29 Ekim için sakladığım söz: Türkiye, tarihi bir eşiktedir’

Sözden çok söyleyenin kimliği önemliydi.

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir...

O yüzden dedim ki:

“Ben bu sözü uygun bir günde yazmalıyım...”

İşte o uygun gün bugündür...

Cumhuriyet’in ilan edildiği 29 Ekim...

Cumhuriyet’in yüzüncü yılı...

Cumhuriyet’i kuran o tarihi iradenin içinde bulunduğu takvimi de anlatan bir sözdü bu.

Çekilen meşakkatin... Zamana karşı yarışın ifadesi.

“Tarihi eşik...”

Önce Cumhuriyet Bayramı’mızı tebrik ediyorum.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu vatanı kurtaran, kuran, bağımsızlık için şehit düşenlerin önünde saygıyla eğiliyorum.

Şimdi o söze gelebilirim...

Biliyorsunuz şu anda ABD kongresinden bir haber bekliyoruz:

- F-16 savaş uçaklarını verecekler mi?

Oysa Yunanistan’a verdikleri gibi bir de bizi F-35 programından çıkarttılar. Ayrıca Yunanistan’a F-35 de veriyorlar...

Arkadaşlar...

Ben kendimi bildim bileli sürekli böyle bir açmazın içindeydik.

Hibeyle verilen F-104’ler vardı. Uçan tabutlar.

ABD envanterinden düşünce bize vermişlerdi.

Niye?

Artık ilkokuldaki çocuk da biliyor ki:

“Türkler bir savaş uçağı ve jet motoru yapmasınlar.”

F-104’ler Sovyet tehdidine karşı verilmişti ama. Bombayla kalkıp gidiyor, ancak geri dönmeye yakıtları yetmiyordu.

Yine de almıştık...

1981 yılında ise F-4E’ler hibe edilmişti...

(Ne gariptir ki dünyanın demokrasi bekçisi gibi duran ABD, Türkiye’de darbe yapmış bir yönetime hibe ediyordu bu uçakları.)

Aradan geçen 20 yıl boyunca bu böyle devam etti.

Geldik bugüne...

10 YIL İÇİNDE O MOTORU BEKLİYORUZ

Kazakistan gezisinde gündemin en keskin sorusu ABD’den alınacak F-16’ların durumuydu...

ABD’den gelen son haberler nedeniyle Cumhurbaşkanı bu konuda ılımlıydı.

Hatta Washington’a giden Efkan Âlâ ve arkadaşlarının başarılı çabalarını anlattı.

Peki F-16’lar neden bu kadar önemliydi?

Yunanistan’ın ABD’den yeni nesil F-16’lar aldığını, bize gelince Kongre’nin ayak dirediğini zaten biliyoruz.

Yunanistan F-35’lerin de kapısını aralamış durumda.

Bütün bu gelişmelerin ışığında...

Savunma Sanayii Başkanı Demir’e F-16 konusunu açıp sormuştum:

“Sayın Başkan, ben kendimi bildim bileli kritik silahlarda ABD Kongresi’nden bir onay bekleriz. Ne zaman kurtulacağız bu durumdan? Tank ve jet motorlarımızı ne zaman yapacağız?”

Demir konusuna o kadar hâkim ki. Kısa sürede muhteşem bir özet yaptı.

Teknik detaylara boğmak istemiyorum.

Benim çıkarttığım özet şu:

- Jet motoru konusunda çok verimli bir çalışma içindeyiz. Çok yol aldık. En az 7-10 yıllık bir süre var.

- Tank motoru için de transmisyon gibi çok çetrefilli bir konuyu aşma noktasındayız. Testler çok iyi durumda. O da 7-10 yıllık bir süre...

Yani...

Türk Savunma Sanayii’nin en kritik iki konusu...

Jet ve tank motoru için 10 yıllık bir süremiz var.

Türkiye’yi savunma sanayiinde dışa bağımlı kılan bu iki stratejik ürün de yerli ve milli üretim hattına girmek üzere.

Bu müthiş bir bağımsızlık iradesidir elbette.

ERDOĞAN’DAN İLK ÇIKIŞ 2015’TE GELMİŞTİ

Eğer yanlış hatırlamıyorsam...

2015 ya da 2016 yılının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı töreni için Beştepe’deki Külliye’deydik.

Erdoğan Türkiye’nin elini kolunu bağlayan silah ambargolarını anlatıyordu.

Konuşmasının sonuna doğru şöyle demişti:

“Türkiye artık o eski Türkiye değil. El açan Türkiye değil. Kıbrıs Harekâtı’nda uçak lastiğimizin verilmediği günleri unutmadık. İnşallah bunları aşacağız...”

10 yıl öncesine kadar Irak ve Suriye’nın kuzeyinden gelen terör saldırılarını bir türlü göremiyorduk. Çünkü o zamanlar İHA yoktu. Ve ABD bize İHA satmıyordu. Arada bir Awacs uçurup bize birkaç görüntü veriyordu. O kadar.

Sınırlarımız yol geçen hanıydı.

Evet arkadaşlar...

Aradan yıllar geçti, Türkiye dünyanın en gelişmiş insansız hava araçlarını yaptı. Yapmakla kalmadı. İhraç etmeye başladı. Sınır ötesinde teröristlere nefes aldırmayacak hali geldik. Ukrayna’da savaşın seyrini değiştirdi. Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarını geri almasında müthiş roller oynadı.

Bugün kendi imal ettiğimiz araba Togg’un kontağı çevrilecek.

Şimdi Başkan Demir’in “10 yıllık tarihi eşik” sözüne gelebilirim.

Her yıl 29 Ekim bayramlarında havada jetlerimiz uçar.

Ama para verip aldığımız jetler... Kongre kapısında bekletildiğimiz jetler...

Yalnızca o jetlerin içindeki aslan yürekli pilotlarımız bizimdir.

O pilotlarımızın yetenek ve cesaretine...

Bir de mühendislerimizin kendi ellerinden çıkmış jetlerimizin eklendiğini düşünün.

İşte o zaman Cumhuriyet tarihi boyunca yakamızı bırakmayan en önemli zinciri kırmış olacağız...

Gökyüzünde kendi jetlerimizin uçtuğu...

Kendi enerjimizi ürettiğimiz...

Refahın ve demokrasinin en üst düzeyinde bir Cumhuriyet Bayramı dileğiyle:

29 Ekim kutlu olsun...