Paylaş
Siyasi yasağın aslında ne anlamsız bir ceza olduğunun açık kanıtı Tayyip Erdoğan.
Çünkü siyasi yasak, siyasi karizmayı ve siyasi gücü ortadan kaldırmıyor. Tam aksine artırıyor. Siyasi yıpranmayı engelliyor ve kişiyi putlaştırıyor.
Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı.
Ama cezaevi kapısında on binler tarafından bekleniyor.
Cezaevinden çıkıp yerleştiği evinin kapısı yatır haline geliyor.
On binler kapıda.
Bir çağrı yapsa belki de bu sayı yüz binler olacak.
Ama Erdoğan siyasi yasaklı.
Erdoğan'ın seçime girmesini yasaklamak mümkün.
Peki ya gönülleri nasıl yasaklayacağız...
Erdoğan'ı sevmek, Erdoğan'a inanmak, Erdoğan'a güvenmek yasak demek mümkün mü?
Değil!
Olmadığı gibi, onu siyaseten yasakladığınız zaman gücünü de artırmış oluyorsunuz.
Siyasetin doğal yıpranma sürecini de durdurmuş oluyorsunuz.
Siyasi zamanın, yasaklı kişinin üzerinden akmasını da engellemiş oluyorsunuz.
Erdoğan bugün dün olduğundan daha güçlü.
Dün olduğundan daha karizmatik.
Üstüne üstlük bir de mağdur.
Erdoğan'ın yasaklı olması Erdoğan'ı zayıflatmıyor. Tam aksine güçlendiriyor.
5 yıl sonra, yani yasakları bitince Türkiye'nin en güçlü siyasi figürüdür Tayyip Erdoğan.
Çünkü o güne ne Ecevit kalır, ne Demirel, ne Mesut Yılmaz, ne Tansu Çiller, ne Kutan, ne Erbakan. Bir Devlet Bahçeli belki.
Ve Tayyip Erdoğan bir sürü acemi rakibin arasında.
Yıpranmamış. Tertemiz ve mağdur.
Bu yasak Erdoğan'ı kendisinin bile beklemediği bir hızla başbakanlığa taşıyor.
Haberiniz ola.
Turisti geldiğine pişman etmeyelim
TURİZMDE çeşitli konuları yazdık ama bir konuyu unuttuk.
Pasaport polisi.
Türkiye'ye gelen bir turistin ülke ile ilk tanıştığı nokta.
İlk intiba.
Kılıç kalkan ekibinin bile öncesi.
Pasaport polislerine bir diyeceğim yok.
Pırıl pırıl giyimli, az da olsa yabancı dil bilen memurlar.
Ancak sayıca çok yetersizler.
Turistin Türkiye'ye girerken ilk gördüğü şeyin uzun bir kuyruk olmasına sebebiyet verecek kadar yetersizler.
Peş peşe üç uçak indiği zaman pasaport kuyruğu kilit.
Bekle ki sıra gelsin.
Bir de havalandırma çalışmıyorsa, ki çok mümkün, ter içinde bekle.
Daha girerken geldiğine, geleceğine pişman ol.
Ya çıkış?
O da aynı.
Tatilde geçirdiğin güzel günleri burnundan getirecek kadar uzun süren bir bekleyiş.
Oysa kuyrukta bekleteceğine bir an önce işini halletsen, belki bir miktar para da free shoplarda harcayacak turist.
Bu pasaport kuyruğu çilesini de bir an önce düzeltmek lazım.
NOT: Şimdi kimi okurlarım ABD'ye girerken de, kimi Avrupa ülkelerine girerken de böylesi kuyruklar olduğunu söyleyeceklerdir. Doğru. Var. Ama onlar turizme bizim duyduğumuz kadar ihtiyaç duymuyorlar.
910 bin ağaç dikmişler
KOÇ Grubu başkan yardımcılarından Tuğrul Kutadgobilik ağaç dikmeleri konusundaki önerime karşılık bir mektup yollamış.
Diyor ki: ‘‘Üniversite kampusu içinde ağaç kesilmesi söz konusu değildir.
Alan açmak için 722 ağacın özel makinelerle kökleriyle birlikte sökülerek Orman İdaresi tarafından belirlenen bir yere nakli yapılmıştır.
Bir tek ağaç dahi kesilmemiştir. Bununla ilgili bilirkişi raporları mevcuttur.
Grubumuz ağaç kesmek bir yana, Türkiye'nin ağaçlandırılması için yıllardır büyük çaba göstermektedir.
Ağaç dikmemiz konusundaki önerinize aynen katılıyoruz.
Hazırız. Fakat biz bunun dışında da şu ana dek çeşitli ağaçlandırma projelerinde 910 bin ağaç diktik. Ayrıca 4 TEMA projesine destek veriyoruz.
Dahasını yapmaya da hazırız.’’
Kutadgobilik mektubuna gerekli belgeleri de ekleyip yollamış.
Son 6 yılda yurdun çeşitli yerlerinde toplam 910 bin 605 ağaç dikmişler.
Bilgilerinize sunulur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Çevremizdekilere yeni ufuklar açabildiğimiz zaman.
Paylaş