Oldu mu Ergun Babahan!

SABAH Gazetesi'nin Yayın Yönetmeni, Sevgili Ergun Babahan, başarılı bir gazeteci.

Yaptığı pek çok şeyi çok beğeniyorum.

Ama bazen öyle fahiş hatalar yapıyor ki, bir çuval inciri berbat ediyor.

Bunların Ergun Babahan'ın değil, Sabah'ın ‘‘genetik’’ yapısından kaynaklandığını düşünüyorum.

Sabah, ‘‘müessese’’ meselelerini, manşetleriyle çözmekle ün salmış bir yayın organıydı.

Son zamanlarda bu konuda daha az ‘‘açık verir’’ olmuştu.

Ama dün yine ‘‘patladı’’.

Dediğim gibi genetik olsa gerek.

Gelin en iyisi meseleyi anlatayım.

Sabah'ın dünkü manşetinde ‘‘Gül'ün dikeni’’ başlığıyla, AKP milletvekili Cüneyt Zapsu hedefti.

Resmi bir sıfatı olmadan, devletin tüm sırlarını bilmekle suçlanıyordu.

Oysa Zapsu başından beri Tayyip Erdoğan'ın yakını ve Erdoğan'ın sırdaşı.

Yani dün olan bir şey yok.

Zaten adam da milletvekili.

Yani Zapsu'nun durumunda bir yenilik yok. Yıllardır Erdoğan'la ilişkisi bu.

Ama Sabah bunu ‘‘dün’’ haber yapıyor.

Peki Cüneyt Zapsu'yu Sabah'ın ‘‘hedef tahtası’’na oturtan gerekçe ne, söyleyeyim mi?

İnanmayacaksınız ama komik, çocukça bir gerekçe ile bir gazete manşetten bir adama saldırıyor.

Mesele Davos Zirvesi.

Bu yıl Davos Zirvesi'ne Tayyip Erdoğan katılacak ve büyük önem veriliyor.

Bu zirveyle ilgili akreditasyonlar yapılırken Sabah Gazetesi uyumuş. Akreditasyon yaptırmamış.

Sonra dün uyanıp bu işin mimarı Zapsu'ya başvurmuşlar.

Ancak geç kalındığı için yapılacak bir şey yok.

Sabahçılar açıkta kalmışlar.

Oysa akredite olanlar zirveye Erdoğan'la birlikte gidecekler.

Erdoğan'a haber için mi, başka maksatla mı yakın olmak isterler bilemem.

Ama yoklar.

Hal böyle olunca da, Zapsu'ya ‘‘Sen misin bizim için özel muamele yapmayan. Bak sana ne ederiz’’ deyip, hedef tahtasına koymuş ve manşet yapmışlar.

AKP iktidar olunca Sabah'ta ‘‘köşe bulan’’ Ali Hakan bu işi yatıştırmak için devreye girmeye çalışmış ama olmamış.

Zapsu manşetten karalanmış.

Şimdi soruyorum sana Sevgili Babahan.

Oldu mu bu!

Bu mu senin ‘‘Biz artık adam olduk’’ dediğin Sabah.

Haber değerlendirirken


KİMİ okurlar, 1 erimizin şehit, 5'inin de yaralanmasıyla ilgili haberi ‘‘yeterince büyük’’ vermememizden yakındılar.

Oysa Türk basını, 1 haber kanalı hariç, bu konuda son derece sorumlu davrandı.

İçimizin yanmasına rağmen bu konuyu büyütüp, teröre, terörden medet umanlara ‘‘güç’’ vermedi.

Onların Türkiye'de huzursuzluk ve istikrarsızlık yaratma isteklerini engelledi.

Bazı haberleri ‘‘küçük görmek’’ gerekir.

Bizi çok üzse de...

Kaçma zamanı değil


DENİZ Baykal, kritik dönemde iktidar olmamanın keyfini sürüyor.

Ama bence ‘‘iyi yapmıyor’’.

‘‘Türkiye savaşa girerse bu AKP'nin kararı olacaktır.’’

Biz haftalardır burada bu kararın ‘‘Sadece AKP kararı olmayacak kadar önemli’’ olduğunu vurgulamaya çalışıyoruz.

Toplumun bütün güçlerinin bilgilendirilmesi ve Türkiye'nin, hatta bölgenin geleceğini kuvvetle etkileyecek bu kararın ‘‘birlikte’’ alınması gerektiğini söylüyoruz.

Meclis'teki gruba olan ‘‘yegane’’ muhalefet, ‘‘Karar AKP'nin kararı olacak’’ deyip çekiliyor.

Bu mu sorumlu muhalefet anlayışı.

Durum ‘‘siyasetüstü’’.

Askerler üstlerine düşen sorumluluğu alıyor.

Sivil toplum kuruluşları sorumluluk almak için girişimlerde bulunuyor.

Ana muhalefet ise ‘‘Biz karışmayız’’ diyor.

İş değil.

Deniz Bey'i hep ‘‘güvenilir’’ bulmuşumdur.

Ama bu yaptığı ‘‘devlet adamlığı’’ değil.

Bu tavırla, Bülent Tanla'nın anketlerinden başka hiçbir yerde yükselemeyeceklerini bilsinler.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Bit pazarına nur yağdırmaya çalışmadığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları