Paylaş
Tekel işçileri arasında iki kadın... Belki de iki anne... İkisinin de sağ elleri havada. Gözlerinde isyan... Bu fotoğrafa bakınca iki şey görüyorum.
1) Açlığın saçı başı yoktur, işsizliğin türbancısı, laikçisi olmaz.
2) Tamam ordu içindeki darbe soruşturması önemli. Peki ya sayıları 10 milyonu aşan işsizler ordusunun yediği darbe ne olacak?
İKİNCİ YAZI
Tahran skandalı
Önce inanamadım... Bir daha sordum... Baktım doğru...
Olay Tahran’daki büyükelçiliğimizde yaşanıyor.
İstanbul 2010 kültür başkenti kapsamında bir tanıtım sergisi ve defilesi düzenleniyor...
Oradaki tüm kordiplomatik ve şehrin önde gelen isimleri davet ediliyor...
Tahran Büyükelçiliğimiz gerçekten çok güzel ve büyük bir yapı... Bu nedenle çok sayıda stant açılıyor. Stantlardan birisi de mücevher tanıtımı. Sunum için de Türkiye’den mankenler var.
Sergiye İranlılar da geleceği için, iki ülke arasında bir diplomatik sıkıntı olmasın diye mankenler “oranın şartlarına göre!” giyiniyor...
Davet saati geliyor...
Büyükelçilik korumaları bir ara kapıda İran polisinin yoğunlaştığını görüyor...
Tahran’daki diğer yabancı temsilciler kapıdan geçiyor.
Ancak İranlı davetliler içeri giremiyor. Olay büyükelçilik görevlilerinin dikkatini çekiyor.
Ve anlıyorlar ki İran polisi davete gelen İranlıları bir şekilde engelliyor. İçeri sokmuyor...
Gerekçe şu:
Mücevher standı ve defile yasak...
Ve İran’ın ajansı bu olayı şöyle yansıtıyor:
“Birileri Türkiye ile İran’ın arasını açmaya çalışıyor...”
Yani diyor ki, sizin büyükelçiliğinizi birileri bize karşı kullandı.
Yani oyuna geldiniz...
Budur işte o zihniyet...
Belli ki; kadının kendi görüntüsünü seçme özgürlüğü rahatsız ediyor o kafayı...
Aynanın karşısında duran kadından korkuyor...
Güzelliğin cesaretinden çekiniyor o kafa...
ÜÇÜNCÜ YAZI
Bu ziyaretedikkat
YUNANİSTAN Dışişleri Bakan Vekili Dimitris Droutsas perşembe günü Ankara’ya geliyor... Bu ziyaret acaba Ege’de bir “bahar rüzgarı” estirebilir mi?
Örneğin, Türk ve Yunan jetlerinin yıllardır Ege semalarında yaptıkları “it dalaşı”na artık bir son verilebilir mi?
Çok zor...
Belki ilk adım olarak silahsız uçuş kararı çıkabilir...
Bilinen bir şey var o da Türkiye’nin Yunanistan’la yaşadığı silah yarışının bedeli, milyarlarca doları bulmuştur...
Bu yarış yüzünden Ege’nin yanık yüzlü evlatları çok çekti... Orduları güçlü, halkları fakir bir Ege’yi artık kimse istemiyor... Elbette Egemenlik haklarımızdan taviz vermeyeceğiz...
Ama mutlaka barışın ve çözümün gönüllüsü biz olacağız...
Türkiye Kıbrıs’ta bunu gösterdi... Şimdi sıra Yunanistan’da...
Nedendir bilmem, Ege’den bir ses, “8 Nisan’dan umutluyum” diyor...
DÖRDÜNCÜ YAZI
Lider vekili mi, milletvekili mi
Buna tamam...
Ama iki konu var ki, bunlar olmadan tam demokrasi olmuyor...
Birincisi siyasi partiler yasası...
Diğeri dokunulmazlıklar...
Düşünün ki, bir partinin genel başkanı partilerin il başkanlarını seçiyor. İl başkanları delegeleri... Sonra o delegeler genel başkanı seçiyor... Genel başkan milletvekili listelerini yapıyor. Sonra seçilen o milletvekilleri Meclis’te genel başkanın isteklerini kayıtsız şartsız onaylayacak bir ele dönüşüyor... Bunun adı demokrasi mi şimdi?
Ben bu yüzden cumhurbaşkanını halkın seçmesini destekliyorum...
Bu yüzden siyasi partiler yasasının değişmesini istiyorum...
Milletvekili suç işliyor... Ama dokunulamıyor... Oysa kürsüde söyledikleri hariç tutularak suç işleyen milletvekili o an cezasını çekebilmeli...
Peki niye bunlar olmuyor?
Geriye doğru bakın, muhalefette olan partilerin tümü seçim meydanlarında, bu düzenin değişeceği yolunda söz vermiştir... Ama iktidarda unutulmuştur.. Geri atılmıştır.. Milletvekilleri jet hızıyla kıyak emeklilik yasaları çıkartmış, ama dokunulmazlıklara gelince durmuştur...
İKİ DUDAĞIN ARASINDA
Siyasi partiler yasasının düzenlenmesi, yalnızca yasal bir dönüşüm değildir...
Siyasetin genel başkanların iki dudağı arasından kurtarılması, bir toplumun yaşam zenginliğini yaratacaktır...
Çok partili hayat gerçekten hayat bulacaktır...
Seçmen aslında birey olduğunu anlayacaktır. Böylece yönetimde olduğunu hissedecektir. Demokrasiye karşı aidiyet hissi doğacaktır...
Bireyin kendisini yönetimde hissetmesi, darbelere karşı en önemli güvence olacaktır...
Kaybeden siyasetçi bırakmak zorunda kalacaktır...
Milletin üzerindeki, “yıpranmış siyasetçi yorgunluğu” bitecektir...
Şimdiki lider vekilleri, o zaman milletin vekili olacaktır...
Paylaş