2 bin yıl önceye inen 'Kırk Basamak'lar

Düzce’nin Konuralp Mahallesi’nde herkes oraya “Kırk Basamaklar” diyordu.

Haberin Devamı

Çünkü birkaç taş basamak sanki yerin altına iner gibiydi...

Biliyorsunuz 40 daha çok “efsaneler rakamı”dır...

“Kırklar Dağı” gibi...

İşte o Kırk Basamaklar’da iki yıl önce Düzce Üniversitesi ve Düzce Belediyesi bir kazı çalışması başlattı.

Ahali merak içindeydi.

2 bin yıl önceye inen Kırk Basamaklar

“Basamaklar acaba nereye gidiyordu?”

Ve 2 yıl süren kazı sonunda anlaşıldı ki:

O basamaklar bir büyük uygarlığın kalbine açılıyordu.

Böylece Konuralp Mahallesi’nden giren arkeologlar, Prusias Ad Hypium Antik Kenti’ne ulaştılar.

Onlarca tarihi eser, antropolojik bulgu ortaya çıkıyordu.

2 bin yıl önceye inen Kırk Basamaklar

Haberin Devamı

Ve kazının son dönemlerine doğru bir başka muazzam gelişme oldu.

Arkeologlar bir tiyatroya rastlamışlardı.

Antik tiyatro haberi üniversiteye ulaştığında Sahne Sanatları Bölümü’nde bir heyecan, bir hareketlilik başladı...

Düşünsenize...

2 bin yıl öncesinden bir tiyatro sahnesi...

Hocalar, asistanlar, öğrenciler konuşuyordu...

Ve Bölüm Başkanı Süleyman İnceefe kararı verdi:

“Madem 2 bin yıl öncesinden bize bir sahne geldi. O zaman biz de o sahnede oynarız...”

Konu Düzce Belediyesi’ne gitti... Başkan Faruk Özlü üniversiteden gelen başarılı bir isimdi.

Türkiye’de bilim ve sanayi dalında çok büyük katkıları olmuştu. Yeniliğe, kültüre açık bir isim olduğu için anında “Tamam, biz de varız” dedi.

Ve böylece bir üniversite ile bir belediye 2 bin yıl öncesinden gelen bir uygarlık için kolları sıvadılar...

Müze müdürlüğü de desteği verdi.

2 bin yıl önceye inen Kırk Basamaklar

Peki ilk oyun ne olacaktı?

Ona da üniversite karar verdi.

Açılış antik çağlardan gelen Aristofanes’in ‘Kuşlar’ adlı tiyatro oyunuyla yapılacaktı...

Evet arkadaşlar, işte bu fotoğraf o müthiş gecenin fotoğrafıdır...

Yani...

Haberin Devamı

Düzce Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü öğrencilerinin, 2 bin yıl öncesinden gelen bir sahnede, o antik komedyayı sergiledikleri andır.

O gece oraya Düzce’den 2 bin seyirci geldi...

Tiyatronun başarısıdır bu...

Yalnızca bu nedenle diyorum ki:

İşte benim üniversitem!

İşte belediye!

İşte müze müdürlüğü...

Bundan daha hayatın içinden, bundan daha canlı, bundan daha o kente hizmet eden bir başka işbirliği olabilir mi?

Alkışlıyorum...

BİR KAYIP ŞİİRİN BİRİNCİ SAYFAYA ÇIKTIĞI GÜN

ÇARŞAMBA günü Hürriyet’in birinci sayfası...

Yazdığı her yazıyı ilgiyle okuduğum İhsan Yılmaz yazmış...

Gazetenin birinci sayfasındaki başlığı da şu:

“Edip Cansever’in kayıp şiirleri”

Haberin Devamı

Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz...

Yıllardır gazetelerde, şiirin, sanatın, tiyatronun yeri hep ikinci sayfa ya da arka sayfadır...

(Paparazzi hariç...)

Ama baktım bu defa Edip Cansever’in gün yüzüne çıkmamış iki şiiri Hürriyet’in birinci sayfasında...

İhsan zaten son dönemde bir “arkeolog”, bir “dedektif” gibi çalıştığı için edebiyat dünyasında yepyeni kapılar açılıyor...

Oğuz Atay’ın “Kayıp günlüğü” tartışması, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bir “arkeolojik kazı” işiydi.

Kazının başında Sefa Kaplan vardı...

Şimdi Edip Cansever’in bilinmeyen iki şiiri ortaya çıktı.

Hürriyet bu haberi Cansever’in el yazısıyla birinci sayfasından verdi...

Nasıl mutlu oldum... Nasıl mutlu oldum...

Haberin Devamı

Ruhlarımıza kazandırdığınız bu dizeler için;

İhsan Yılmaz’ı kutluyorum.

Başta Ahmet Hakan olmak üzere editörlerimizi yürekten kutluyorum.

Bugün sizin için Cansever’den şiirler okuyacağım...

Yazarın Tüm Yazıları