PAZARTESİ günü Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın davetiyle Anıtkabir'deydik.
Anıtkabir'in altındaki 3 bin metrekarelik ‘‘atıl alan’’, Türk ve Rus sanatçıların ortak çalışmasıyla 9 ayda ‘‘Kurtuluş Savaşı Müzesi’’ne dönüştürülmüştü ve bunun açılışı yapılacaktı.
Müzeyi gezerken ‘‘duygulanmamak’’ mümkün değil.
Kurtuluş Savaşı'nın canlandırıldığı tabloların önünden Hikmet Çetin'le birlikte geçtik.
Ben gözyaşlarımı saklamaya çalışırken, Hikmet Çetin'in gözlerinin de dolu dolu olduğunu görüp rahatladım.
Zeynep biraz büyüsün, onu oraya götürüp, bu ‘‘cumhuriyetin nasıl kurulduğunu’’ biricik kızıma göstereceğim.
Tavsiyem, siz de öyle yapın.
Müzeyi size başka bir gün uzun uzun anlatırım.
Ama aynı gün gözlerimi yaşartan bir başka olay daha oldu.
‘‘Sevgili’’ Bülent Ecevit'i gördüm.
İktidarının şu son 15 ayında müthiş bir değişim projesini başlatan ve sırf bu nedenle saygıyla anmamız gerekecek olan adamı.
Yürüyemiyordu. Oturacağı yeri algılamakta ve oturacağı noktayı tutturmakta dahi çok zorlandı.
Eline verilen makasla kurdeleyi keserken, sanki dünyanın en zor işini yapıyormuş gibiydi.
Bülent Bey'in durumunu için kaldırmadı.
Bir insanın kendine bu kadar eziyet etmesinin ve onu sevdiğini söyleyen insanların ona bu kadar eziyet etmesinin nedenini anlayamadım.
Çok ama çok üzüldüm.
Ne olurdu sanki, şu işi altı ay önce uygun gördüğü birine devrederek bir kenara çekilseydi?
Ne olurdu?
Nitelikli sanayi bölgeleri operasyon havucu mu?
BİLİYORSUNUZ, ABD ile yapılan görüşmeler sonrasında Amerikan şirketlerinin Türkiye'de kurulacak nitelikli sanayi bölgelerinde yatırım yapması ve buralardan ABD'ye doğrudan; gümrüksüz, kotasız mal ihraç edilmesi gündeme gelmişti.
Daha sonra ABD tarafı bu konuyu savsaklamıştı.
Amerikan kongresinde Türkiye lehine bir lobi oluşturan Turkish Caucus grubu, geçtiğimiz haftalarda bu konuda bir yasa teklifi hazırladı.
42 kişilik bu grubun yaptığı teklif son derece ‘‘iyi niyetli’’ ancak bir işe yaraması mümkün olmayan bir teklif. Çünkü ‘‘emek yoğun’’ sektörlerin bu nitelikli sanayi bölgelerine alınmasını engelliyor.
Teklifin bu şekilde hazırlanmasının nedeni, ABD'de senato seçimlerinin yaklaşması ve senatörlerin tekstil lobilerinden çekinmeleri.
Fakat emek yoğun sektörler bu işin dışında kalınca, ortada ‘‘iş’’ kalmıyor.
Çünkü, Türkiye'nin ABD ile yaptığı ticaretin yüzde 57.6'sını oluşturan ayakkabı, deri ve tekstil bu bölgelerden satılmayınca, geriye ‘‘hi tech’’ ürenler kalıyor.
Bu ‘‘hi tech’’ ürünler için de zaten ABD'de bir ‘‘kota’’ veya ‘‘gümrük’’ neredeyse yok.
Mesela elektronikte yüzde 1.9 ila yüzde 2.6 arasında bir gümrük var ama bu, Amerikalı yatırımcıyı Türkiye'ye yatırıma çekecek kadar ‘‘parlak’’ bir avantaj değil.
Buna mukabil ABD Büyükelçisi Pearson ve ekibi, Doğu ve Güneydoğu'da bu nitelikli sanayi bölgelerinin reklamlarını yapıyor, bunun bölgeye büyük bir ekonomik hareketlilik getireceğini söylüyorlar.
Ancak söylenenlerin gerçekle uzak yakın ilgisi yok. ABD, içi boş bir nitelikli sanayi bölgeleri projesiyle Türkiye'yi kandırmaya çalışıyor.
Yapılan iş aslında, ‘‘Siz operasyona köstek olmayın, biz de size bu havucu vereceğiz’’ demekten başka bir şey değil.
Ancak ne yazık ki, havuç plastikten ve yenmesi mümkün değil.
Belediye başkanının cezası kesildi
AVCILAR Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin kask takmadan motosiklete binen fotoğrafını ‘‘suç delili’’ olarak gösterip, İstanbul'un Trafikten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Kurt'u ‘‘gereğini yapmaya’’ davet etmiştim.
‘‘Gereği’’ yapıldı.
Avcılar Belediye Başkanı'na ‘‘kask takmadan’’ motosiklet kullandığı için 20 milyon 200 bin lira ceza kesildi. Fakat bu arada bana ilginç bir bilgi daha ulaştı.
Avcılar'ın yıllardan beri motosikletle gezen ‘‘genç ve dinamik’’ Belediye Başkanı'nın ‘‘motosiklet ehliyeti’’ yokmuş.
İlk olarak deprem felaketi sırasında motosikletinin tepesinde poz veren başkan, meğerse yıllardan beri ‘‘ehliyetsiz olarak’’ motosiklet kullanır dururmuş.
İstanbul Trafik Şube'den bu konuda da bir yanıt bekliyorum:
‘‘Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin motosiklet kullanmaya uygun bir ehliyeti olmadığı iddiası doğru mudur?’’
Eğer bu iddia doğru ise ortada çok ciddi bir suç var demektir.
Halka örnek olması gereken bir belediye başkanının yıllardan beri fütursuzca yasa çiğnemesinin cezası ağırdır.
Eğer bu iddia doğru ise Başkan Değirmenci'nin mahkemeye sevki gerekir.
Yanıtı bekliyorum.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Vergi yüzsüzlerinin gazeteleri, vergilerin boşa harcandığı haberlerini yapmadan önce patronları vergi borcunu ödediği zaman.