Teröristler tembel olmasa

PERŞEMBE günü yurtdışına gitmek için Atatürk Havalimanı dış hatlar terminalindeyim.

THY bankosu önünde yüzlerce metrelik bir kuyruk. Koskoca havalimanında yüzlerce banko var. Ama THY’nin açık olan banko sayısı 6.

Kuyruk müthiş.

Kuyruğa girdik bekliyoruz.

O sırada kalabalığın arasında bırakılmış bir valiz dikkatimi çekiyor.

Kuyruk ilerliyor, valiz duruyor.

Merak ya, gidip bakıyorum.

Valizin üzarinde İran’da bir adres var. Ortalıkta da sahibi yok.

Oradaki bir görevliye haber veriyorum. Görevli kız telsizle anons yapıyor ve polis çağırıyor.

20 dakika geçiyor, ne gelen var ne giden. Valiz terminalin en kalabalık noktasında öylece duruyor.

Otoriter bir tavırla ortalığa çekidüzen veren bir başkasını görüyorum. Ona gidip durumu anlatıyorum.

‘Biliyorum. Polise haber verildi gelecekler’ diyor.

Bir 20 dakika daha geçiyor. Yine gelen yok. O arada ben biniş kartımı alıp bavul civarından uzaklaşıyorum.

Bilmiyorum benden sonra polis geldi mi, bavula bakıldı mı?

Bildiğim bir şey var şansa yaşıyoruz. Havalimanının kapısında göstermelik bir güvenlik var.

Ama içerde kim kime dum duma.

İstanbul’da büyük bir terör eylemi olmuyorsa tek nedeni teröristlerin ‘isteksizliği’, yoksa bu kafayla İstanbul’u korumak imkansız.

Bunu doğrulayan örneklerden bu yıl 4 tane yaşamadık mı zaten.

GS ve FB’nin hakkı yeniyor

FENERBAHÇE
Başkanı Aziz Yıldırım’ın bir demecini okudum.

Havuz sisteminden şikayet ediyordu. Bu sistemde Fenerbahçe’nin hakkının yendiğini, buna razı gelemeyeceklerini söylüyordu.

Aziz Yıldırım haklı.

Federasyon tarafından uygulanan havuz sistemi, iki kulübün haklarını ‘gasp’ ediyor.

Bu iki kulüp Galatasaray ve Fenerbahçe.

Bugün Digitürk’ün elindeki veriler de, diğer araştırmalar da gösteriyor ki, Türk futbolunun yüzde 80’i Galatasaray ve Fenerbahçe. Bu toplamın parçalarını konuşarak asıl konudan sapmak istemiyorum. Ancak iki kulübün birbirlerine çok yakın bir değer sağladıklarını söylemek yanlış olmaz.

Bu iki kulübün her biri Türk futbolunun yüzde 40’ı, toplamları yüzde 80 demek en iyisi.

Bu iki kulübü yüzde 12’lik bir değerle Beşiktaş takip ediyor.

Gerisi ise yüzde 8. Ancak ne yazık ki, havuzdaki paylaşım bu değil. Bu iki büyük kulübün getirisi federasyon tarafından diğer kulüplere de pay ediliyor.

Hal böyle olunca Galatasaray ve Fenerbahçe televizyon gelirlerinden yeterli payı alamadıkları için, kaynak sıkıntısı çekiyorlar.

Bugün Galatasaray’ın 70 milyon dolara yaklaşan banka borcu var.

Fenerbahçe’nin de hemen hemen yakın miktarda borcu olduğunu Saadettin Saran’dan öğrenmiştim.

Açıkçası Fenerbahçe Başkanı haklı. Havuz gelirinin en az yarısı bu iki kulübün hakkı.

Kimse unutmasın ki, Galatasaray ve Fenerbahçe nerede oynuyorsa Türkiye’nin 1. ligi orasıdır.

Ezeli rakibe ders

GALATASARAY
ezeli rakibini şampiyon yaptı. Bütün dedikodulara rağmen gitti, Trabzon’da sezonun en iyi futbolunu oynadı ve kazandı.

‘Ateşli’ Trabzon seyircisi ise hiçbir negatif katkıda bulunmadı.

Ne olay çıktı, ne bir gerilim yaşandı.

Demek ki, sahada adam gibi futbol oynandığı zaman Trabzonlular konuklara pek de kötü davranmıyorlar.

Şimdi Galatasaray’ın Trabzon’a yatacağı dedikodusu yayan Fenerbahçeli dostlarımız herhalde utanç içindedirler.

Çünkü onlar şampiyonluktan uzak oldukları dönemlerde Galatasaray’ın rakiplerine hep ikramda bulundular.

Galatasaray ile Beşiktaş’ın şampiyonluk için çekiştiği yılların Fenerbahçe-Beşiktaş maç sonuçlarına şöyle bir bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Ama Galatasaray böyle yapmadı.

Pek çok Galatasaraylı, Trabzonspor’u şampiyon olarak görmek istediği halde yapmadı.

Umarım bu ‘ezeli dost ve rakibimize’ ders olur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Babalar Günü de,

Anneler Günü kadar coşkulu olduğu zaman.
Yazarın Tüm Yazıları