SAVAŞ dün çok erken saatlerde başladı. Ve hepimizin gözü Ankara'ya çevrildi. Ancak Ankara nedense ‘‘geç uyandı’’.
Avrupa'da kabineler erken saatlerde toplanırken, Türkiye'de en erken işbaşı yapan Abdullah Gül'ün Bakanlığa geliş saati 09.00'du.
Bunun ‘‘ne yapacağını çok iyi bilip organize olmaktan’’ mı, yoksa ‘‘toplansak ne fark eder ki’’den mi kaynaklandığı sorusunun yanıtını size bırakıyorum.
Ancak Türkiye'nin bu savaşta sadece ‘‘ekonomik’’ değil, ‘‘siyasi’’ olarak da ‘‘çırak çıktığının’’ farkına varmamak mümkün değil.
ABD bölgedeki müttefiklerini saldırıdan önce uyarırken, Türkiye'de hükümet olayı televizyonlardan öğrendi.
Bunun iki nedeni olabilir.
Önemsenmemek veya güvenilir olmamak.
Neden hangisi olursa olsun vahim.
Ve Türkiye'nin bu işi masada iyi götürmediğinin işareti.
Öğleden sonra toplanan Meclis'te ise çevremizde gelişmekte olan olayların tartışılacağını düşünüyordum. Ancak gündemde ‘‘fasulyenin faydaları’’ türünden konuşmalar yer alınca içim karardı.
Türkiye bölgedeki çok önemli bir sürece müthiş bir ‘‘vurdumduymazlık’’ içinde giriyor.
Bu arada Meclis ABD'nin taleplerini içeren tezkereyi görüşmeye hazırlanırken, Cumhurbaşkanı Sezer'den ABD'nin saldırısını kınayan bir açıklama geldi.
Açıkçası bu Türkiye'nin resmi tavrı mı, yoksa Cumhurbaşkanımızın ‘‘şahsi görüşü’’ mü kavrayamadım.
1991'den beri geliyorum diyen bir duruma hazırlıksız yakalandık.
Ama daha da kötüsü 4 aydır olacağı kesin bir savaşı bile kavrayamadık.
Bu ülke 21. yüzyıla bu kadar vahim bir başlangıç yapmak için hangi günahı işledi merak ediyorum.
Taktik savaşı
ABD savaşı başlattı mı? Galiba hayır. Dün sabaha karşı yapılan saldırı için ‘‘Savaş başladı’’ yorumu yapmak pem mümkün değil.
Bu ‘‘vuruş’’ ABD'nin 1991'den beri ‘‘canı çektikçe’’ yaptığı saldırılardan çok farklı değildi.
ABD'nin bu ‘‘zayıf’’ saldırıyı niye yapmış olabileceğini eski 2. Ordu Komutanı, Emekli Orgeneral Edip Başer'le konuştuk.
Başer, bu saldırının bir mesaj niteliği taşıdığını düşünüyor.
Başer'e göre ABD bu saldırı ile hem Saddam'a ve Irak yönetimine ‘‘ne kadar ciddi’’ olduğunu gösterdi hem de Saddam'ı çekilmeye zorlamak için bir ‘‘hamle’’ yaptı.
Peki ABD'nin böyle bir ‘‘hamle’’ye ihtiyacı var mıydı?
Başer bunu şöyle yorumluyor:
‘‘ABD'nin savaş isteği dünya kamuoyunda büyük tepki topluyor. Bush'a hem kendi ülkesinde, hem de dünyada büyük muhalefet var. Bush bu saldırı ile ‘Ben savaş istemiyorum. Ama talebimde ciddiyim. Saddam'ı siz de zorlayın' diyor. Belki asıl savaşı başlatmadan önce bu tür bir küçük vuruş daha yapabilir.’’
Başer, ABD’nin savaş olmadan Irak'ı ele geçirmesinin Bush'un prestijini arttıracağını ve bu savaşa yüzlerce milyar dolar akıtacak Amerikan vergi mükelleflerinin de hoşuna gideceğini düşünüyor.
‘‘ABD'nin bu planı tutarsa milyarlarca dolar kazancı olacak. Bunun için bile dikkate alınmaya değer bir deneme olabilir’’ diyen Orgeneral Başer ‘‘Bu kadar dar çerçeveli bir saldırının başka türlü mantıki izahını bulmak güç’’ fikrinde..
Başer'e göre bu tutmazsa asıl savaş başlayacak. Ama bunun başlaması için Türkiye'nin hava sahası ile ilgili iznin çıkması da şart.
Irak ise ilk füzelerini Kuveyt'e fırlattı. Korkulanın aksine bu füzelerde ‘‘kimyasal’’ başlık yoktu.
Burada da Irak'ın mesajları gizli.
Saddam Hüseyin, ABD'ye yardım edecek komşularına mesaj yolladı ve ‘‘Bana saldıranlara imkan sağlayanlara saldırırım’’ diye göz dağı verdi. Kısıtlı sayıdaki füzelerine kimyasal başlık yerleştirmeyerek de ‘‘Elimde kimyasal silah olmadığını görüyorsunuz. Can derdindeyim ama kimyasal kullanmıyorum’’ diyerek savaş karşıtı kamuoyunu yanına çekmeye çalıştı.
Asıl güreş henüz başlamadı. Şimdilik peşrev çekiyorlar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Her güne daha karamsar başlamak için bin tane nedenimiz olmasına neden olunmadığı zaman.