Paylaş
Tembelizm
Türkiye'de uygulanan rejimin ne olduğu çok tartışıldı.
Uygar dünyada yerini almak isteyen hiçbir ülkede uygulanmayan bir rejim bizimkisi. Adı da tembelizm...
Hem de toplumun tamamının özümsediği, yaşam felsefesi haline getirdiği bir rejim.
Dünyada hiçbir ülke, bir rejime, hatta bir ideolojiye bu denli büyük bağlılık göstermemiştir.
Yıl boyunca en uzun süre tatil yapan iki-üç ülkeden biriyiz.
Öyle ki, üç günlük tatillerin başını ve sonunu hafta sonlarına bağlayıp 9 güne çıkaran, 9 günlük tatili, bir başından çalıp, bir sonundan çalıp 11 güne çıkaran, her ikisinde de önündeki ve ardındaki 4'er günü, tatile hazırlık ve tatil havasından çıkma bahaneleriyle boşa geçiren bir başka millet var mı acaba?
Fakat milletin kabahati yok bu işte.
İş, Meclis'ten kokuyor.
Şu Meclisimize bir bakın Allah aşkına.
Halkın yaptığı bütün tatillerde halkla beraber tatil yapıyorlar.
O yetmiyor, halkın çalışmaya devam ettiği yaz aylarında Meclis'i yaklaşık 3 aylık bir tatile sokuyorlar.
Bir yandan da kendileri itiraf ediyor, Meclis'in gündeminde, acil olarak ele alınması gereken 300 dosya olduğunu...
Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Ülke, dertlerine çözüm, sıkıntılarına ilaç bekliyor. Bunların bir kısmına ilaç olabilecek yasal düzenlemeler dağ gibi birikiyor. Meclis tatile çıkıyor.
Utanmadan, sıkılmadan... Vatandaşın gözünün içine baka baka... Alay eder gibi...
Üç ay tatil...
300 dosya beklerken... Sanki yıl boyunca çok çalışılmış gibi üç ay tatil... Ama rejim böyle emrediyor. İdeolojinin temelinde bu var. Tembeliz...
Tembellikten ortaya çıkan yorgunluğu, gidip dinlenerek atacaklar.
Atacaklar ki, önümüzdeki dönem, dinç bir şekilde tembellik yapmaya devam etsinler.
Haydi hep beraber haykıralım:
‘‘Tek yol tembelizm!. Başka çıkış yok...’’
Sıkılmıyor musunuz?
CANIM Cehepem, gülüm Cehepem...
Kilise mumu gibi, tortusuz eriyen parti.
İktidarda da oy kaybeden, muhalefette de oy kaybeden parti.
Baykal'ın son dönem yanlış politikaları CHP'ye büyük zararlar verince parti içinde muhalefetin dozu artmaya başladı.
Fakat komik olan, muhalefette giderek Karayalçın'ın yıldızının parlaması.
Vah Cehepem, ah Cehepem...
Partiyi yüzde onlara düşüren, çetelerin Türkiye'yi sarıp sarmalamaya başladığı yıllarda DYP'nin desteği olan Karayalçın...
Tansu Çiller'e, DYP'lilerden daha bağlı olan adam, şimdi partide umut ve alternatif olmaya çalışıyor.
Ne iştir bu yahu.
Koskoca parti, silkinmekten, yeni bir arayışa girmekten aciz.
Kadroları yenilemek, yepyeni fikirler üretmekten uzak.
Yeni açılımlar bulacak aklı kalmamış bir parti.
Bu, Türkiye'nin solu.
Değil elbet...
Ama parti yönetimine bakıyorsun mal ortada.
Muhalefete bakıyorsun, daha da beter.
İnsanın içi sıkılıyor.
Yazarken bile derinden bir of çekiyorum kendi kendime.
Onların yerine ben utanıyor, ben sıkılıyorum.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Küçük olsun benim olsun yerine, büyük olsun bizim olsun dediğimiz zaman.
Paylaş