ADALET Bakanı Cemil Çiçek altına imza atılacak laflar söylemiş. Ama ‘‘laf’’.
Bakalım içini dolduracak yürekte biri çıkacak mı?
Bakan Çiçek diyor ki: ‘‘Bağımsız kurullar dahil, bazı kurumlar yargının işini kolaylaştırmıyor, delil vermiyor, dolaylı yoldan hırsızı koruyorlarsa savcılar da onlar hakkında görevlerini yapmadıkları gerekçesiyle soruşturma açmalı.’’
Arife tarif gerekmez.
Bakan, BDDK'yı ve başkanı Engin Akçakoca'yı tarif ediyor.
Dün kendi arşivimi şöyle bir taradım.
Yıllardır BDDK'ya aynı soruları sormuşum, onlar da aynı vurdumduymazlıkla işlerini savsaklamışlar.
3 yıldır değişen hiçbir şey yok. Elinizin altında bir bilgisayar var ise Hürriyetim.Com.tr'den arşive girin ve Fatih Altaylı'nın 2001 Haziranı'ndan bu yana BDDK için yazdıklarına, Uzan için yazdıklarına bakın.
Türkiye'de iktidarlar değişmiş, siyasi yapı değişmiş, her şey değişmiş, BDDK'nın ‘‘ihaneti’’ değişmemiş.
Hiçbir şey yapmadan oturan, eski arkadaşlarına iş olanağı sağlayan, bazı derneklerden kaynaklanan dostluklarla onu bunu kayıran bir kurum.
Kendilerine faydası müthiş. Memlekete faydası sıfır. Sıfır da değil eksi. Müthiş bir zarar.
O günden bugüne tahsilatta atılan tek bir adım yok.
Tam aksine el koyulan bankalardan kaynaklanan zarar büyümüş.
Kısa süre önce el koyulan ve büyük bir rezalete sahne olan İmar Bankası'na BDDK tarafından 2001 yazında ‘‘murahhas aza’’ atanmış.
Bu murahhas adam ne yapmış anlamak mümkün değil.
En iyi ihtimalle makam arabası ve makamı görünce hiçbir şey yapmadan oturmuş.
Kötü ihtimali düşünmek bile istemiyorum. Murahhas aza orada otururken, İmar'da olanlar olmuş.
Ama tek bir sorumlu yok.
Yok mu o bankadaki ‘‘murahhas aza’’nın bir sorumluluğu, onu oraya atayanların, bu bankayı denetlemeyenlerin, kaybolan milyarlarca dolarda, yok olan Hazine bonolarında ve vatandaşın uçan trilyonlarında.
Yok mu?
Adalet Bakanı Cemil Çiçek güzel söylemiş.
Yok mu bunlardan bunun hesabını soracak bir savcı.
Yok mu?
Adalet duygumuzu tatmin edin
CHP sonunda Uzan olayına girdi. Dün bir basın toplantısı yaparak bu konudaki görüşlerini açıkladılar.
Fakat Uzanlar'a yönelik hareketi iktidarın siyasi bir manevrası olarak tanımlamaktan da geri kalmadılar.
Siyasi mi, değil mi bilmem. Benim bildiğim Uzanlar'ın bunu çoktan hak ettiği ve yapılan işlerin hukuka uygun olduğu.
Ancak CHP'yi haklı gösterecek bir unsur da yok değil.
Diğer hortumcu ve soyguncuların üzerine bu şekilde gidilmiyor diyen CHP bunda haklı.
Gerçi benim burada sık sık ele aldığım ‘‘hortumcuların’’ hiçbiri Uzanlar'la aynı kefeye koyulacak kadar ‘‘hukuk dışı’’ değil ama onların üzerine oturduğu para da yine bu milletin parası.
‘‘Hukukun gereğinin’’ herkese Uzanlar'a uygulandığı kadar ‘‘haklı’’ bir şekilde uygulanmıyor olması, Uzan'ın işine yarıyor.
Bu görüntünün en büyük sorumlusu ise hükümet değil BDDK.
BDDK'nın diğer hortumcuları ‘‘kayıran’’ tavrı, hükümetin eksi hanesine yazılıyor.
Oysa ben biliyorum ki, BDDK yakın zamana kadar, mecbur kalıncaya kadar Uzanlar'ı ve İmar Bankası'nı da kayırdı.
2001 yılında el koyması gereken bankaya el koymak için 2 yıl bekledi.
Ama bunu vatandaş bilmiyor.
Bilmediği için de ortaya ‘‘hatalı’’ bir görüntü çıkıyor.
Suçlular arasında eşitlik olmadıkça adalet duygusunun tatmin edilmesi mümkün değil.
Bugün Uzanlar'a yapılan muamele, aslında yıllardır diğer ‘‘hortumculara’’ da yapılıyor olmalıydı.
Uzanlar'a yapılması gereken muamele ise bu ailenin bugün hapiste olmasıyla sonuçlanmalıydı.
Çünkü onların suçu sadece bankacılık suçu değil.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yakınlarımıza da yabancılara olduğumuz kadar nazik olduğumuz zaman.