O planlanmış imajından, reklamcısının ve halkla ilişkiler ekibinin oluşturduğu parlak havasından eser yoktu. Yorgun, çökmüş, umutsuz bir haldeydi.
Yolun sonu yakındı. Yıllardır
‘‘hukuksuzluk’’ üzerine kurulmuş imparatorluk sonunda
‘‘hukuk’’ engeline takılmıştı. Türkiye, Avrupa, Amerika, dört bir yanda
‘‘düzen’’ bozulmuştu.
Tek çare
‘‘çıkmadık candan umut kesilmez’’ misali bağırmak, çağırmak ve ayaktaymış izlenimi vermekti.
Cem Uzan da aile talimatıyla bunu yapmaya çalıştı.
Bir yandan bu görüntü pazarlanırken, diğer yandan da
‘‘ufak ufak’’ tüyme ve yeni
‘‘hukuksuzluklar’’ organize etme planı da yürürlüğe konulmuş anlaşılan.
Çünkü
Uzan Ailesi'nin gazete diye çıkardığı
‘‘borazanı’’ Star Gazetesi'nde dün ani bir değişiklik yaşandı. Gazetenin
‘‘Künye’’ tabir edilen ve kime ait olduğunu, kimler tarafından çıkarıldığını gösteren
‘‘nüfus káğıdı’’ ortadan kalktı. Perşembe gününe kadar Star'ın sahibi görünen
Hakan Uzan'ın adı künyeden çıktı. Sadece o mu?
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Çekirge ve künyede adı geçen tüm isimler yok oldu, buharlaştı.
‘‘İmtiyaz Sahibi’’ olarak adını sanını duymadığımız
Tunç Buruşukoğlu diye biri künyeye yazıldı. Sorumlu müdür de
Ramadan Sezer oldu, ki onu da tanımıyoruz.
Büyük ihtimalle Telsim üzerinden çalışan seks hatlarında olduğu gibi bunlar şirkette çalışan ve gazetecilikle ilgisi olmayan garibanlar.
Namuslu, onurlu bir adam niye gazetenin sahibi olduğunu saklasın anlamıyorum.
Belli ki,
Uzanlar bir yandan gazeteyi Türk yargısından kaçırmaya çalışıyorlar, diğer yandan da kendi kaçışlarının haberini veriyorlar.
Bence hiç durmasınlar...
Tabii Ürdün ve bazı Güney Amerika ülkelerinden başka gidecek yerleri varsa...
Geri mi gelelim ileri mi gidelim
CUMHURBAŞKANI Sezer yine
‘‘entel dantel’’ bir kitlenin etkisiyle
‘‘Irak'a asker yollamama’’ yönünde tavır sergiledi.
‘‘Birleşmiş Milletler kararını bekleyelim’’ demiş. Diğer yandan da Genelkurmay'ın çalışmalarını görmek istemiş.
Genelkurmay'ın bağlı olduğu Başbakan'ı değil, Genelkurmay'ı dinlemek istemiş.
Hayli
‘‘demokrat’’ bir tavır.
Cumhurbaşkanı'nın kıymet verdiği
‘‘entel danteller’’ de böyledir zaten. Duruma göre demokrat...
Ben eminim ki Cumhurbaşkanı, Genelkurmay'ın çalışmalarını görünce kararını değiştirecektir.
Birleşmiş Milletler karararı aramak ise her zamanki gibi abesle iştigal. Bizim sorunumuz ile
‘‘Birleşmiş’’ veya
‘‘Birleşmemiş’’ diğer ülkelerin sorunları aynı değil. Türkiye politikalarını ille de Birleşmiş Milletler kararına göre yönlendirmez, yönlendirmedi, yönlendirmemeli.
Türkiye'nin Irak'a asker yollamasından rahatsız olan tek grup Kuzey Irak'taki Kürtler.
Çünkü ABD'nin sıkılıp Irak'tan çıktığı gün, oluşacak ortamdan en büyük faydayı sağlamayı uman grup onlar.
Türkiye ise PKK/KADEK'in bittiği gün Kuzey Irak'tan çıkacak. Oysa Türkiye, Irak'a asker yollama kararı alırsa, Kuzey Irak'tan çıkması planlanan askerlerimizin Habur'dan süklüm püklüm Türkiye'ye geri dönen görüntüleri dünya televizyonlarına aksetmeyecek. Tam aksine Kuzey Irak'taki askerlerimiz ve yenileri Irak'ın içlerine doğru ilerleyecek.
Geleceğe bakmadan günlük hezeyanlar ve bar sohbetlerindeki eleştirilerden kaçma uğruna Türkiye'nin kararlarını etkilemeye kimsenin hakkı yok.
Bunlar spor yazarı
BAZILARINIZ diyor ki:
‘‘Fatih bu spor yazarlarına ve sayfalarına niye bu kadar yükleniyorsun?’’ Nasıl yüklenmeyeyim Allah aşkına.
Yaptıkları işe bu kadar saygısız bir gruba ben nasıl saygı duyayım.
İşte size spor sayfalarından iki bomba.
İlki Hürriyet'ten:
‘‘Volkan sakatlığının iyiye gittiğini, Diyarbakır maçında takımdaki yerini alabileceğini söyledi.’’
Bunu yazan
‘‘akıllı’’nın
Volkan'ın geçen yıldan kalan bir maç cezası olduğundan haberi yok. Ya da Galatasaray'ın cezalı oyuncuyu oynatıp puan kaybetmesini sağlamaya çalışıyor.
Diğer bomba ise Fotomaç'tan:
‘‘Galatasaray, Diyarbakır karşısına Liverpool maçında sahaya çıkan kadroyla çıkacak.’’
Yani 6 yabancıyla...
Mondragon, Prates, de Boer, Tamas, Batista, Pinto hepsi beraber oynasın, Galatasaray da hükmen mağlup olsun.
Bunlar spor yazacak da, okuyucu spor öğrenecek...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Mesafeler, tuttuğumuz takıma destek olmamızı engellemediği zaman.