TELEVİZYON haberciliği, bir gazeteci için ilginç bir deneyim.
Hangi habere vatandaşın nasıl bir ilgi gösterdiğini saniye saniye inceleyebiliyorsunuz.
Dün ve önceki gün, Recep Tayyip Erdoğan hakkında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar ve bununla ilgili gelişmelerin yer aldığı bölümler, Kanal D Ana Haber'in son 7 ayda ‘‘en az izlenen’’ bölümleri oldu.
Çünkü Türkiye'nin gündemi bu değildi.
Ve Türkiye'nin gündemi bu olmamalıydı.
Bin türlü sorunun içinde boğuşan bir Türkiye'de biri en yüksek mahkeme sayılan, diğeri ise yargıçlardan oluşan iki kurum Türkiye'yi ‘‘suni’’ bir gündeme taşıdılar.
Türkiye'nin en saygın ve en aklı başında ‘‘mahkemesi’’ olması gereken Anayasa Mahkemesi, yüreği yetmediğinden ‘‘zamanında’’ veremediği bir kararı aylarca gecikmeyle ‘‘açıklayabildiği’’ için Türkiye'yi kaosa itti.
Uzun zamandan beri ‘‘siyasi’’ bir kurum gibi hareket eden Yüksek Seçim Kurulu da, şimdi seçimi tartışmalı hale getirdi.
Türkiye şimdi ‘‘saçma’’ bir tartışmanın içinde.
‘‘Seçim yenilenecek mi?’’
Bu tartışılıyor; çünkü Anayasa Mahkemesi, kararını vaktinde açıklamadı.
YSK yargıçlardan oluştuğu halde ‘‘onurlu’’ bir duruş sergileyemediği ve ‘‘işi idare ettiği’’ için seçim pusulalarında Recep Tayyip Erdoğan'ın adı AKP Genel Başkanı olarak yer aldı.
Sadece bu nedenle seçimin geçerli olup olmadığı tartışılıyor.
İki çok önemli kurum işini yapmadığı, işini savsakladığı, görevini layıkıyla yerine getiremediği için Türkiye suni bir gündemin içinde.
Oysa vatandaşın ‘‘umurunda’’ değil.
O seçimini yapmış.
Geleceğini arıyor.
Türkiye'nin bence en büyük sorunu olan ‘‘yargı’’ ise kendi geçmişini temizlemeye çalışıyor.
Ama bu rezalet kolay kolay temizlenmez.
Her iki kurum da, içinde bulunan kişiler tarafından müthiş bir güven erozyonuna uğradılar.
O kişiler gitmeden, bu ayıp bitmez.
Sadece erkek maganda olmaz!
ELİMDEKİ şikáyet faksı inanılmaz. İnanılır gibi değil. Bir kadın okurum, Selamiçeşme'de otomobiliyle parktan çıkmaya çalışırken, Land Rover marka bir cipin yolu kestiğini görür. Korna çalarak uyarır. Ancak cipin direksiyonunda kimse yoktur. Okurum korna çalmaya devam edince, orada bulunan marketten bir hanım çıkar.
Tartışmaya başlarlar. Land Rover'i süren hanım, okuruma sen diye hitap edince, okurum ‘‘Ben size siz diyorum. Bana sen diyemezsiniz’’ der. Land Rover'li hanım, okuruma ‘‘Arabana göre konuşuyorum’’ der. (Okurumun otomobili Skoda.) Ve sonra ‘‘Ben kimim biliyor musun? Ben Nuh Çimento'yum’’ diye diklenir.
Çeşitli hakaret ve tehditlerden sonra elindeki anahtarla okurumun otomobilinin sağını solunu çizer.
Ve son olarak da, ‘‘Adımı da unutma. Benim adım Gamze Nuh, adımı da yazıyorum’’ diyerek otomobilin tavanına, elindeki anahtarla ‘‘Gamze’’ ismini kazır.
Sonra da açık camdan içeri uzanarak okurumu itip kaktıktan sonra ‘‘Hadi bakalım polis çağır da görelim’’ diyerek 34 HMY 86 plakalı Land Rover'ine biner ve çekip gider.
Okurum da durumu Göztepe Polis Merkezi'nde tutturduğu bir tutanakla tespit ettirir.
Umarım bu ‘‘Nuh Çimento Gamze’’ Hanım'ın CHP Milletvekili Muharrem Eskiyapan'la bir alakası yoktur.
‘İlan veremiyoruz ama fikir üretiyoruz’
MEHMET Ağar aradı.‘‘Bize haksızlık etmişsin. Başından beri ne diyorsak, hükümet o noktaya geliyor. Bizim önerdiğimiz politikalar bir süre sonra hükümet politikası haline geliyor’’ dedi.
‘‘Açık açık savaşa karşı olduğunuzu söylemediniz ama’’ dedim. ‘‘Karşıyız. Kim savaş ister ama kaçınılmaz hale geldiği zaman da politika üretmek lazım. Savaşı başlatacak olan Türkiye değil ki, yanıbaşımızda bir savaş olursa ne yapacağımızı bilmek de önemli’’ diye itiraz etti.
Asıl itirazı ise medyada yer bulamamak üzerineydi. ‘‘Gazetelere ilan veremiyoruz, televizyonumuz yok sesimizi duyuramıyoruz diye muhalefet yapmadığımızı, fikir üretmediğimizi söylemek haksızlık’’ dedi.
Cem Uzan'ın sözlerinin, bir anlam ifade etmediğini, Türkiye'nin istemi dışında oluşabilecek gelişmelerle ilgili bir fikir içermediğini söyledi.
‘‘Bunları yazabilir miyim?’’ diye sordum. ‘‘Parti bir metin hazırlıyor. Birazdan elinizde olur. Resmi yanıtımız orada olacak’’ dedi. Saatlerce bekledim. Resmi yanıt gelmedi. Ağar'ın hızına partinin ulaşamadığını düşündüm ve onun açıklamasını köşeye aldım.