Fatih Altaylı: Sağlık Bakanı'na daha ne kadar tahammül edeceğiz?

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Sağlık Bakanı Osman Durmuş'a tepkiler çığ gibi büyüyor.

Bana gelen faksları Bakan'a yollasam, yolda çeviren vatandaşların hakkında söylediği sözleri Bakan duysa, telefonda iletilen hakaretleri bir dinlese, emin olun bir dakika daha o koltukta oturmaz.

Öyle ki, Sağlık Bakanı'nın beceriksizliği, dirayetsizliği ve hepsinden önemlisi terbiyesizliği bulan kadirbilmezliği ve patavatsızlığı vatandaşı çıldırtıyor.

Pek çok yerde Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un görevden alınması için imza kampanyaları başlatıldı.

Yüzlerce metrelik dilekçeler hazırlanıyor.

Bakan ise vurdumduymazlık içerisinde.

Başbakan, Sağlık Bakanı'nı ağır bir biçimde ‘‘fırçalıyor’’. ‘‘Susunuz ve bir tek kelime daha etmeyiniz!’’ diyor.

Bakan umursamıyor bile. Ertesi sabah önce basın toplantısı yapıyor, ardından NTV'de yine saçmalamaya devam ediyor.

Olacak gibi değil.

MHP ise aciz durumda.

Ecevit koalisyon ortağına kibarlık yapıyor ve Bakan hakkında bir girişimde bulunmuyor. Haklı olarak bu girişimi ortağının lideri Devlet Bahçeli'den bekliyor.

Bahçeli ise her ne hikmetse Sağlık Bakanı'na hiçbir şey demiyor, ya da diyemiyor.

Durmuş, milleti çileden çıkaran konuşmalar yapmaya devam ediyor.

Bakan'ın bu eleştiriler karşısında istifa gibi bir niyeti de yok.

Ben MHP lideri Devlet Bahçeli'ye bir tavsiyede bulunmak istiyorum.

Partinizi korumak istiyorsanız bu adamı bakanlıktan bir an önce uzaklaştırın.

Yok eğer bakanınızı korumak istiyorsanız o zaman çevresinde sıkı bir koruma duvarı örün.

Çünkü aksi takdirde vatandaş Sağlık Bakanı'nı tükürükle boğacak.

Bilesiniz.

Dinar yardımları bankada duruyor

BİR eski bakan aradı. Ailesini Burhaniye'ye götürmüş.

‘‘Rezalet’’ diyor.

Devletin el koyduğu iş makineleri günlerdir yollarda bekliyormuş. (Her yerde durum aynı.)

Acil olarak devlete, personeliyle birlikte teslim edilen araçlar parklarda. Personel de aracın başında günlerdir bekliyor.

‘‘Taşımacılar bu makineleri deprem bölgesine götürmeye hazır’’ diyor eski bakan dostum. Yeter ki, birisi çıksın ve nereye gideceğini söylesin.

Bu bir şey değil.

Daha beteri var. Aynı eski bakan dostum ilçedeki Ziraat Bankası'na uğramış.

Orada karşılaştığı durum daha büyük rezillik.

Dinar depremi nedeniyle açılan yardım kampanyası için Ziraat Bankası'nın ilçedeki şubesine 5 yıl önce yatırılan paralar hálá bankadaki hesapta duruyor.

El bile sürülmemiş.

Yani bugünkü hükümeti işbilmezlikle suçlayan şimdinin muhalefeti, bir ilçede olan depremle ilgili bankaya yatan paraları organize edememiş.

Şimdi kalkmış, Türkiye'nin en önemli kentlerini yerle bir eden bir felaketle başa çıkmaya çalışan bugünkü hükümeti eleştiriyor.

Bu ülkeyi yıkmak için depreme ihtiyaç mı var Allah aşkına!

NOT: Beni arayan bakan, o günlerde iktidarda olan partinin bakanıydı.

Bir devir yıkıldı, inşallah doğrulmaz

SEVGİLİ okurlar. Devleti aciz diye suçlamayalım. Çünkü bu boyutta bir depremle dünyanın herhangi bir ülkesinin başetmesi zor.

Sonuçta kendi ölçülerimizde yine fena değiliz.

Kimi kendini bilmezlerin açıklamaları devleti bağlamaz.

Devlete benim kızmamın nedeni deprem sonrası ile ilgili değil.

Devlet eğer devlet olaydı, devletin çanına ot tıkılmamış olaydı, bugün devleti aramamıza gerek olmazdı.

Mesele son bir haftanın ya da deprem sırasında görevde bulunan belediye başkanı veya hükümetin meselesi değildir.

Bu uzun bir dönemin ‘‘eşekliğidir’’.

Plansız projesiz büyümenin, kentlerde hálá sağlıklı bir imar planına sahip olmamanın, rüşvetle ruhsat vermenin, ikide bir imar affı çıkarmanın, kaçak binaya göz yummanın, gecekondulaşmayı teşvik etmenin, kısacası devleti zıvanadan çıkarmanın meselesidir.

Depremde yıkılan, ‘‘Benim memurum işini bilir’’ zihniyetidir.

İşini bilen memurların verdiği ruhsatla yapılan binalar yıkılmıştır.

On binler işini bilen belediyelerin körüklediği kaçak yapılaşmanın altında kalmıştır.

Türkiye'nin bir devri, bir dönemidir yıkılan.

İnşallah yeniden imar edilemeyecek olan bir dönemdir o.

Depremden korkmayın bilinçsizlikten korkun

PANİĞE gerek yok. Ben depremden 30 dakika sonra tekrar eve çıktım, giyinip radyoya gittim ama eşim evde kaldı.

Ve o günden bu yana evde kalıyoruz.

Çünkü paniğe ve korkuya gerek yok.

Emin olunuz ki, bir deprem riski bir hafta öncesinden daha az.

O yüzden sağlam binalardan korkmaya gerek yok.

Şunu bilin ki, geçen hafta meydana gelen depremin büyüklüğü 7.8.

Bu depremlere, yani 7 ila 8 arasındaki depremlere ‘‘Major’’ yani, ana deprem deniyor. Bunlardan her yıl 15 ila 18 arasında meydana geliyor. Ancak dünyanın büyük bölümü denizlerle kaplı olduğu için bunlar genelde okyanuslarda veya yerleşim olmayan bölgelerde meydana geliyor. O nedenle de haberimiz bile olmuyor. Sadece sismik araştırma yapan kuruluşların kayıtlarında kalıyor.

Pek ender olarak böyle yerleşim yerlerini vuruyor.

Bunun ötesinde büyüklüğü 8'i aşan depremler var.

Onlara da ‘‘Great’’ yani, büyük deprem deniyor.

Bunlardan da her yıl 1 veya 2 tane oluyor.

Bunlar da genelde insanların yaşamadığı yerlerde oluşuyor.

Deprem aslında korkulacak bir şey değil.

İnşaat yapacağınız yerin deprem durumunu ve zemin özelliklerini bilirseniz ve yapılan binaları buna göre planlı yaparsanız, en önemli deprem bölgesinde bile oturabilirsiniz.

Nitekim çok önemli deprem bölgelerinde dev barajlar, hatta nükleer tesisler bile yapılabiliyor.

Yeter ki, durumu ve zemini bilin.

Bu nedenle depremden korkmayın.

Korkacaksanız bilinçsiz yapılaşmadan ve bilinçsiz yönetimden ve tabii kendi bilinçsizliğinizden korkun.

Mesut Yılmaz'dan haber var

DEVLET Bakanı Rüştü Kazım Yücelen aradı. Mesut Yılmaz'ın nerede olduğunu sormam üzerine, Mesut Bey'in nerede olduğunu söylemek için aramış.

‘‘Mesut Bey'in avukatı değilim ama bilesiniz diye aradım’’ dedi.

Mesut Bey, deprem gecesi hemen Hüsamettin Özkan'ın başında bulunduğu kriz merkezine gitmiş.

Ertesi gün Meclis'te yapılan görüşmelere katılmış.

Daha sonra bakanlarını ve milletvekillerini deprem bölgelerine yollamış ve gelişmeleri takip etmiş.

Sonra da kendisi deprem bölgelerini dolaşmış.

Ortalıkta fazla görünmemesinin nedeni, kargaşaya sebep olmamak içinmiş.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Otomobilimizin direksiyonunu emanet edecek şoförü seçerken gösterdiğimiz hassasiyeti, devletin direksiyonunu emanet edecek bakanı seçerken gösterdiğimiz zaman.



Yazarın Tüm Yazıları