Veri olmadan tahmin olur mu?

MİLLİYET Gazetesi’nin dünkü manşetinde ‘müjde’ niteliğinde bir haber vardı.

İstanbul’da 7’nin üzerinde büyüklükte bir deprem üretmesi beklenen Marmara’daki fayın yarısının kırılmış olduğu ve bu nedenle bu büyüklükte bir deprem oluşumunun mümkün olmadığı duyuruluyordu.

Başlık beni sevindirdi ama içini okuyunca sükutu hayale uğradım.

Çünkü bu ‘öngörü’, ‘bilimsel verilerle’ hareket eden deprem uzmanlarından gelmiyordu.

Yerin kilometrelerce altındaki, hele hele bir de üzeri denizle örtülü bir fayın durumunu ‘işkembeden’ öngörülerle tespit etmek imkansızdı.

Ciddi araştırmalar yapmış olmak şarttı.

Bu ciddi araştarmaların en ciddisini yapan kişilerin görüşleri gerekiyordu.

Daha önce dünyanın bir numaralı deprem uzmanı sayılan Fransız Profesör Xavier Le Pichon ile konuşmuştum.

Le Suroit adlı sismik araştırma gemisiyle Marmara’da aylar süren bir araştırma yapan Le Pichon, fayın iki parça halinde olduğunu ve ikisinin de yakın dönemde kırılmamış olduğunu söylemişti.

Fay bir seferde batıdan doğuya doğru kırılırsa İstanbul’un başta Kadıköy olmak üzere doğusu, doğudan batıya kırılırsa Ataköy, Yeşilköy, Florya, Avcılar başta olmak üzere batısı 7’nin üzerinde bir büyüklükte depreme maruz kalacaktı.

Oysa fay ortadan kırılmaya başlar ve bir taraf doğuya, diğer taraf batıya doğru kırılırsa, güç bölünecek ve depremin yıkıcılığı azalacaktı.

Dünyanın en önemli deprem uzmanı bunları, elde ettiği verilere dayanarak söylerken, bazı başka bilim adamları ‘işkembeden araştırmalarla’ kafa karıştırmaya çalışıyorlardı.

Xavier Le Pichon’un yakın çalışma arkadaşı bilim adamı, Profesör Celal Şengör’ü aradık dün.

O da ‘Bunlar saçmalık’ demekle yetindi.

Gerçekten de bunlar saçmalık. Önemli olan depreme hazır olmak, dayanaktan yoksun iddialarla geçici olarak rahatlamak değil.

Reklamdan şikayet eden gazeteler reklam yapmasın

VATAN Gazetesi’nde Mustafa Mutlu televizyon reklamlarına açtığı savaşı sürdürüyor.

Eline kronometre almış, reklamları ölçmüş.

Ve sürenin ‘yasal süreyi’ çok çok aştığını tespit etmiş.

Aferin ona.

Keşke hazır elinde kronometre varken, bir de yayınlanan reklamlar içinde gazete reklamlarının payını ölçseymiş.

Çünkü televizyonlarda en bol bulamaç reklam yapanlar gazeteler.

Genelde televizyonlarla ‘barter’ anlaşması yaptıkları için her reklam kuşağının önemli bir bölümü gazete reklamlarının oluyor.

Mustafa Mutlu’nun Vatan Gazetesi de bunların arasında.

Mustafa Mutlu televizyon izleyicilerini bu kadar sevdiğine göre, Zafer Mutlu’ya gitsin ve ‘Zafer Bey, reklam kirliliğine neden oluyoruz. Şu reklamları yayınlamayalım’ desin.

Olur mu?

NOT: Televizyon reklamları yaz başından bu yana RTÜK’le varılan mutabakata uygun olarak yayınlanıyordu. RTÜK şimdi reklam sürelerinde yeni bir kısıtlamaya daha gitti. Bugünden itibaren çok daha az reklam izleyeceksiniz. Reklamların süresinden televizyon yöneticileri de şikayetçi, bunu da lütfen bilin.

Bu kadar teknoloji beni aşar

TURKCELL
gerçekten gurur verici bir Türk şirketi. Dünyanın dört tarafını geziyorum ama Turkcell kadar ‘yaratıcı’ hizmet veren bir başka GSM operatörü göremiyorum.

Hem kalite olarak, hem hizmet çeşitliliği olarak müthişler.

Son olarak öğrendiğim bir hizmetleri var ki, şaşırmaktan öte bir hale geldim. Gençlerin moda deyimiyle ‘dumura uğradım’.

Hani bazen bir şarkı duyarız ama kime ait olduğunu ya da adını hatırlamayıp uykumuzun kaçtığı olur ya. Turkcell işte buna bir çözüm bulmuş.

Diyelim ki bir şarkıyı çok beğendiniz ve adını öğrenmek istiyorsunuz.

Hemen 7505’i arıyorsunuz. Ve karşınıza çıkan bilgisayara şarkıyı dinletiyorsunuz. Bilgisayar yeterince dinleyince hattı otomatik olarak kapatıyor ki, bu yaklaşık 10-15 saniye sürüyor.

Ve yaklaşık 1 dakika içinde size şarkının adını, bestecisini, yorumcusunu mesaj olarak yolluyor.

Bunun nasıl mı yapıyor, dinlettiğiniz melodiyi kaydeden bilgisayar, dünya üzerindeki müzik arşivlerinde kayıtlı yaklaşık 3 milyon şarkıyı tarıyor ve doğru şarkıyı bulunca bunu bildiriyor.

Gerçi 16 kontöre mal olan bir hizmet ama kullandığı teknoloji gerçekten şaşırtıcı.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hayatlarını menfaat ilişkisi üzerine kuranlar, dürüst insanlara çamur atmaktan vazgeçtiği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları