Adana ve Antalya'nın ‘‘bazı’’ mahkemelerinde 10 yılı aşkın süredir karara bağlanmamış Uzan davaları vardır.
‘‘Bazı’’ mahkemelerde Uzanlar'ın aleyhine sonuçlanması muhtemel davalar uzar da uzar.
Ancak yine bazı mahkemelerde Uzanlar'ın lehine olacak karar ‘‘aşırı’’ bir süratle alınır.
Benim gibi ‘‘Uzan uzmanı’’ olanlar bu durumu iyi bilirler. Hatta bu durum zaman zaman müfettiş raporlarına bile yansır.
Bu durum bizim gibileri şaşırtmaz ama bu kez RTÜK'ü şaşırtmış.
Biliyorsunuz, RTÜK, Uzan Ailesi'nin kontrolündeki televizyonlara yaptıkları yayınlardan dolayı 1 aylık kapatma cezası verdi.
RTÜK kararları yargı denetimine açık olduğu için Uzanlar bu cezalara itiraz ettiler ve bu itiraz sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması istemiyle idare mahkemelerinde davalar açtılar.
Buraya kadar olan durum normal.
Bu mahkemelerden Ankara 1, 6 ve 10 numaralı İdare Mahkemeleri son derece sıradan bir hukuk prosedürünü izleyerek yürütmenin durdurulması talebini karara bağlayabilmek için RTÜK'ten ‘‘savunma’’ istediler. RTÜK bu mahkemelere gidecek ve neden bu cezayı verdiğini anlatacak. Mahkeme de RTÜK'ten aldığı savunma doğrultusunda yürütmenin durdurulup durdurulmayacağına karar verecek.
Ancak bir mahkeme farklı bir uygulamaya gitti.
Ankara 9. İdare Mahkemesi, RTÜK'ten savunma falan istemeden, kapatma kararlarının uygulanmasına 13 gün kala yürütmenin durdurulması kararını verdi. RTÜK'ten ise ‘‘laf olsun’’ diye bir savunma istedi.
İşin daha da komiği, savunma için verilen süre 15 gün.
Yani RTÜK kendini savunmayı, kapatma kararlarının mahkeme kararı nedeniyle zaten uygulanamayacağı 29 Temmuz'dan sonra yapacak.
RTÜK'ün hukukçuları şaşkın.
9 yıllık RTÜK tarihinde böyle bir karar yok. RTÜK'ten savunma almadan yürütme durdurulması hiç olmamış, cezasının uygulanacağı tarihten 13 gün önce böyle bir karar hiç verilmemiş.
Karar genelde kapatma kararının uygulanmasından 1, bilemediniz 2 gün önce verilmiş.
RTÜK şimdi Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin bu kararının arkasındaki nedeni merak ediyor.
Doğrusu ben de...
Abizaid nereye bakacak?
GAZETE haberlerinin yazılış biçimi, bazı konuların kamuoyu tarafından tam olarak anlaşılmasına yardımcı olmuyor.
Bunlardan biri de, General Tommy Franks ve yerine gelecek olan General Abizaid'in görev bölgeleri.
Gazetelerin haberleri yazış biçiminden yola çıkanlar, General Tommy Franks'in görev alanının Irak olduğunu zannediyorlar.
Onun emekli olmasıyla boşalacak yere gelecek olan Abizaid'in de Irak'ta görev yapacağı zannediliyor.
Oysa durum bu değil.
General Tommy Franks ABD ordusunun uzunca bir süre önce oluşturduğu ‘‘CENTCOM’’ görev bölgesinin komutanıydı.
CENTCOM'un görevi ise Irak'ı ele geçirmek değildi. Daha doğrusu sadece Irak'ı ele geçirmek değildi.
CENTCOM, soğuk savaş sonrası dönemde oluşan Amerikan çıkarlarının korunması ve Amerikan ‘‘saldırı’’ stratejisinin gereksinimleri doğrultusunda kuruldu.
CENTCOM'un görev alanı Çin sınırından başlıyor, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Afganistan, İran, Irak, Suriye ve Yemen'i kapsayarak Kızıldeniz'e kadar uzanıyor.
Aylar önce yazdığım bu gerçeği bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum ki, değerlendirme yaparken kimse hata yapmasın.
Bu arada unutmadan, CENACOM'un görev bölgesinin genişletilmesini engelleyecek hiçbir şey yok.
Suriye operasyonu ders oldu
1998 yılını hatırlıyor musunuz? Hatırlarsınız çok eski değil. Abdullah Öcalan'ı bağrına basan Suriye, kararlı bir siyaset sonucunda köşeye sıkıştırılmıştı.
Diyarbakır'da yapılan bir toplantıda Türkiye'nin 7 günlük bir harekátla Suriye'yi güney sınırına kadar ele geçirebileceği hesaplanmıştı.
Ardından Türk ordusu sınırda ‘‘manevralara’’ başlamış, bölgenin ‘‘güçlü’’ devleti Suriye açık bir biçimde tehdit edilmiş ve bunun sonucunda Abdullah Öcalan'ın sınırdışı edilmesi sağlanmıştı.
Ardından Öcalan Kenya'da yakalanıp, İmralı'ya atılmıştı.
Türkiye'nin yapmış olduğu bu ‘‘müthiş’’ hareket şimdi İsrail Güvenlik Akademisi'nde ders olarak okutuluyor.
‘‘Güç kullanımı tehdidiyle uluslararası etkinlik’’ konulu derste ‘‘örnek vaka’’ olarak Türkiye'nin bu başarısı gösteriliyor..
Ancak o gün Suriye'nin başına çuval geçirebileceğini gösteren Türkiye'nin başına bugün Kuzey Irak'ta çuval geçiriliyor.
5 yılda nereden nereye.
Bravo İbrahim Kutluay
İBRAHİM Kutluay'ın ‘‘Dünyaları verseler Galatasaray'da oynamam’’ demesi kimi Galatasaraylıları kızdırmış. ‘‘Nasıl böyle konuşur’’ diyorlar. Şaşırdım. Tam aksine İbrahim Kutluay son derece ‘‘doğru’’ bir şey yapmış.
Diyor ki: ‘‘Ben Fenerbahçeliyim. Galatasaray'da oynayacak kadar profesyonel olamam.’’
Bu kızılacak değil, saygı duyulacak bir davranış.
Bu işten para kazanan bir profesyonel için müthiş bir yüreklilik.
Helal olsun İbrahim Kutluay'a.
İbrahim'e kızanlar, aynı soruyu kendilerine sorsunlar.
Hangi cevabı verirlerdi?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ülkelerin paket açarak değil, zihinleri açarak ilerleyeceğini anladığımız zaman.