Paylaş
Yüzlerce mail geliyor:
Bir okurum “Ağlayarak yazıyorum bu mesajı” diyor...
Bir diğeri “Ben de bir anneyim. Ne hale geldik. Nasıl olur da kapatılır. Adalet nerede?” diye soruyor. Bir başkası: “Fatih Bey, lütfen bırakmayın bu olayların peşini?” diyor.
Bir de zincir oluşturdular...
tepkisizkalma.com...
O annenin gözyaşları, Mardin’de taşlanarak öldürülen Şemse için. Tekirdağ’dan yazan Aylin’in çığlığı tecavüze uğradıktan sonra annesi tarafından zehirlenerek öldürülen M için...
Funda, Batur, Fatih Himmetoğlu, EsraÖzalp, Neylan Tekcan, Filiz Coşkun, Dilek Çağlayan, Meral delikanlı, Süha, Fatime Tüsen, Zeynep Akyüz, Belgin Satıroğlu, Nazife Alatas, Funda Tekşener, Beyhan Ünal, Mukadder Akbulut, Gülay Koç, Nadir Üstün,ve daha yüzlerce isim...
Siz o mesajlarla bu memlekette insanlığın ölmediğini gösteriyorsunuz.
Sizin varlığınızı bilmek, moral oluyor. Birbirimizi bilmek umut veriyor...
CİNDORUK NE DİYOR?
Gelelim son duruma...
Pervari Belediye Başkanı Demokrat Parti’den... Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk...
Şöyle diyor:
“Ben de o sözleri duyunca Başkan’ı aradım. Başkan iyi bir aileden gelir. Olayı sordum. Başkan ‘Burada durum çok karışık’ dedi... Zaten bir süre önce arabası kurşunlanış. Aracında değilmiş.”
Cindoruk inceleme için bir heyet gönderdiğini söylüyor. O böyle söyleyince ben tekrar soruyorum:
* Sayın Cindoruk hangi çağda yaşıyoruz. Nasıl olur böyle bir şey. 2 yaşındaki bebeğe tecavüz ediyorlar. Üç yaşındaki kıza tecavüz edip öldürüyorlar. Bu böyle kapatılabilecek bir olay mıdır?
“Haklısınız” diyor ve ekliyor:
“Ben de arkadaşlardan gelecek cevabı bekliyorum. Ona göre bir hareket edeceğim...” Belli ki herkes bekliyor...
Adalet “Adli Tıp raporunu”, polis çocuklarını ifadesini, jandarma tecavüze uğrayan bebeklerin ailesinden gelecek şikayeti, vali Ankara’dan gelecek talimatı. Milli Eğitim Müdürü, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelecek teftiş heyetini...
Sosyal Hizmetler Müdürü, Ankara’dan gelecek müfettişi bekliyor... Ankara’da Meclis, insan hakları komisyonunun raporunu bekliyor.Bekliyoruz yani...
Ve en önemlisi içimizi kemiren, ruhumuzu daraltan sorular bekliyor...
* Belediye Başkanı “Olayı aramızda kapattık. Tabii kaymakam da emniyette var” dedi. Bu konuda vali neden susuyor?
* 11 aydır adli tabip neden bir rapor verememiştir?
Sizler bu soruların peşini bırakmamak için mesaj zincirleri kurdunuz.
Bırakma diyorsunuz...
Bu soruları sormazsam bu defa ben rahat uyuyamayacağım...
O bebeklerin halleri kabus olup nefesimi kesecek... Mardinli Şemse’ye atılan taşlar üzerime yağacak.Taciz ve tecavüz yüzünden aileleri tarafından öldürülen, hayatları örtbas edilen, intihara zorlanan onlarca kız, küçük gelin birer hayalet gibi karşımıza dikilecek. Toprak o zavallı bedenleri yüzümüze kusacak... Bırakırsam sanki kuşlar uçmayacak, çiçekler açmayacak. Bahar gelmeyecek... Bırakırsam ben ben olmayacağım sanki... Kana kan, göze göz isteyen kimse yok.. Kimsenin Siirt’le, Pervari’yle bir meselesi de yok. Bir ses duymak istiyoruz yalnızca...
Devletten, “burada adalet var” diyen bir ses... Yatılı okulların denetlendiğini duyuran bir ses... Mardin’de intihar eden 14 yaşındaki kızın soruşturmasından bir ses. Antalya’da zehirlenen 13 yaşındaki kızı araştıran jandarmadan bir ses. Eğer o ses gelmezse, bu ağalık düzenine sıkıştırılmış gariban hayatlar, acılı ve ezik kızlar, birer çığlık olup üzerimize yağacak.
İKİNCİ YAZI:
CHP’deki soru: Hangisi?
İKİ hafta sonra CHP kurultayı var. Parti içinde beklenti büyük. Ve Deniz Baykal’ın önündeki soru giderek keskinleşiyor.
* CHP’nin teşkilattan sorumlu ismi kim olacak?
Şu andaki Genel Sekreter Önder Sav mı, yoksa İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’in de desteklediği Kemal Kılıçdaroğlu mu?
Dün Kılıçdaroğlu ile karşılaştım... O da aynı şeyi söylüyor:
“Beklenti var. Bekliyoruz...”
Bütün mesele şu:
Kurultay Önder Sav ve Kılıçdaroğlu arasında bir bilek güreşine dönmesin...
ÜÇÜNCÜ YAZI:
Terör dağdan iniyor
VURULUP düştüklerinde 11 yürek daha yandı... Toprağın altında yatan binlercesi gibi, birer kara haber olup yüreğimize indi...
Anasının ciğerine, sevgilisinin kalbine, babasının şakaklarına düştü o acı... İşte yine başlıyor.
Bu defa Tunceli’de 4 vatan evladını şehit verdik. İçimiz yanıyor. Damarlarımızdaki kan bir öfke seli olup ruhumuza dökülüyor.
Öylesine düşüyoruz ki...
Hangi ruh, hangi bedene paraşüt olacak bilemiyoruz... Bu yüzden sinir uçlarımdan yazıyorum..
Soru şu:
- Ne oluyor?
Cevabı açık:
- Terör yine başlıyor. Ve bu defa çok daha tehlikeli...
Neden mi? Gelişmeleri alt alta yazıp toplayalım:
1) Önceki gün Bingöl’ün Genç İlçesi’ndeki jandarma karakoluna 16 yaşında bir terörist teslim oldu. Dedi ki: “Size baskın yapacaktık. Ben gözcüydüm. Silahlar da şurada.” Jandarma gitti, baktı, silahları buldu...
2) BDP’li Sırrı Sakık, açıkça şöyle dedi: “Eğer bu açılım böyle havada kalırsa çatışma yeniden başlar.” Ve başladı.
3) İmralı: “Eğer açılım bir yere varmazsa, bu defa benim lafımı da dinlemezler.”
4) Kandil: “Biz böyle bir eylem talimatı vermedik. Yerel bir karar...”
Demek ki, terör örgütünün hiyerarşik eylem zinciri kopmuş...
Bütün bunları topladığımızda ortaya çıkan gerçek şudur:
- Baharla birlikte saldırılar başladı. Genç ilçesinde teslim olan teröristin anlattıkları gösteriyor ki saldırı talimatı verilmiş. Bunun gibi kaç ayrı saldırı planlanıyor belli değil...
- İmralı ve Kandil’den gelen açıklamalar artık tek bir merkezden komuta edilen bir terör örgütü olmadığını gösteriyor. PKK lokal komutlarla çok başlı bir terör örgütü durumuna geçiyor. Kontrolü çok zor ve tehlikeli bir gelişmedir bu...
İşte bu yüzden çok daha tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız...
Paylaş