BU pazar, yani dün Teke Tek'e oyuncu Sibel Kekilli konuk olacaktı.
Teke Tek'in düzeyine, bakış açısına ve dürüstlüğüne güvenildiği için ‘‘Türkiye'de bir söz söyleyeceksen Teke Tek'te söyle’’ deyip lütfetmişler. Bunun üzerine Sibel Kekilli de bize gelmek istediğini iletti.
Kabul ettik. Çünkü biz Sibel Kekilli'ye yapılan eleştirilerdeki dozu ve biçimi haksız buluyorduk. Porno filmde rol almış olmak örnek bir davranış değildi belki ama bugün elde ettiği başarıyı ortadan kaldıracak bir unsur olarak da kullanılmamalıydı.
Porno oyunculuğu ile başlayan kariyerinde, çok iyi yerlere gelebilirdi. Böyle bir geçmiş, özellikle de oyunculuk gibi bir meslekte insanın yolunu kapamamalıydı. Dünyada örnekleri çoktu bu durumun. Genç oyuncuyla bunları konuşacak ve filmden söz edecektik.
Altın Ayı'yı alan başarılı yönetmen Fatih Akın da bizimle birlikte olacaktı.
Ancak Sibel Kekilli son anda Türkiye'ye gelmekten vazgeçti.
Babasının ‘‘Biz elimizi kana bulayacak değiliz ama’’ diye başlayan sözlerinden korktu ve vazgeçti.
Çünkü bu sözlerde bir tehdit ve hatta bir çağrı vardı. Sibel Kekilli vazgeçti ve bence çok iyi yaptı. Bir yandan töre cinayetlerini lanetleyip, bir yandan da ‘‘töre’’ kokan konuşmalar yapan bir babayı bu kadar öne çıkaran bir ülkeye ben de olsam gelmezdim.
Sibel Kekilli'nin porno oyunculuğundan, yani bir anlamda bataktan çıkıp bir büyük oyuncu olma yolunda ilerlemesinden rahatsız gibiyiz.
Porno oyuncusu olarak kalsaydı hiç sorun yoktu gibi davranıyoruz.
Hatta daha ötesinde onu porno bataklığına geri yollarsak mutlu olacakmışız gibi bir halimiz var.
NOT:Sibel Kekilli akşam geç saatlerde aniden İstanbul'a geldi ve havaalanından korumalarıyla ayrıldı.
Yerel yönetimler SHP'nin başına bela olmuştu
BAŞBAKAN Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile sohbet ediyoruz.
‘‘Hayır oyların yarısını. Yüzde 50 civarı almamız sürpriz olmaz’’ diyor.
‘‘Bu korkunç bir oran olur. Bu durumda belediye başkanlıklarının ne kadarını alırsınız?’’ diye ekliyorum.
‘‘Sizce?’’ diye bu kez o soruyor.
‘‘Bilmem ama dediğiniz oranda oy alırsanız başkanlıkların da herhalde yüzde 70'ini alırsınız’’ diyorum.
‘‘Bize de öyle geliyor’’ diyor.
‘‘Bu demokratik açıdan tehlikeli değil mi?’’ diye soruyorum bu kez.
Yüzünü buruşturuyor.
‘‘Çok hoş bir durum değil tabii.Parti için de sorun yaratabilir’’ diyor.
‘‘Ne yapacaksınız?’’ diye ısrar ediyorum.
‘‘Yapacağımız bir şey yok. Güçlü olmak bizim kabahatimiz değil ya’’ diyor.
Doğru, yapacakları bir şey yok.
Çıkıp ‘‘Bize oy vermeyin’’ diyecek halleri yok.
Sol bölünmüşlüğü sürdürürken, merkez hálá birleşemezken ve kimse doğru dürüst muhalefet yapıp alternatif politikalar getiremezken AKP'nin yapacağı bir şey yok.
Ancak AKP'nin çok dikkatli olması gerekiyor.
Benim gözlediğim kadarıyla daha önce ülkeyi soyup soğana çevirmiş merkez sağ partilerin ‘‘asalak’’ taifesi şu sıralarda hızla AKP'ye doğru akıyor.
Aynı hırsız ve soysuzlar, yeni bir ‘‘çekim merkezi’’ buldular.
Üstelik bu çekim merkezi eski partilerinden çok daha güçlü ve etkin.
Yerel seçim öncesi yaşanan pratikler gösteriyor ki, AKP'nin surları bu saldırılara karşı koyacak kadar sağlam değil.
Belediye başkan adaylarına bakınca duvarlardaki deliklerden içeri epey bir ‘‘sızıntı’’ olmuş.
Bu sızıntılar önümüzdeki dönem AKP'nin baş belası olacak.
Aynen bir dönem SHP'nin sonunu yerel yönetimlerdeki rezaletlerin getirdiği gibi şimdi de AKP'nin sonunu aynı yerel yönetim rezaletleri getirebilir.
Tabii bu arada AKP içindeki ‘‘kimi’’ hazımsız kadroların yerel seçim başarısından sonra alacakları tavır da önemli.
Ama şunu kimse unutmasın.
Bu ülkedeki sıradan vatandaş ‘‘Benim hırsızım iyidir. Bana çaldıran yönetimi iyidir’’ devrini noktaladı.
Bugün bazı erkeklerin yalan günü
BUGÜN Dünya Kadınlar Günü. Bugün yine bir sürü yazı ve kutlama göreceksiniz gazetelerde.
Eşlerini aldatan, kadınlara karşı ayrımcılık yapan, iş ortamında kadına cinsel bir obje muamelesi yapan ‘‘aydın’’ görünümlü ‘‘ruhsal magandalar’’ tarafından yazılmış bir alay yazı.
Ben bunları okuyup güleceğim.
Çünkü bana göre kadınlara bir gün vermek bile bence ayıpların en büyüğü.
Bir erkeğin yapması gereken hak eden kadını bulup ona bir gün değil, bir ömür vermesi.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bütün kulüplerin finansörlerinin para kaynaklarını birinci sayfamıza taşıma yürekliliğini gösterebildiğimiz zaman.