Sabıkalıları Kardak’a yerleştirelim

ALANYA Belediyesi, öldürülen Alman kızı Lisa olayından sonra sabıkalıların işyeri açmasını engelleme yoluna gitti. Türk basını da bu ‘ayıp’ kararı alkışlamaya ve ucuz popülizm yapmaya başladı.

Hatta neredeyse uygulamanın yaygınlaştırılması için kampanya bile başlatıldı. Bir sabıkalı yeniden suç işlemişti ve her zamanki gibi ‘kolay’ yol seçilmek isteniyordu. Oysa Türkiye’de İş Kanunu’nda bile sabıkalıları iş verilmesini öngören maddeler vardı. Suç işleyen birini, cezasını çektikten sonra topluma yeniden kazandırmak son derece insani bir yaklaşımdı. Ama bir belediye bunun tam ‘zıttı’ bir yol seçiyor ve sabıkalıları ‘toplum dışına’ itmek için elinden geleni yapıyordu. Daha da vahimi, Türk basını bu ‘ayıp’a alkış tutuyordu.

Elbette toplumun güvenliği için bazı önlemler alınabilir.

Bazı potansiyel suçlular daha yakından izlenebilir, bazı iş kollarında veya bazı alanlarda çalışmalarının önüne engeller konulabilir. Ama geçmişinde suç işleyen birine yeniden suç işlemekten başka seçenek bırakmayacak yöntemler geliştirmek insanlık dışıdır. Bundan 200 yıl önce Avrupa’da da benzer fikirler ortaya çıkmış, sabıkalılar Amerika’ya, Avustralya’ya sürgüne gönderilmişti. O zaman biz de bugün sabıkalıları meskûn olmayan adalara, hatta Kardak’a mı yollayacak, Avrupa’nın birkaç yüz yıl gerisinde olduğumuzu somut bir biçimde kabullenecek miyiz?

Alanya Belediyesi’nin sabıkalılara işyeri açma izni vermemesi, 21. yüzyılda işlenmiş büyük bir insanlık suçudur. Buna alkış tutanlar da ‘suç ortağıdır’.

Kapkaççılar, insan ticaretinin eseri

POLİSİYE tedbirlerle kapkaçı önlemeye çalışmak pek mümkün değil. Çünkü kapkaç çeteleri aynı zamanda Türkiye’de bir süreden beri yapılan ‘insan ticaretinin’ de sembolü. Siz kapkaççıları suça bulaşmış çocuklar zannediyorsunuz değil mi?

Hayır değil.

Onlar organize suç işlemek üzere ‘satın alınmış’ zavallılar.

Büyük bölümü Doğu ve Güneydoğulu. Kapkaç çeteleri tarafından ana babalarından ‘para karşılığı’ alınıp İstanbul’a ve diğer büyük kentlere getiriliyor ve kapkaç yapmak üzere eğitiliyorlar.

Pek büyük bölümü madde bağımlısı haline getiriliyor ve ardından sokaklara salınıyor.

İşin arkasında ailelerin ekonomik sorunları yatıyor. Çocuğunu okula yollayamayan geçim sıkıntısı içindeki ailelerin, çocukları bu çetelerin eline düşüyor ve birer suç makinesi haline getiriliyor. Yakaladığınız her kapkaççıyı ‘assanız’ bile bu çocukların buralara getirilmesine neden olan ekonomik sorunu çözmedikçe sorunu çözemezsiniz.

Raporda dolu, gerçekte boş havalimanı

DEVLET Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Mahmut Tekin aradı. DHMİ’nin bazı işlerini eleştiren yazılarımla ilgili konuştuk.

Daha sonra bir de yazılı yanıt gönderdi. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nın, devlete yüz milyonlarca dolar borçlu VE DHMİ ile mahkemelik durumda olan Bayındır’a verilmesine yönelik eleştirime genel müdürün yanıtı şöyle:

‘Söz konusu grup, bir başka grupla ortak olarak Adnan Menderes Havalimanı ihalemize katılmıştır. Ancak belirttiğiniz kuruluşla ilgili kamunun koyduğu bir yasak ve bir sınırlama olmadığı için bizim ihale dışı tutmamız söz konusu olamaz.’

Doğru söz. Zaten o yazının hedefi DHMİ değildi. Siyasi otoriteydi.

Milas-Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nin Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılması ile ilgili uzun uzun konuştuk.

Genel Müdür Tekin, bu havalimanıyla ilgili raporlar olduğunu söyledi. Ben de ‘Gelin gidelim ve o havalimanının durumunu beraber görelim. Boş mu, yoksa kapasitesinin üzerinde dolu mu birlikte tespit edelim’ dedim.

Devletin 1998 yılında işletmeye açtığı, tüm geliri devlete kalan ve sıfır riskli bir havalimanı daha kapasitesini doldurmamışken, YİD ile yenisi yapılacak, devletin 60 milyon dolarlık yatırımı ‘atıl’ hale gelecek ve yolcu garantileri nedeniyle devlet gelirinden olurken, bir de üste para ödeyecek.

Bunu genel müdüre anlattım.

‘Daha kesinleşmiş bir şey yok. İnceliyoruz. Ama buranın sanki Bayındır’a verilmesi kesinmiş gibi bir hava yaratmışsınız. Bu doğru değil’ dedi. Ben de bu köşede yazılanların genelde sonunda doğru çıktığını hatırlattım. Gelişmeleri tekrar konuşmak üzere ‘şimdilik’ bu konuya ara verdiğimi söyledim.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Başarısız kişiler görmezden gelinip, başarılı insanların üzerine yüklenilmediği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları