BİRKAÇ gündür AKP'nin dokunulmazlıkla ilgili tavrını yazacaktım ama gündemden dolayı sıra gelmedi.
Kısmet bugüneymiş...
AKP'nin dokunulmazlıklar konusundaki ‘‘tutarsızlığı’’ seçim öncesine dayanıyor.
Seçim döneminde Teke Tek'e konuk olan AKP'nin o zamanki genel başkan yardımcısı Abdullah Gül, dokunulmazlıkların sınırlanmasıyla ilgili soruma, ‘‘Parti olarak dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde bir düşüncemiz yok. Yargının siyasi kararlar almasından korkuyoruz. Yargının tam bağımsızlığı sağlanmadan dokunulmazlıkların kaldırılmasının, Meclis'i zorlayacağı inancındayız’’ demişti.
Daha sonra aynı soruyu, bir başka programda konuğum olan Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelttim. Erdoğan'a CHP ve Baykal'ın bu konudaki tavrını hatırlatıp ‘‘Siz ne düşünüyorsunuz’’ dedim.
Erdoğan dokunulmazlıkların milletvekillerini toplum gözünde sıkıntıya soktuğu ve bu nedenle dokunulmazlıkların kürsü ve yasama faaliyetleri ile sınırlı hale getirilmesine sıcak bakacaklarını söyledi.
Ardından, yanılmıyorsam seçim gecesi Abdullah Gül'e ‘‘Genel Başkanınız sizden farklı konuşuyor. Dokunulmazlıklar kaldırılacak mı, yoksa kaldırılmayacak mı? Hangisi AKP'nin tavrı’’ diye sordum.
Gül tebessüm etti ve ‘‘Sayın Genel Başkan'ın tavrı partinin tavrıdır. O öyle diyorsa öyle olacaktır’’ dedi.
Ancak bugün gelinen noktada AKP'nin tavrını Erdoğan'ın değil, Gül'ün o günkü konuşmalarının yansıttığını düşünüyorum.
Açıkçası bu durumu da yakışıksız buluyorum.
Dokunulmazlıkların yasama faaliyetleri ve ifade özgürlüğü kapsamı içinde değerlendirilmesinden yanayım.
Milletvekillerinin ‘‘yasa veya ahlakdışı’’ durumlarının Anayasal koruma altına alınması yakışıksız bir durumdur.
Ancak bundan daha yakışıksız olan, bir komisyon başkanının ‘‘Yargıya güvenmiyoruz’’ diyerek ‘‘ebedi dokunulmazlık’’ peşinde koşmasıdır.
Onun güvenmediği yargıda milyonlarca Türk vatandaşı adalet arıyor.
O vatandaşların günahı ne?
Edremit'in göbeğine bomba
BALIKESİR-Edremit'ten okurlar aradı. Damatlarıyım ya, beni arıyorlar.
Belediyeden şikáyetçiler.
Edremit'in tam göbeğinde bir büyük arazi var. Eski futbol sahası.
Daha sonra yeşil alan ilan edilmiş. Park yapılacakmış.
Fakat belediye meclisi ani bir karar değişikliği ile bu araziyi bir ‘‘hipermarkete’’ vermeyi kararlaştırmış.
Edremit ile Akçay arasında son derece müsait araziler olmasına rağmen, şehrin içindeki bu yere göz dikilmiş ve birkaç gün içinde de burası ihaleye çıkarılacak.
Ancak anlaşılan ihale laf olsun diye yapılıyor, çünkü bu arazinin hangi hipermarkete verileceği bile belirlenmiş.
İsim bende mahfuz ama ‘‘Tan’’ ile başladığını yazayım.
İşin daha da vahimi, bu araziye sadece bir hipermarket değil bir de benzin istasyonu yapılacakmış.
Tam da Edremit Lisesi'nin yanına, ilçenin tam göbeğine.
Ankara'da patlayan benzinlik sonrası gelişen duyarlılık anlaşılan Edremit'e ulaşmamış.
İnşallah ulaştığında geç kalınmış olmaz.
Hedef 2005'te Avrupa Şampiyonluğu
NASIL biliyorum ciğerlerini... Ne demiştim Juventus maçından sonra?..
Bir maçla vezir ederler, bir maçla rezil; kanmayın bu spor basınına dememiş miydim!
Aynen öyle olmuyor mu?
Galatasaray hep aynı ama spor basını skor basını olunca müthiş saldırılar başladı.
İşin kötüsü, Galatasaray'da öyle bir yönetim var ki, eleştirileri haklı çıkarmak için elinden geleni yapıyor.
Galatasaray tarihinin ne basiretsiz, en yeteneksiz ve hepsinden kötüsü ‘‘en aciz’’ yönetimi.
Aslına bakarsanız, Galatasaray'da bir yönetim yok zaten. Yönetim dediğimiz şey başkan. Canım gibi sevdiğim, yüzünü görünce dayanamadığım Özhan Canaydın.
Hata üstüne hata yapıyor ve hatalarından ders almak bir yana, hata yaptığını bile anlayamıyor.
Hal böyle olunca da Galatasaraylılar mutsuz oluyor, keyifsiz oluyor ve ne yazık ki ‘‘umutsuz’’ oluyor.
Ey Galatasaray taraftarları, ey Galatasaray'ı sevenler!..
Hiç ama hiç umutsuz olmayın.
Galatasaray küllerinden doğacak kadar büyüktür.
Yüz yıllık, Avrupa Şampiyonu, 3 yıldızlı tek takım Galatasaray öyle bir yönetimle yerle bir olmaz.
Siz başınız dik dolaşmaya devam edin.
2005'te Avrupa Şampiyonu olma hedefine ulaşacağız.
Nasıl olacaksa, öyle.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ayak oyunlarıyla geldikleri yerden ayak oyunlarıyla düşenler, milleti ahmak yerine koymaya çalışmadıkları zaman.