Türkiye fakir federasyon zengin

GEÇTİĞİMİZ aylarda külüplerin ‘‘vergi borçlarına’’ af getirildi.

Başta Galatasaray olmak üzere üç büyük kulübün affedilen borç miktarı yaklaşık 250 trilyon.

Affedilen aslında kulüplerin değil, kulüplerin futbolculara ödediği transfer paralarının vergileri.

Fazla gürültü çıkmadı.

Tam aksine Galatasaray Başkanı devletin bu kıyağını sanki kendi yapmış gibi icraatı arasına koydu.

Neyse, geçti gitti.

Ardından İngiltere milli maçı için futbolcularımıza ödenecek prim miktarları tartışılmaya başlandı.

50 bin dolarlar, 70 bin dolarlar.

Ya sayı saymayı bilmeyenler, ya da dayak yememiş olanlar bu rakamları telaffuz etmeye başladılar.

Başka ülkelerin ‘‘dünya şampiyonluğu’’ primleri bizde maç primi oldu.

O da geçti gitti.

Şimdi de bir kez daha ‘‘Futbol Federasyonu rezaleti’’ ile karşı karşıyayız.

Haluk Ulusoy ‘‘babasının parasıyla’’ götürüyormuşçasına, milleti maça götürüyor. Türk futboluna hizmet etmiş garibanları götürse onu da sineye çekeceğiz ama değil.

Haluk Bey, ‘‘şöhretler karmasını’’ İngiltere'ye götürüyor.

Bölüm başına binlerce dolar alan ‘‘dizi oyuncuları’’, babaları Meclis'te yaptıkları çalışmalarla milletin gönlünde ‘‘taht kurmuş’’ bazı milletvekilleri federasyon kesesinden İngiltere'ye.

Washington'da dilen, İstanbul'da sadaka ver.

Oh ne álá memleket.

İstanbul'a yol seferberliği lazım


İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi İstanbul'un fethinin 550. yılında İstanbul'a 550 eser kazandırmaya çalışıyor.

İyi niyetli bir çaba ama bence İstanbul'un önceliği bu değil.

Bence İstanbul'un en büyük derdi yolları.

Dünyada İstanbul büyüklüğünde ve İstanbul iddiasında hiçbir kent yok ki, yolları bu kadar ‘‘iğrenç’’ olsun.

Evet, evet kelime bu. İğrenç.

Her tarafı delik deşik, her tarafı yamalı.

Utanç kaynağı yollar.

Otomobilimin jantlarının her hafta preslenmekten canı çıktı.

Tangur, tungur gidiyoruz yollarda.

550. yılda zannedersiniz ki, İstanbul'a son asfalt fetih zamanında dökülmüş.

Yollar o kadar kötü.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna bir gün bir yabancı misafiriyle bu yollardan geçti mi acaba?

Geçtiyse utançtan yerin dibine girmedi mi?

Onu bilmem ama ben giriyorum.

Yabancı misafirlerime ‘‘Eh, bu kış çok kar buz oldu yollar da dayanmadı’’ falan diyorum ama bizim yollar bir değil, sanki bin yıl kar buz altında kulmış gibi.

Benim Ali Müfit Gürtuna'dan ricam alsın yanına ilçe belediyelerini bu yıl İstanbul'un yollarını bir güzel ‘‘yapsınlar’’.

Öyle onarma falan değil, yeniden yapsınlar.

550. yıla 550‘‘kıytırık’’ eserle değil, 550 kilometre gıcır gıcır yolla girelim.

Fatih'i İstanbul'u fethedip bize bıraktığına pişman etmeyelim.

Merak etmeyin spor yazmadım


ASLINA bakarsanız bu haberi yazmaktan yana değilim. Bunu yazması gerekenler spor sayfaları.

Ama kimisi bir Passat, kimisi evinin peşinatı gibi küçük armağanlar karşılığı satın alındığı için (bunlar benim iddiam değil, spor sayfalarında yer alan iddialar), aşağıda okuyacağınız gelişmeleri sizlere aktarmazlar.

Bu nedenle ben yazıyorum.

Ali Sami Yen Stadı'nda uğradığım saldırı sonrasında saldırganları Türk adaletine şikáyet etmiştim.

Saldırganlar da olaydan 10 gün sonra benim sarhoş olduğumu ve kendilerine küfür ettiğimi öne sürerek benden davacı olmuşlardı.

Türk adaleti şikáyetleri inceledi.

Benim hakkımdaki iddiaları ‘‘mesnetsiz ve geçersiz’’ bularak takipsizlik kararı verdi.

Benim şikáyetimi ve delilleri de dikkate alarak, aralarında Fenerbahçe yöneticisi Burak Karabacak'ın da bulunduğu 3 kişi hakkında dava açtı.

Böylelikle beni haksız göstermeye çalışanlar yanıtı benden değil Türk adaletinden aldılar.

Bu arada Mustafa Koç gibi, Zeki Zorlu gibi ‘‘gerçek’’ Fenerbahçeliler, Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili gibi gerçek sportmenler ve daha binlerce kişi geçmiş olsun demek için aradılar, mesaj yolladılar. Hepsine teşekkür ediyorum..

NOT: Olaylardan sonra saldırganların kimlik teşhisini yapmam için umulmadık bir destek geldi. Cezaevinde yatmakta olan Nuri Ergin'in avukatı aradı ve saldırganların bazılarını Nuri Ergin'in tanıdığını belirtti.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Atatürk'ün mirasları arpalık olarak kullanılmadığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları