Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Mesut varsa Tansu var Tansu varsa Mesut var

6 ay senaryosu DYP'yi karıştırmış...

DYP'liler liderlerinin siyasetten uzaklaşmasını öngören plana tepki göstermişler...

Ben bu DYP'lileri bilirim...

Daha önce de ‘‘Baba’’larına sıkı sıkıya bağlıydılar...

Baba partiyi bıraktı, onlar da Baba'yı...

DYP'de biad, lideredir... Kim olursa olsun...

Partiyi nereye götürdüğü, ilkeleri ya da ilkesizliği önem taşımaz...

Meşhur 46 ruhu lafları falan da hikâyedir.

Lider kimse, bedenler ve ruhlar onundur...

Onun için Tansu varken DYP'liler Tansu'cudur.

O gider Ahmet gelir, Ahmetçi olurlar... Memet olsa ne fark eder ki zaten...

Bana sorarsanız, bu iki partiden biri iktidarda olduğu sürece bunlar birleşemezler...

İşin daha acısı, aslında bu iki partinin liderlerinin varlık sebepleri de birbirleri...

Yani Mesut Yılmaz'ın o çok nefret ettiği Tansu Çiller olmasa, kendisinin siyasetteki varlık sebebi de ortadan kalkacak...

Tam aksi de söz konusu. Tansu'nun gıcık olduğu Mesut Yılmaz olmasa, Tansu Çiller de olmayacak.

Onlar bir terazinin iki kefesinde birbirlerini dengeliyorlar. Biri düşse, ömürü de alaşağı olacak.

Bence ikisi de bunu biliyorlar...

O yüzden de aslında bir al gülüm ver gülüm oyunudur sürüp gidiyor aralarında...

O yüzden de altı ay senaryoları hikâye... Bunlardan biri olduğu sürece, öbürü de olacak...

Emin olabilirsiniz...

Telekom'un derdi 2 cent

Kablolu televizyon hikâyesinde adım adım sonuca doğru gidiyoruz.

Dün, Alman kanallarının Türkiye temsilcisi olan Fatih Oflaz'la konuşup konuya aydınlık getireceğimi yazmıştım.

Sabah ben aramadan Fatih Oflaz beni aradı.

Oflaz'ın Türk Telekom'un kapısını ilk çalışı, bundan 4.5 yıl önce.

O günlerde kablolu televizyonun abone sayısı henüz 50 binin altında...

Telekom'a giden Oflaz bir anlaşma önerir. Telekom reddeder. Oflaz sesini çıkarmaz. Telekom'un yeterli aboneye ulaşınca anlaşmaya yöneleceğini düşünerek, promosyon kabilinden, yapılan yayına göz yumar.

Üye sayısı 400 bini geçince tekrar Telekom'a gider ve kendine bağlı kanalların telif haklarını ister.

Telekom önce yine reddeder. Ve para istenirse söz konusu kanalları yayınlamayacağını söyler.

Ve yayınları keser.

Tepkiler yükselince, mecburen Eurosport'la abone başı 15 centten anlaşır (yaklaşık 30 bin lira).

MTV'yi istemediğini söyler ve yayını keser...

Bugün sorun olan RTL, SAT 1 ve Pro7 için ise anlaşma sağlanamaz.

Çünkü bu kanallardan RTL ve SAT2 abone başı 5 cent, Pro7 ise 2.5 cent ister.

Fakat bir şartları vardır.

Yayınladıkları Amerikan filmlerine telif haklarını, eğer talep edilirse Telekom ödeyecektir.

Telekom bunu kabul etmez.

Bunun üzerine Alman kanalları teklifi değiştirirler, abone başı fiyatlara 3 cent eklemek koşuluyla, telifi de üstlenirler.

Telekom ise 1 cent fark vereyim der.

İşte sizin RTL, SAT1 ve Pro7'yi seyretmenize engel olan fark bu, 2 centlik fark.

Telekom bu 2 centi verse dahi, kablolu televizyon işinde kârlılığı yüzde 500...

Vermezse ne mi olacak?

Bir uydu anteni almak 200 dolar...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Bindiğimiz dalı kestiğimizi, düşmeden fark ettiğimiz zaman.

Yazarın Tüm Yazıları