşlarımız oluşturuyor. Yani yardımlarımızın büyük bölümü engelli, yaşlı, kadın ve çocuklarımız için kullanılıyor.”
Soruyorum:
-Yapılan yardımların içeriği nedir? Neye göre yapılıyor?
Ve cevap:
-”Aslında yardım programlarımızın çeşitliliğini de artırdık. 2002 yılında 4 farklı sosyal yardım programı yürütülürken, bu rakamı 50’nin üzerine çıkarttık. Ayrıca yardımların büyük bölümünü sağlık oluşturuyor. Sonra aile, engelli, yaşlı yardımları, barınma, gıda eğitim ve proje yardımları geliyor.”
MAKARNA KÖMÜR MÜ
Gıda yardımı denilince akla hep “makarna, kömür dağıtma” hikâyesi geliyor...
-”Olur mu? Her birinin ayrı bir sosyal hedefi vardır. Örneğin öğle yemeği yardımı... Aşevleri...Barınma, sosyal konut, yakacak yardımı, elektrik tüketim desteği, doğalgaz tüketim desteği, eşi vefat etmiş kadınlara destek, sosyal uyum yardımları var. Çeşitlilik böyle. Bunları sayabilirim.”
Bu yardım kalemlerine biraz dikkatli bakınca çok ciddi bir kapasiteye ulaştığını öğrendim.
Başlıklar halinde anlatırsam sanıyorum en etkili olanı aile yardımları.
Özetle şöyle:
AİLE YARDIMLARI: Doğum yardımı. Çoklu doğum yardımı. Eşi vefat etmiş kadın yardımı. Asker ailesi yardımı. Öksüz, yetim yardımı. Terör zararı yardımı. İşe başlama yardımı. Vefat yardımı. Şehit yakınları ve gazilere yardımlar.
EĞİTİM YARDIMLARI: Ücretsiz ders kitabı. Engelli öğrenciler için ücretsiz ulaşım yardımı. Eğitim materyali yardımı. Öğrenci barınma, taşıma, yemek yardımı. Yurt yapımı.
SAĞLIK YARDIMLARI: Prim ödemeleri, kronik hastalık yardımı. Silikozis hastalarına yardım. Birikmiş elektrik borcu desteği. Diyabet tanısı almış hastalara glikoz ölçüm cihazı yardımı. Kronik hastalara elektrik tüketim desteği. Kesintisiz güç kaynağı desteği.
HAYATIN İÇİNE GİDEN YARDIMLAR
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın anlattıklarından anlıyorum ki;
Bu öyle “makarna, kömür dağıtıyorlar” hikâyesinin çok ötesinde,
Hayatın tam içine dokunan;
Tam “şimdi bittim” diyen bir annenin imdadına yetişen; bir köşeye sıkışıp kalmış, yalnızlığında tıkanıp kalmış bir babanın intiharla yaşam arasında gidip geldiği o işsizlik anında; bir telefon düşünün. Ya da kapıyı çalan bir yardım elini...
Değmez mi arkadaşlar.
DÜNYANIN HER YERİNDE VAR
Aslına bakarsanız zor durumda olan insanlara dünyanın her ülkesinde yardımlar var.
Olmalı da...
New York’tan Berlin’e, Londra’dan Tokyo’ya kadar bu böyledir.
Kimisinde kiliseler kurar aş evlerini, evsizlerin kuyruğunu biliriz.
Türkiye’de bunu devletin yapıyor olması çok önemlidir.
İNKAR DEĞİL GERÇEK
Yazının konusu bu değil ama bir detayı daha paylaşmak istedim.
Dikkat ettim, Bakanlık bazı haberlerle ilgili otomatik olarak yalanlama yapmıyor.
Özellikle “tarikat, cemaat” içerikli cinsel taciz iddialarına karşı.
Doğru neyse onu açıklıyorlar.
Bir örnek olsun diye onlarcasının içinden şu açıklamayı seçtim:
“Bazı basın yayın organlarında yer alan ‘Süleymancıların yurdundaki istismarı 5 erkek çocuğu anlattı, istismarcı eğitmen serbest bırakıldı!” şeklindeki haberlere ilişkin aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.
Bakanlık avukatlarımız tarafından olayla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Yargılama sürecine müdahil olarak suçluların en ağır cezayı almasının yakın takipçisi olacağız. Mağdur çocuklara ve ailelerine yönelik başta psikososyal destek olmak üzere hizmet modeli çalışmamız devam etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Evet arkadaşlar;
Bunun gibi daha onlarca açıklama var. Belli ki Bakan Göktaş; istismarın, şiddetin inancına, rengine, cinsiyetine bakmıyor.
Ve belli ki Mahinur Hanım bir tek ilkeyi benimsemiş:
Gerçek neyse o.
Paylaş