UZAN soruşturması ‘‘ağır aksak’’ gidince eleştiriler yükselmeye başladı.
Uzanlar'ın bugüne dek yargıyı kullanış biçimleri de göz önüne alınınca, eleştirilerin ‘‘inandırıcılık’’ dozu da hayli yüksek oldu.
Dosyalara bakmakla görevli Şişli Cumhuriyet Savcılığı'nın işi ağırdan aldığı, görevi savsakladığı, Uzanlar'dan yana tavır koyduğu yolunda iddialar ortaya atıldı.
Özellikle Radikal'den Sevgili İsmet Berkan bu eleştirileri açık bir biçimde kaleme alma cesaretini gösterdi. Alınan bazı kararlar da eleştirileri ‘‘haklı’’ çıkarır nitelikteydi.
YıllardırUzanlar'la ilgili binlerce davayla muhatap biri olarak ben de olan biteni izledim. Adana ve Antalya adliyelerinde yıllardır olan olaylardan sonra bende bir miktar olumsuz düşüncelere sahiptim.
Ancak Şişli Adliyesi'nde önemli bir isimden aldığım bilgiler, beni rahatlattı. Uzanlar'la ilgili soruşturmada Şişli Adliyesi'nin bir savsaklamasının söz konusu olmadığı ancak BDDK'nın ‘‘kendi işini kötü yapmasının’’ faturasının Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na çıkarıldığını düşünüyorum. Çünkü BDDK'nın ilk etapta Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdiği evrak son derece yetersiz ve kötü hazırlanmış.
Káğıt bolluğuna baktığınız zaman 49 sayfalık kalın bir dosya.
Ancak içinde bulunan evrak yazışmalardan ibaret.
BDDK, hukukun önünü açacak, gerçek suçlarla ilgili dosyaları hazır edemediği için, eksik dosyayı savcılığın önüne atmış.
Aslında Uzan Ailesi'nin bir daha güneş yüzü görememesine yetecek kadar bol olan suçlar, dosyada yok.
Savcılık eksik dosya nedeniyle işlem yapamayınca birdenbire oklar savcılığa yönelmiş.
Tabii bu arada Uzan Ailesi'nin polise teslim olmamak için saklandığı, dosya savcılığa gidince ortaya çıkacağı ve bu konuda savcılıkla anlaştığı dedikoduları da ortalıkta dolaşıyor. Umarız böyle bir anlaşma yoktur.
Kim bu Erhan Aygün?
BİRKAÇ gündür Hürriyet'in manşetinde bir isim görüyorsunuz: Erhan Aygün.
TBMM Yolsuzluk Komisyonu dosyalarında adı geçen, üst düzey bürokratlara rüşvet vermekten zanlı işadamı.
Sabah Gazetesi'nde Dinç Bilgin'le ortak olan Turgay Ciner'in adamı.
Kim bu Erhan Aygün.
Aygün, Tunçbilekli bir kömür maden işçisinin oğlu. Gençlik yıllarında ‘‘radikal sol’’ görüşlü.
Başlangıçta baba mesleğini seçmemiş. Ankara'da yedek parça işine girmiş. İş makinelerine hava filtresi falan satmış.
Sonra birdenbire madenciliğe merak sarmış.
Turgay Ciner'le ortak olarak Çayırhan Termik Santralı'nın TKİ'ye ait kömür sahalarının işletmesini almış. Rödövansla aldıkları ocaklardan çıkarılan kömürü TEAŞ'a satarak işe başlamışlar.
Daha sonra ‘‘bir şekilde’’ TKİ Genel Müdürü Yusuf Çebi ile anlaşmışlar ve kömür sahalarının TEAŞ'a devrini sağlamışlar.
Sonra da santral ve kömür sahalarını ‘‘ihalesiz’’ olarak yine ‘‘bir şekilde’’ ele geçirmişler.
5 yıl öncesine kadar Ankara'nın mütevazı bir yedek parçacısı olan Erhan Aygün, TİK'deki ilişkileri sayesinde birdenbire zengileşmiş.
Öyle ki, Afşin Elbistan Termik Santralı'nı ele geçirecek kadar aşama kaydetmişler.
Ama isterseniz onu da yarın anlatalım.
Telsim'den kampanya
(bu bir reklam değildir)
TELSİM abonelerine şu günlerde ilginç bir SMS mesajı geliyor: ‘‘Cep telefonu faturalarınızı bankalara yatırmayın. Doğrudan Telsim Cep Shop'lara ve Telsim bayilerine yatırın. Bu ay cep telefonu faturalarını doğrudan Telsim Cep Shop'lara yatıranlara önümüzdeki ay yüzde 20 indirim yapılacak.’’
Uyanıkça değil mi?
Banka hesaplarına el koyulduğu ve oralara gelecek her türlü para Uzanlar'ın devlete olan onlarca katrilyonluk borçlarına gideceği için parayı doğrudan kendilerine elden ödemelerini istiyorlar.
Gelecek ay yapılacak yüzde 20 indirim ise bu kampanyanın en komik tarafı. Gelecek ay ortada indirim yapacak bir Telsim olup olmayacağını kim biliyor ki!