Paylaş
Ayrıcalıklardan faydalanırken vatandaş olduğunu unutan bizim milletvekillerimiz, aslında birer vatandaş da olduklarını işlerine geldiği zaman hatırlarlar.
Şimdi de öyle oldu.
Ve sosyal güvenlik reformu diye vatandaşa atılmaya çalışılan kazıktan kendilerini korumanın bir yolunu buldu değerli vekillerimiz.
2829 sayılı yasa, birden fazla sosyal güvenlik kurumunda çalışması olan kişilerin hangi kurumdan emekli olacaklarını ve hizmetlerin birleştirilmesinin gerekleri içerir.
Şu anda yürürlükte olan duruma göre birden fazla kurumda hizmetleri olan kişilerin son 7 yıl içindeki hizmetleri dikkate alınır ve son 7 yılda en çok hangi kurumda çalıştıysa oradan emekli olurlar.
Hazırlanan reform ise bunu ortadan kaldırıyor ve toplam çalışma süresi içinde en fazla nerede çalışılmışsa, oradan emekli olmanızı öngörüyor.
Yani 16.5 yıl Bağ-Kur'lu olanlar, son 3.5 yıl 1 günlerini SSK'lı olarak geçirmişler ise SSK'dan emekli olabilirken, yeni yasa ile bu hak ortadan kalkıyor.
Bu durum milletvekillerimizi yakından ilgilendiren bir durumdu.
Çünkü milletvekillerimizin Emekli Sandığı'ndan yüksek maaşla emekli olmaları bu yasa ile mümkün olamayacaktı.
Milletvekillerimiz, vekil olmadan önce 15 yıl SSK'lı veya Bağ-Kur'lu olarak çalışmışlarsa, Emekli Sandığı'ndan kıyak emekli olamayacaklardı.
Bu ise vekillerimiz açısından sakıncalı bir durum çünkü SSK’da üst tavan 159 milyon lira.
SSK'dan emekli olacak bir milletvekilinin alabileceği en yüksek maaş bu. Oysa vekillerimiz eski durumda 500 milyonu bulan Emekli Sandığı hakkını kazanabiliyorlardı.
Bu hak kaybını içlerine sindiremeyen vekillerimiz komisyonda bir değişiklik yapıp yasaya bir madde eklemişler.
Bu maddeye göre, isteyenler 2004 yılına kadar eski yasadan, yani son 7 yıla bakılarak emekli olabilecekler.
Bu dönem seçilen vekillerin 3.5 yılı da tam o zaman doluyor.
3.5 yıl 1 gün milletvekili sıfatını koruyabilecek olan vekillerimiz, 159 milyon yerine 500 milyon lira maaşla emekli olabilecekler.
Ne şans değil mi?
Düşen hükümetin bakanı hükümet düşürenin yanında
ANAP'lı Yüksel Yalova, POAŞ ihalesinin bir partinin genel başkanının odasında bitirildiğini söyleyince ortalık karışmıştı.
Yalova'nın açıklamalarının arkası gelmedi.
Ancak bana sorarsanız Yüksel Yalova ihaleleri karıştırdı.
Yalova'nın söz ettiği ihale bence POAŞ ihalesi değil, Türkbank ihalesi.
Genel başkan ise Mesut Yılmaz değil, Ecevit hiç değil.
Kim mi?
Bilemem!
Ancak Türkbank ihalesini kazanan Korkmaz Yiğit'in yanında şu günlerde danışman sıfatıyla o dönemde Meclis'te yer alan bir partinin genel başkan yardımcısını görüyoruz.
O genel başkan yardımcısı ki, o günlerde Emlakbank da ona bağlıydı.
Sözünü ettiğim kişi, Ajda Pekkan'ın eski sevgilisi ve bir dönemin devlet bakanı ve DTP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Aktuna.
Aktuna'nın Korkmaz Yiğit'e danışman olmasını biraz manidar bulduğumu söylemeliyim.
Adamın milletvekilliği bitti, aç mı kalsın diyenler olabilir.
Elbette ki kalmasın ama, ihaleye fesat karıştırdığı için yargılanan ve bir hükümetin düşmesine neden olan adamın yanında düşen hükümetin bir bakanı çalışmaya başlarsa bana biraz garip gelir.
Bağımsız Teksasçılar ne oldu?
AMERİKA'nın Dışişleri Bakan Yardımcısı sıfatıyla Doğu ve Güneydoğu'da incelemelerde bulunan Koh Efendi, insan hakları konusunda ahkám kesmeye devam ediyor.
Gerçi bizim Sedat Ergin'in sorularını pek yanıtlayamamış ama olsun, Kore asıllı Amerikalı, bu insan hakları meselelerine son derece hákim.
Günde üç kişiyi asan Amerika'da, ‘‘Apo'yu asmayın’’ mesajları getirebiliyor.
Koh'a sorulacakların çoğunu Sedat sormuş.
Koh Efendi kem küm.
Şu Koh Efendi'ye bir de ben sorayım dedim.
Bilmem hatırlayacak mı?
İki yıl kadar önce üç tane zirzop, Teksas'ı bağımsız bir devlet yapmak için federal hükümete savaş ilan etmişlerdi.
Hepsi hepsi üç kişiydiler.
Federal hükümet, bu üç kişinin yaşadığı çiftliğe ordu yolladı.
Ve bunlardan biri bu evde öldürüldü. Diğerleri hapiste.
Tommiks, bağımsız Teksas'ı hoşgörmedi.
Sorarım Koh'a, acaba Amerikan demokrasi anlayışı, bu üç kişilik ordunun ABD'den bağımsızlık talebine neden anlayış gösteremedi?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
Komşunun sehpasını parmaklayanlar, önce kendi sehpalarının tozunu aldığı zaman.
Paylaş