Paylaş
Refah samimi mi?
ASKERLİĞİN birinci günüydü.
Başımızdaki çavuş mangayı toplayıp, yemekhane temizliğine götürmüştü.
Millet oflayıp pofluyor, kaytarmaya çalışıyordu.
Çavuşumuz sonunda dayanamadı ve bizi toplayıp şöyle dedi:
‘‘Bakın bu işler yapılacak. Buranın kuralları var. Bunlara uyulacak. İsterseniz seve seve. İstemezseniz de seve seve...’’
Refah bir süreden beri radikal çizgisinden kopmaya çalışıyor.
Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılımları, Şükrü Karatepe'nin yakasındaki Atatürk rozeti, Sultanbeyli Belediye Başkanı'nın, Doğu Paşa ile birlikte cip üzerindeki hali hep bunun göstergesi.
Dün Hürriyet'te bunu tartıştık.
‘‘Refah bu yeni davranış biçiminde samimi mi?’’
Çoğunluk samimi olmadığı, Refah'ın yine takiyye yaptığı kanaatindeydi.
Biz tam bunları konuşurken, Erbakan'ın partisinin yönetimine verdiği talimatın haberi geldi. Şöyle diyordu Kabe'de Kıble'yi bulmaktan aciz hoca:
‘‘Hedefiniz merkez sağ... Marş, marş!’’
Haber geldiği sırada ben de Refah'ın bu yeni tavrını samimi bulduğumu anlatıyordum. Samimiydi Refah, çünkü başka çıkışı yoktu.
Kısa iktidar döneminde, hanyayı da Konya'yı da görmüştü çünkü...
Türkiye'nin 1919'da girdiği yoldan çıkmaya niyeti olmadığını, halka rağmen hiçbir şey yapılamayacağını, bir tehlike halinde bu milletin nasıl tek vücut olduğunu görmüştü.
1 Dakika Karanlık Eylemi'nde yanıp sönen ışıkları görmüştü.
Türk basınının nasıl bir onur mücadelesi verdiğini ve basın patronlarına yaptıkları inanılmaz baskılara rağmen, bu mücadelede bir adım geri atılmadığını görmüştü.
Bu milletin kahramanlarına laf söyletmeyeceğini anlamıştı.
Türkiye'nin yüzünü Batı'dan başka bir yöne çevirmek için vaktin geçtiği kafalarına, bu millet tarafından çakılmıştı.
Refah samimiydi, çünkü başka çıkar yol yoktu.
Ya olmayacaklardı, ya adam olacaklardı.
Nush ile uslanmamışlardı. Küçük bir kötek akıllarını başlarına getirmişti. Gelmeseydi, büyük kötek de hazırdı.
O yüzden samimiydi.
Samimi olmak zorundaydı zaten.
Çünkü onların amacı da şeriat değildi. Türkiye'nin çarpık düzeninden rant elde etme peşindeydiler. Ve rantı yemek için gereken mesaj neyse o verilecekti.
O mesaj şimdi merkez sağdaydı.
Refah samimiydi.
Bizim çavuşun dediği gibi...
Karatepe o rozeti yakasına takmıştı.
İster seve seve, ister seve seve...
Kadınlar dikkat!
REFAH'ın yumuşama sürecine girmesiyle birlikte, parti yönetimi ne yapacağını şaşırdı.
Şimdi de Refah'ın temsilcilerine ‘‘Kadınları öpün’’ talimatı verilmiş.
Bir zamanlar kadınlarla el bile sıkışmayan Refahlılar, şimdi kadınları öpeceklermiş.
Refah bu tavır değişikliğini umarım daha ileri bir boyuta taşımaz.
Yoksa memlekette hır çıkacak.
Mürtecilikle, ırz düşmanlığına bakış açımız aynı çünkü...
Sanat uzmanı Özfatura
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura'nın aklını başına alması pek mümkün görünmüyor.
Daha önce mürtecilere Atatürk posteri ile yanıt veren Chantal'a abuk sabuk laflar eden Özfatura şimdi de Yaşar Kemal'e çatmış.
Yaşar Kemal'e çatmak suç değil elbet de, adamın dünyaca kabul edilmiş yazarlığı için ‘‘İki tane kıçı kırık kitap yazdın diye adam mı oldun?’’ demek aklı başında bir adamın yapacağı iş değil.
Anlaşılan Özfatura, bir zamanlar Güngör Bayrak'ın donuyla uğraştığı için kendini sanat uzmanı sanıyor.
Fakat ‘‘Tuman’’la ‘‘Roman’’ arasındaki farkı henüz çözememiş.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
Düşünce özgürlüğünün ne anlama geldiğini anlayacak kadar düşünebildiğimiz zaman...
Paylaş