Yağmurlu havada su vermezler

GEÇEN hafta ‘‘stratejik ortak’’ lafıyla dalga geçmiştim. Başbakan Gül, Türkiye'nin ABD ile stratejik ortak olduğunu söyleyerek beni güldürmüştü.

Hafta sonunda bizim ‘‘ortağın’’ Hazine Bakan Yardımcısı burdaydı.

Star Gazetesi'nde yer alan iddiaya göre, Amerikalı Bakan Yardımcısı ‘‘salatasını yerken’’, bizimkiler kendisinden ‘‘stratejik ortak payı’’ olarak 20 milyar dolar istemişler. O da ağzının kenarından sızan zeytinyağını peçeteyle silerken, yarım ağızla ‘‘20 çok, belki 4 veririz’’ demiş. Gidişata bakılırsa, beyefendinin yediği salatının parasını alsak onu kár sayacağız. Sonra bunun adı stratejik ortaklık.

Ama neyse ki ortağız da hiç değilse ‘‘isteyebiliyoruz’’, kaybetsek de pazarlık edebiliyoruz.

Bir de ‘‘stratejik’’ olmayan NATO üyesi ‘‘ortaklarımız’’ var.

Onlarla durum daha vahim.

Bir gün başımız sıkışırsa lazım olur dediğimiz NATO'ya girdik gireli ilk kez başımız sıkıştı.

4 Patriot bataryası lazım.

Almanya vermiyor, Fransa tınmıyordu.

ABD Savunma Bakanı Rumsfeld, ‘‘Kaddafi bile Schröder'den iyidir’’ diyince Almanya şöyle bir kıpırdandı.

Ama bu kez ‘‘popo kadar ülke’’ Belçika ‘‘ciyaklıyor’’.

‘‘Türkiye'nin savunması bizim işimiz değil.’’

Doğru onların işi PKK'ya kucak açmak, DHKP-C'yi koruyup kollamak. Ermeni tezlerini kayıtsız şartsız bir önyargıyla desteklemek.

Türkiye'ye küfredenlere megafon vermek. İşte Türkiye'nin ‘‘stratejik olmayan’’ ortakları da bunlar.

Ve biz bunların bir gün bizi aralarına almalarını bekliyoruz.

Bunun için de AGSP'de bunlara her türlü tavizi verdik.

Acaba hükümetimiz Kopenhag'da nasıl bir ‘‘saflık’’ yaptığını şimdi anladı mı diye merak ediyorum.

Çünkü anlaması bile bir kár.

Küçük de olsa.

Sevgililer günümü kutlayan bir AKP’li


PAZAR günü işe geldiğimde masamda bir kutu ‘‘bayram şekeri’’ buldum. Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş yollamış. İçinde bayramların önemini vurgulayan ve Beyoğlu'nda bayramlaşmaya davet eden bir de mektup.

AKP'li bir belediye başkanı için ‘‘beklenen’’ bir davranış.

Ancak kutudan bir küçük not daha çıktı. Üzerinde aynen şöyle yazıyordu: ‘‘Güzel bir Sevgililer Günü için 14 Şubat 2003 saat 14'te Beyoğlu Tünel Meydanı'nda buluşalım.’’

Tünel Meydanı son yıllarda İstanbul'un ‘‘en güzel’’ köşelerinden biri oldu. Bir zamanlar avukat bürolarının ve tıp malzemesi satıcılarının mekánı Tünel Geçidi İşhanı müthiş şık kafelerle, restoranlarla bezendi.AKP'li Belediye Başkanı Topbaş, İstanbulluları işte bu meydana davet ediyor. Hem de Sevgililer Günü'nü kutlamaya. Bir tarafta ‘‘her şeyden rahatsız’’ olma hakkını kullananlar, diğer tarafta Topbaş gibiler. Her ikisi de aynı çatı altında. Ben Topbaş'ın AKP'sinden yanayım.

Siz hangisinden yanasınız...

Hıncal Uluç'a karı boşamak kolay


GALATASARAY'ın en sıkı eleştirmeni Hıncal Uluç, Sevgili Hıncal Abimiz, meydanı boş buldu sallıyor. Geçenlerde televizyonda Galatasaray'ın stat projesi ile ilgili salladı. Yapılmalıymış ama içindeki ofis bölümleri de olmalıymış. Proje böyle rantabl oluyormuş. İlk karşılaşmamızda kendisine durumun ‘‘hiç de söylediği gibi olmadığını’’ anlattım. Ali Sami Yen'i merkez alarak çizeceğiniz 5 kilometre yarı çaplı bir dairede şu an için yaklaşık 100 bin metrekare ofis alanı bomboş kiracı beklerken, yüksek maliyetle borçlanıp, boş duracak ofis alanları inşa etmek doğru değil.

Üstelik de yaklaşık 500 bin metrekare ofis alanı da proje halinde beklerken.. Ali Sami Yen'in yüz metre gerisinde Cevahir Grubu'nun yaptığı dev bir alışveriş merkezi kiracı yokluğundan hayata geçemezken.

Bu rakamları verdim. Akıllı adam olduğu, Hıncal Uluç olduğu için bu yanlışını tekrarlamadı.

Şimdi de Hasan Şaş meselesinde bugünkü ve geçmiş yönetimi suçluyor, imza attırmadılar diye. Yine hatalı. Benim de içinde bulunduğum yönetim bir tasarruf yönetimiydi.

Hasan'a büyük paralar veremezdi. Ancak satmaya çalıştı.

Nantes Kulübü ile anlaşıldı. Nantes, Hasan'a yıllık 1 milyon 750 bin dolar verdi. 6 milyon dolar da Galatasaray bonservis bedeli alacaktı. Hasan kabul etmedi.

Galatasaray kendi alacağını 5 milyona düşürüp, Hasan'a 1 milyon dolar daha verdi. Yani 2 milyon 750 bin dolar. Hasan bunu da beğenmedi. Daha sonra ‘‘Nantes benim hedefim değil. Galatasaray Nantes'tan 10 kat daha büyük bir kulüp’’ dedi. Bu yıl da Hasan'a 2 milyon dolar verildi. Peşinatı beğenmediği için kabul etmedi.

Sevgili Hıncal Uluç'a sorarım: ‘‘Galatasaray daha ne yapabilirdi?’’

Kafasına tabanca mı dayasaydı!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Türkiye'ye karşı düşmanca bir tutum içinde olan Belçika ile her türlü ilişkimizi dondurduğumuz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları