Saygınlık mı, ev mi?

BÜLENT Arınç bana yolladığı mektupta, milletvekillerinin ‘ayrıcalıklı’ bir zümre gibi gösterilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.

Buna katılıyorum. Türkiye’de sürekli olarak milletvekillerinin maaşları, şunları, bunları konuşulur.

Ben kendi payıma milletvekillerinin çok yüksek maaş aldıklarını düşünenlerden değilim. Bugün milletvekili maaşı, özel sektörde çalışan orta düzey bir yönetici maaşıyla aynı.

Bunda bir sıkıntı yok. Bence artmalı bile. Çünkü görev ağır ve önemli.

Ama bu maaşı ‘kıyak emeklilik’ yasaları ile milletvekilliğinin sona ermesinden sonra da almaya çalışmak ‘ayıp’.

Ev meselesine gelince.

Milletvekillerine ‘kira yardımına’ sonuna kadar evet.

Ama lojmana hayır. ‘Kıyak yapılıyormuş’ havası uyandıracak arazi tahsislerine, milletvekili kooperatiflerine de hayır. Üstelik vekiller milletvekilliği sona erince Ankara’da kalmayacaklar ki!

‘Pek çok üst düzey bürokrat da böyle kooperatif kurmuyor mu?’ diyenler olabilir.

Haklı da olabilirler.

Ama milletvekilliği o kadar onurlu bir iş ki, bu onurun korunması, bir evden çok daha önemli ve değerli.

Yakışıksız kooperatif

LOJMANLARI kamuoyu tepkisi ve vekillerin halkla birlikte olması gibi iki son derece geçerli nedenle boşaltılan milletvekillerinin, Ankara’da TOKİ’den alınan bir arazide kendilerine ‘ev’ yaptırma hazırlığında olduğunu Türkiye Kanal D Haber’den ve bu köşeden öğrendi.

Kanal D Haber parlamento şefi arkadaşım Tülay Çetingüleç’in haberi çok ses getirdi.

Bu habere ilişkin olarak dün Meclis Başkanı Bülent Arınç’tan bir ‘cevap’ yazısı geldi.

Bülent Bey, ‘Öylesine kesin ifadeler kullanmışsınız ki, projeyi tekrar gözden geçirme ihtiyacı hissettim’ diyor ve ekliyor: ‘Meclisimizin ve vekillerimizin saygınlığı için ne kadar duyarlıysam, haksızlığa uğramaları konusunda da o kadar duyarlıyım.’

TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın haberle ilgili düzeltilmesini istediği 4 nokta var.

1. Toplukonut için belirttiğiniz arazi Çayyolu’nda değil, Eskişehir yolunda meskun olmayan boş bir arazidir.

2. Bu konutların güvenlik gibi giderlerinin Meclis tarafından karşılanacağı ifadesi tamamen yanlıştır.

3. Konutlar süper lüks değil, orta değerde yapılardır.

4. Toplu Konut İdaresi MEB, OYAK, Emniyet Teşkilatı, GSGM için ne yaptıysa, bu projede de milletvekillerimiz ve personelimiz için aynısını yapacaktır. Ne bir ayrıcalık, ne bir imtiyaz, ne de vatandaş için alınan bir araziyi haksız yere milletvekillerine tahsis vardır.

Sayın Arınç’ın itirazları bunlar. Ve şunu söylemek isterim ki, Bülent Bey’in yanıt mektubu son derece hoş bir üslupla kaleme alınmış. Yaptığımız uyarının nedeni ve niyetimizle ilgili en küçük bir ‘ima’ yok. Ki, bu basın olarak bizim pek alışık olmadığımız bir şey.

Benim söylemek istediğim şu, milletvekillerinin böyle bir hareketi toplumda yanlış değerlendirilebilir.

Toplum bu değerlendirmede detayları bilmez. Olaya bakar ve kararını verir. Bu kadarı da Meclisimizin ve vekillerimizin saygınlığına gölge düşürür.

Bu nedenle de milletvekillerinin atacağı her adım ‘fazladan’ bir hassasiyeti gerektirir.

Van’da devlet yok mu?

VAN’da olanlar, herhangi bir ‘devlet düzeni içinde’ olabilecek şeyler değil. Olan biteni okuyunca sanki Kolombiya’da, Afganistan’da yaşanan bazı olayları okuyor, ya da bir abartılı bir film sahnesi izliyor gibiyim. Bir kişi uyuşturucu kaçakçısı olduğu iddiasıyla yakalanıyor. Yakalanan kişinin teslim edileceği yere kaçakçının adamları silahla baskın yapıyor ve kaçakçı olduğu iddia edilen kişiyi kaçırıyorlar..

İlin valisi de kaçırılan kişi yerine eski milletvekili olan babasını rehin alıyor. Bu arada polis içinde köstebek olduğu iddiaları var ki, veriler iddiaları geçerli kılıyor, kaçakçı olduğu iddia edilen kişinin babasının Ankara’da bazı bakanları devreye sokmaya çalıştığı dedikoduları dolaşıyor.

Bütün bunlar olup bitiyor ve kimse somut bir adım atmıyor.

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’ya sormak istiyorum:

Ortalıkta bu kadar iddia ve bu kadar vahim bir durum varken, bütün bu olayların göbeğindeki Vali ve Emniyet Müdürü nasıl hálá o koltukta oturuyorlar. Neden acil bir soruşturma başlatılmıyor. Neden soruşturmanın ‘selameti’ açısından bu kişilere ‘geçici olarak’ da olsa işten el çektirilmiyor.

Devletin bu kadar aciz duruma düşürülmesine neden seyirci kalınıyor.

Neden, bilmek istiyoruz.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İyi niyetli eleştirilere iyi niyetli karşılıklar geleneksel hale geldiği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları