Tamer Karadağlı’yı hapse mi atacağız?

ZİNA konusu yine gündemde. Bu köşenin okurları hatırlayacaktır; yıllar önce zina ile ilgili TCK düzenlemesinin Anayasa’nın ‘eşitlik’ ilkesine aykırı olduğunu defalarca yazmış, ardından bir ilçemizde görev yapan ‘hukukçu’ bir hákimin konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımasıyla ‘çağdışı’ zina düzenlemesi Yüce Mahkeme tarafından iptal edilmişti.

O gün bugündür bu konu gündem dışındaydı.

Yeni Türk Ceza Kanunu hazırlanırken, AKP zinanın ‘kadınlar için’ yeniden suç sayılmasını gündeme getirdi.

‘İlerici’ CHP ise buna karşı çıktı ve kendince ‘modern’ bir uygulama için bastırdı.

CHP zinanın sadece kadın için değil, erkek için de suç sayılması gerektiğini söyledi.

CHP burada AKP’nin geri adım atacağını ve zinanın her iki taraf için de suç sayılmaktan çıkarılacağını düşünmüş olabilir. Bilemem.

Ama sonuç öyle olmadı.

Gelen bilgilere göre iki parti zinayla ilgili düzenlemede anlaşmışlar.

Buna göre CHP’nin istediği şekliyle, yani zinanın her iki taraf için de suç sayılacak şekilde yasada yer almasına karar vermişler.

Üstelik bununla da yetinilmiyor. Savcılar zina suçunda şikáyet olmaksızın harekete geçebilecekler.

Bu yeni düzenlemeyle ilgili olarak konuştuğum eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, ‘Bu yeni haliyle yasa 1927 yılındaki düzenlemeden de geri gitmiştir. Böyle saçmalık olmaz’ diyor.

Son derece haklı.

Zina denilen olay, tamamen olayın taraflarını ilgilendirir.

Karı koca ilişkisinde, kişiler arası özel bir durumdur.

Bu özel durumun, yasa ile düzenlenmesinin hiç mantığı yoktur.

Kimi eşinin başka birine yan gözle bakmasını bile içine sindiremez, kimi ise kocasının kamuya mal olmuş seks ilişkilerinden rahatsız olmaz.

Bu sadece karı kocayı ilgilendiren özel bir durumdur.

Zinayla ilgili yapılabilecek tek yasal düzenleme ‘zinanın tek başına geçirli bir boşanma sebebi’ sayılmasıdır.

Bundan ötesi bir düzenleme, modernleşme arzusundaki Türkiye’nin işi değildir.

İtalya’da yüz yılı aşkın bir süre önce ‘kilise baskısıyla’ ceza kanununa suç olarak sokulmuş ve oradan geçmişteki haliyle Türk Ceza Kanunu’na ‘sıçramış’ bir yanlışı ‘büyüterek’ yeni TCK’ya sokmak, abesle iştigalden öte bir şey değildir.

Başbakan’dan şarap fabrikası yorumu

30 Ağustos resepsiyonunda Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan’la sohbet ediyoruz. Memleketi Muş’a yatırım yaptırmak için bir grup işadamını şehre götürüp yatırıma ikna etmeye çalışan Çağlayan, Muş’taki havayı anlatıyor.

Yanımızda Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş da var.

Canip Karakuş, Muş’taki üzümleri ve birkaç yüzyıl öncesinde kalan şarap imalatı geleneğini görünce Muş’ta modern bir şarap üretim tesisi kurmaya karar vermiş. 55 dönüm bağla işe başlıyor. Yerli üreticileri de organize edip üzüm ürettirecek.

Biz bu konudan bahsederken Başbakan Tayyip Erdoğan yanımızdan geçiyordu.

Erdoğan, Çağlayan’a Muş’la ilgili gelişmeleri sordu.

Zafer Çağlayan da yapılan işleri anlatmaya başladı ve Canip Karakuş’u göstererek ‘Canip de şarap fabrikası kuruyor’ dedi.

O sırada Mehmet Akarca, ‘Alkolsüz olsa daha iyi olur değil mi?’ diye takıldı.

Başbakan, Akarca’ya döndü ve ‘Vallahi o sizin gündeminiz. Muş’ta bir vatandaşımıza iş imkánı yaratsın. Muş’taki fakirliği azaltmak için katkı yapsın. Biz ona bakarız’ dedi.

Başbakan’ın bu fikrinde samimi olduğunu biliyordum. Ama AKP içinde bu samimiyete katılanların oranı konusunda bir fikrim yoktu.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Uluslararası örgütler, ülkelerin iyi niyetlerini sömürmedikleri zaman.
Yazarın Tüm Yazıları