SPK’da uzun süre yönetim kademesinde görev almış değerli bir uzman aradı.
Zaman zaman piyasayla ilgili önemli bilgiler vermek ve uyarılar yapmak için arar, konuşuruz.
Bu kez THY’nin ‘özelleştirme’ konusuyla ilgili önemli ‘uyarılar’da bulundu.
Ona göre THY’nin halka açılmasında devlet çok büyük bir hata yapıyor. Onun ağzından aynen naklediyorum:
‘THY’nin halka açılma biçimi son derece yanlış. Bakın göreceksiniz, hiçbir aklı başında uluslararası yatırımcı THY ile ilgilenmeyecek. Çünkü kamu, büyük bir hata yapıyor. Bu Türkiye’de genelde yapılan bir hata; ama bu kez bunu yapan devlet.
Dünyanın her yerinde halka açılma, büyüme için bir adımdır. Bir şirket, bir projeyle ortaya çıkar ve der ki, ‘Ey yatırımcı, ben bu projeyle büyüyeceğim. Gelin bu projeye inanıyorsanız bana para verin, beraber büyüyelim’.
Ancak THY böyle yapmadı. THY’nin de bir büyüme projesi var. Uçak alacaklar ve büyüyecekler. Ama bu işi yaptılar bile. Yani şirket hemen hemen 2 milyar dolar civarında bir borca girdi. Şimdi ise halka açılıyor; ama yanlış biçimde.
Devlet, halka açılma sonucu gelen parayı şirkete varlık olarak koymuyor. Parayı alıp çıkıyor. Yani borcu satıyor ve bu borçlananın nedeni olan büyümeye bu parayla katkıda bulunmuyor. Açıkçası bu, yatırımcı için çok cazip bir durum değil.
Bunu hükümete nasıl pazarladılar bilemiyorum; ama hayal kırıklığı yaşarlarsa şaşırmasınlar. Zaten Türk Traktör, Doğuş Oto ve AFM’nin halka açılmalarından ötürü piyasa güvensizdi. Coca Cola’nın vazgeçmesi, her şeyin üzerine tüy dikti. Bu ortamda bir de THY başarısızlığı çok olumsuz sonuçlar doğrurur.’
Ben bunları söyleyen uzmana, ‘Doğru ama Türkiye’de hemen her patron halka açılmayı, parayı almak olarak görüyor. Devletin de böyle görmesi normal değil mi?’ diye sordum.
‘Devlet de böyle görürse, Türkiye’de sermaye piyasaları hiçbir zaman adam olmaz. Sorun burada’ dedi.
Açıkçası bunları söyleyen ‘herhangi’ biri olsaydı ciddiye almazdım. Ama ‘uyarıyı’ yapan ‘önemli’ olunca, ben de aktarmayı görev bildim.
İEL Müdürü hakkında soruşturma açıldı
YABANCI dilde eğitim yapan ve Türkiye’nin hiç kuşkusuz en iyi okullarından biri olan İstanbul Erkek Lisesi’nin ‘torpilli’ müdüründen söz etmiştim.
Sağlık gerekçesiyle ‘düzmece’ rapor alıp Lyon’a maça gitmiş ve suç üstünde yakalanmıştı.
Bu olayı bu köşede iki kez gündeme getirmiş ve hem İstanbul Milli Eğitim Müdürü’nden, hem de Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’ten yanıt istemiştim.
Dün Milli Eğitim Bakanı Çelik aradı:
‘Yazılarınızı okudum. Atladım zannetmeyin. Daha ilk yazıda hemen İstanbul Valiliği’ne yazı yazarak ‘resmi’ soruşturma başlattım. Eğer durum dediğiniz gibiyse, ki siz boşuna yazmazsınız, gereken yapılacaktır, merak etmeyin.’
Milli Eğitim Bakanı’na teşekkür ediyorum. Durum dediğim gibi çıkacak. Hiç merak etmesin. Bakalım sonra ne olacak!
CHP kendi ayağına ateş ediyor
CHP, Sarıgül’ü ihraç ediyor. Beklenen gelişme. Yazık! Sarıgül hakkındaki iddialar doğru ise yapılması gereken elbette ihraç.
Ama iddiaları ortaya atan CHP, yargıya intikal etmiş iddialarla ilgili gerçekler ortaya çıkmadan ‘ipi çekmek’ için harekete geçen yine CHP.
Self servis bir operasyon.
Bekle, iddialar doğrulanıyorsa o zaman at, abide ol.
Yok ortada kanıtlanmamış ve henüz daha yargının gündeminde olan iddialar varken kendi belediye başkanının ipini çek, o zaman rezil ol.
Sarıgül, hem CHP’nin, hem de durağanlaşan Türk siyasetinin üzerine atılmış ölü toprağını kaldıracak bir hareket başlatıyordu.
Kanıtlanmamış iddialarla ‘yok edilmeye çalışılması’ hem ayıp, hem yazık.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Küçük veya büyük toplumları, saklanan gerçeklerin kirlettiğini öğrendiğimiz zaman.