BDDK'ya bağlı bir kuruluşta çalışan ve sözüne, namusuna çok güvendiğim bir dostum Şişli Cumhuriyet Savcılığı'nı ‘‘koruyan’’ yazım üzerine uzun bir mektup yollamış. Bir bölümünde şöyle diyor:
‘‘Şu kadarını söyleyeyim: Bir bankaya atanan yönetim kuruluna 10 güne yakın yemin etmek için mahkeme randevusunun verilmediği, yemin işini bitiren bir yönetim kurulunun bölgesinde 4 gün imza tasdiki yapacak noter bulunamadığı, kayıtların silindiğine dair mahkeme tespiti yapacak mahkeme için o ona o buna adliye içinde ve adliyeler arasında top dolaştırıldığından 15 gün tespit yapılamadığı, hákimlerin bir anda tatile, keşfe, vb. gitmeye başladığı, delil denilen belgelerin öyle komik belgeler olmadığı ama suçların insanı hayat boyu içeride tutacak nitelikte olduğu bir durumda verilen suç duyurusu dilekçesinin dört gün kalemde tutulduğu bir ortamda...’’
Dostumun bu sözlerini gazeteci arkadaşlarım da teyit ediyorlar.
İsmet Berkan, ‘‘Fatih, Adalet'i savunmanı anlıyorum ama 3 Temmuz günü İmar Bankası'na el konulurken BDDK Şişli Savcılığı'ndan baskın için polis desteği istiyor. Savcılık yanıt bile vermiyor. Güç bela İstanbul Valisi bir yemekte bulunup 10 polis vermesi sağlanıyor. Cumhurbaşkanı'nın hortumcuların mallarına el koyulmasına olanak sağlayan yasayı onayladığı gece BDDK 56 şirket ve 33 kişi için karar çıkartmak üzere gece 11'e kadar çalışıyor. Bu arada önceden savcılığa haber veriliyor. Ancak gece gittiklerinde haber verildiği halde savcı yok. Sabah 8.30'da gidiyorlar yine ortada savcı yok. 9.30'da savcı bey geliyor ama BDDK'nın getirdiği evrakı benim işim değil diye almıyor. Alan savcı evrakı 1 gün boyunca ellemeden masasında bekletiyor. Başsavcıya ulaşmak 2 gün alıyor. Orada da iş bitmiyor. O da bu benim işim değil diyerek BDDK avukatlarını İcra Dairesi'ne yolluyor. Bunların hiç mi suçu yok?’’ diyor.
Ortada müthiş bir ihmal olduğu kesin. Bu kasıtlı mı, yoksa vurdumduymazlık mı bilmiyorum. Umarım Adalet Bakanlığı bu konuda bir soruşturma açar.
Özürlünün parası Milli Eğitim'e
ADALET Bakanı Cemil Çiçek aradı. Cumartesi günü Adalet Bakanlığı'nda özürlüler için personel sınavı açıldığını ancak 35 milyon TL sınav ücreti istendiğini yazmış ve bu paranın hem çok hem de özürlülerden alınmasının ayıp olduğunu yazmıştım.
Bakan Çiçek de benimle ‘‘aynı fikirde’’ olduğunu söyledi.
Ancak sınavı yapan Adalet Bakanlığı değil, Milli Eğitim Bakanlığı olduğu için kendisinin yapabileceği bir şey yokmuş.
Bu konuyla ilgili olarak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan talep bulunmuş. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan da bu işin ücretsiz yapılması için ricacı olmuş.
‘‘Milli Eğitim de bu işten para kazanmak için yapmıyor. Onlar da sınavlarda görev yapacak öğretmenlere bu parayı ödeyecekler’’ dedi Cemil Çiçek. Ancak hálá bu sınavın ücretsiz yapılabilmesi için çaba gösterdiğini de ekledi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de bu çabaları paylaşırsa sorun hallolur herhalde.
Beni yıkan frikik
GALATASARAY'la ilgili umutlarım Bursaspor maçında biraz söndü.
Bunun ne oynanan futbolla ilgisi var, ne de sonuçla.
Bazen iyi oynayıp yenilirsin, bazen kötü oynayıp kazanırsın. Bazen de hak ettiğini alırsın.
Uzun bir maratonda bir maçta oynanan oyunun ve skorun önemi olmaz. Ama bazı göstergeler önemlidir.
Ben Galatasaray-Bursaspor maçının bir bölümünde elimdeki uzaktan kumanda cihazını kırdım ve maçın gerisini de izlemedim.
Galatasaray rakip ceza alanı önünde bir frikik kazandı. Topun başında iki frikik ustası Prates ve de Boer beklerken, Arif geldi ve atışı kullandı.
Frikikten attığı son golü hatırlamadığım ama buna rağmen yıllardır adam yokluğundan frikik kullanan Arif.
O vuruşla, yeni Galatasaray'la ilgili bir şeyler kırıldı içimde.
Biz baba değil miyiz?
DANIŞMAN yazar Ali Atıf Bir, kendisini AGB'deki işinden eden Uzanlar'la ilgili olarak o günlerde bir şeyler yazacakmış ama yakınları, işadamı dostları ‘‘Çocukların var onları düşün’’ demişler. O da yazmamış.
Ali Bey'e sormak lazım, onunkiler çocuk da, bizimkiler meşe palamudu mu?
Ya da şimdi ne oldu da yazmaya karar verdi?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İmar Bankası'nda dolandırılan bonozedeler için yasa lazım diyen BDDK Başkanı Bankalar Kanunu'nun 10. maddesini okuduğu zaman.