Yerini arayan 1 trilyon dolar

ABD'de yönetim nezdinde büyük önemi olan bir vakfın yöneticileriyle yaptığım bir sohbette, Türkiye'deki döviz bolluğunun ve ABD Doları'nın düşük bir seyir izlemesinin nedenleri konusunda bazı ‘‘tahmini’’ bilgiler almıştım.

Bu önemli vakfın yöneticileri, Türkiye'ye son bir buçuk yıl içinde ciddi miktarda döviz girdiğini, bunun da Arap kaynaklı olduğunu söylüyorlardı. Tahmin edilen miktar, bundan birkaç ay öncesi için toplam 10 ile 18 milyar dolar arasındaydı. Hafta sonunda uluslararası yatırımlar konusunda son derece tecrübeli bir dostumla bu konuyu konuştuk.

‘‘Türkiye'ye ciddi Arap sermayesi geliyormuş. Senin bu yönde bir bilgin var mı?’’ dedim.

‘‘Duyuyoruz. Ancak ciddi bir miktar olduğunu zannetmiyorum’’ dedi.

‘‘10-15 milyar dolardan bahsediyorlar’’ dedim.

‘‘Ciddi miktar değil’’ dedi.

‘‘Ciddi miktar dediğin ne?’’ diye sordum.

‘‘En az birkaç yüz milyar dolar’’ diye yanıtladı. Şaşkınlığım üzerine de anlattı: 11 Eylül sonrası, toplamı 1 trilyon dolara yaklaşan bir petro sermaye başıboş kalmış. Büyük bölümü Amerikan ve İngiliz sermaye piyasalarında dolaşan bu para yavaş yavaş ABD'den çekilmiş.

‘‘ABD'de artık Arap sermayesi yok mu?’’ dedim.

1 trilyon dolar bu paranın tamamı değilmiş. Ama bu miktar para şu an açıktaymış ve kendine gidecek yer arıyormuş.

‘‘Bize gelir mi?’’ dedim.

‘‘Gelir. Zaten Türkiye'yi çok ciddiye alıyor ve gelmeyi düşünüyorlar. Ama bazı girişimler gerek. Üst düzey girişimler’’ dedi.

‘‘Peki bu para İslami bir para mı? Yani rejime yönelik bir tehdit de oluşturur mu?’’ diye kaygımı dile getirdim.

‘‘Ne İslamisi. Öyle olsa ABD'de, İngiltere'de işi ne. Tam aksine bunlar şeriattan kaçıyorlar’’ dedi.

Yıllardır yabancı yatırım peşinde koşan Türkiye için bu para önemli bir kaynaktır.

Ali Babacan bu paranın Türkiye'ye gelmesi için gereken şartları oluşturmak zorundadır.

‘‘Paranın parayı çektiği’’ bir ekonomi kuralıysa, bu para Türkiye için iyi bir fırsattır.

Parasını ödeyin Sabah sizin olsun


ERGUN Babahan falan yazınca çok önemsemiyorum da, Mehmet Barlas gibi ‘‘değerli’’ yazarlar da bu kervana katılınca bazı hatırlatmalar yapmak gerekiyor. Barlas önceki gün basında rekabete karşı olanlar olduğuna değindi. Bu konu yazılınca, hedef Doğan Grubu oluyor.

Oysa Doğan Grubu'nun rekabete karşı olduğu falan yok. Tam aksine, Doğan Grubu karşısında adam gibi rakipler istiyor. Devleti soymayan, hortumculuk yapmaktan sabıkası olmayan, gazete sahipliğini bir iş olarak gören ve bundan para kazanmayı hedefleyen rakipler istiyor.

Bu işin saygın bir iş olarak sürdürülebilmesi için medya patronlarının ‘‘sicili temiz’’ adamlar olması şart. Doğan Grubu veya Hürriyet, Sabah Gazetesi'nden hiç rahatsız değil. Ama Sabah'ın patronu olarak gözüken Dinç Bilgin'in milyar dolar borcu olmasından, bu borcu ödemeye yanaşmamasından rahatsız.

Çünkü biz bu tip adamlardan hangi işi yaparlarsa yapsınlar rahatsız oluyoruz. Bize göre, medya sahiplerinin de devleti hortumlamaya hakkı yok. Bunu yapıp, sonra da ‘‘tekelcilik’’ paravanının arkasına saklanmaya da kimsenin hakkı yok. Bu konuyu Turgay Ciner'le de defalarca konuştum.

O da bana her seferinde, BDDK ile anlaşıp Sabah Gazetesi'ni ‘‘parasını ödeyerek’’ almak istediğini söyledi. Turgay Ciner bunu yapsın. Dinç Bilgin de Sabah ve ATV'den hálá kazandığı trilyonları cebine atacağına, devlete olan borçlarını ödesin. Bizim hiçbir itirazımız olmaz. Tam aksine, bu millet adına memnun oluruz.

NOT: Sevgili Mehmet Barlas, dünkü yazın çok güzeldi.

Maliye kapkaççı olur mu?


OTOMOBİLİMİN ek vergisini ödedim. İşi bilen arkadaşlar, ‘‘Ödeme. Yasa iptal edilecek. Paran gider’’ dediler. Ben tam tersini yaptım ödedim. İki nedenle ödedim. Birincisi, Türkiye'yi yönetenlerin ‘‘kapkaççı’’ mantığıyla hareket etmeyeceklerine güveniyordum. Yasalara saygılı vatandaşların parasını ‘‘uçurmayacaklarına’’ ve eğer yasa iptal edilirse ödenen vergileri, bir sonraki vergiye mahsup edeceklerine inanıyordum. İkincisi ise eğer Türkiye'yi yönetenler ‘‘kapkaç’’ mantığıyla hareket edeceklerse, onların bileceği işti. Ülkeme bir vergi taksidini çok görecek halim yoktu. Ben hálá Maliye Bakanı Unakıtan'ın ödenen vergilerin üzerine yatmayacağına inanıyorum. Yatarsa da, helali hoş olsun.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


BDDK, Türkiye'nin en büyük kamburu olmaktan çıkarıldığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları