Vatanperver Fırka’nın üyeleri mi serbest bırakıldı?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
LEYLA Zana ve arkadaşları serbest bırakıldı. Bunun yargı kararıyla olması işin ‘doğru’ tarafı. AB yolunda önemli bir ‘engel’in aşıldığı da bir gerçek.
Üstelik, bugün serbest bırakılmasalar, kısa bir süre sonra zaten cezalarını tamamlayıp çıkacaklardı. Davaya bakan mahkeme TCK’nın 59. maddesini uygulamış olsaydı, bu iş çoktan bitmiş olurdu ki, Zana ve arkadaşlarının mahkumiyetleri boyunca sergiledikleri tavır, 59. maddenin uygulanmasına imkan sağlar nitelikteydi. Benim derdim bunlar değil.
Beni ‘hasta’ eden, dün haber televizyonlarının yayın anlayışları oldu. Elbette ki, Yargıtay’ın kararı önemliydi ve Zana ile arkadaşlarının serbest bırakılması haberdi.
Ancak bunun bir ‘müjde’ edasıyla verilmesini anlayamadım.
Sanırsınız ki, Zana ve diğer DEP’li milletvekilleri Türkiye’ye 20 yıla yakın bir süre kan kusturan, 30 bini aşkın insanımızın ölümüne yol açan bir terör örgütü ile bağlantılı oldukları için Türkiye’de değil, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savundukları için yurtdışında bir mahkemede yatmışlar. Bir anda geçmiş unutuldu. Yaşanan, yaşatılan acılar unutuldu ve Zana ile diğerleri birer ‘demokrasi kahramanı’ oldular. Haber öyle bir biçimde verildi, öyle bir hale sokuldu ki, sanki Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı müthiş bir zafer kazanmışlar ve buna alkış tutuluyor.
Hapishane çıkışında Zana ve arkadaşlarını karşılamaya gelenler elleriyle zafer işareti yapıyor, televizyonların duyuruları sayesinde basın toplantısı yaptıkları yer de, akşam toplandıkları ev de bir türbe ya da bir miting alanına çevriliyordu.
Oysa salıverilenler bir dönem bu ülkeye karşı savaş ilan eden ve bugünlerde yine savaş ilan edeceğini açıklayan ‘maşa’ bir örgütün destekçileriydi.
Haber televizyonlarındaki görüntüleri ve yapılan şakşakçılığı izlerken kanım dondu.
Allah tarafından Leyla Zana, haber televizyonlarının yöneticilerinden daha akıllı ve sağduyuluydu da, basın toplantısında derli toplu laflar etti.
Acaba naklen yayınlanan bu toplantıda Zana ‘farklı’ mesajlar verseydi, haber televizyonlarımız ne yapardı çok merak ediyorum!
İncirlik kapanacaktı, şimdi büyütülüyor
IRAK Savaşı ABD tarafından kazanılınca Türkiye’de ve ABD’deki bazı çevrelerde ‘İncirlik üssüne gerek kalmadı’ havası esti. Hatta üssün ‘kapatılacağı’, en azından ‘küçültüleceği’ konuşulmaya başlandı. Ancak gelişmeler durumu tersine çevirdi.
‘Kapanır’ denilen İncirlik şimdi ‘büyütülüyor’.
Henüz daha kimsenin haberi yok ama şu günlerde İncirlik’te üç yeni dev hangar inşa ediliyor.
76 savaş uçağının daha İncirlik’e getirileceği söyleniyor, hatta bununla ilgili olarak hükümete talep iletildiği iddiaları var. O kadarla kalsa iyi.
Şu sıralarda İncirlik’te müthiş hummalı bir inşaat faaliyeti var.
1500 personel barındıran ve kapasitesi 5 bin kişiyi bulan İncirlik’te şimdi ‘kalıcı personel’ için yeni lojmanlar inşa ediliyor.
İçerden gelen bilgilere göre İncirlik’te yeni yapılan lojmanlar kapasiteyi en az birkaç bin artıracak nitelikte.
İncirlik giderek büyüyor ve ABD’nin bölgedeki ‘can damarı’ haline geliyor.
Başta Büyük Ortadoğu, şimdi ise ‘Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ projesi olarak bilinen plan İncirlik’te uygulanmaya başlıyor.
Baban zenginse Selim’sin, değilse Çakır
AKTÜEL Dergisi’nin bu haftaki kapak konusunu görünce ‘Çok önemli bir meseleye eğilmişler’ dedim ve bu konuda yazmaya karar verdim. Klavyenin başına oturmuştum ki, iki haber geldi. 16 yaşında bir kız 8 yaşındaki kuzenini fidye için kaçırıp öldürmüştü. İki erkek öğrenci de kız arkadaşlarını kaçırmıştı. Aktüel’in kapak konusu da şiddete yönelen çocuklardı. Türkiye’de çocuklar arasındaki şiddet giderek artıyor. Kardeşinin kalbine bıçağı saplayan çocuk, okulda beyzbol sopalarıyla dövülen öğrenci, okul basan, silah çeken çocuklar.
Gün geçmiyor ki, böyle bir olay patlamasın. Aynen cinsel suçlardaki artış gibi, bunda da televizyonların rolü büyük. Çünkü Türkiye’de televizyonlarda şiddete, mafyaya övgüler düzülüyor. Geçenlerde İstanbul’un kenar semtlerinden birinde sabah saatlerinde yolumu kaybettim.
Yoldaki bir gençten yardım istedim. Tek omuz düşük, bitirim ağzıyla yolu tarif etti. Ben gülünce ‘Ne oldu abi’ dedi. Ben de yolu tarif ediş biçimine güldüğümü söyleyince ‘Haklısın ya. Kusura bakma dün akşam Kurtlar Vadisi’ni çok kaçırmışım’ dedi.
O an güldüm ama bu bir gerçeğin itirafıydı. Bakın bugün Türkiye’nin televizyon idolleri kim. Kurtlar Vadisi’nin tiplemeleri. Hepsi mafya, hepsi çakal, hepsi bitirim. Ve gençler ona özeniyor. Çocuklara model kişilik olarak bunlar gösteriliyor. Babadan kalma paran varsa Bir İstanbul Masalı’ndaki Selim Arhan olabilirsin, babadan kalma paran yoksa Çakır.
Sonuçta çoğunluk Çakır, çoğunluk bitirim.
Sonra okulda şiddet.
Neden acaba!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Büyük olmanın ilk şartının büyük düşünmek, büyük düşünmenin gerek şartının ise düşünmek olduğunu anladığımız zaman.