UZAN Ailesi ile ilgili olarak yazmaya başladığımda ortada ne medya kavgası vardı, ne de Doğan Grubu ile Uzanlar arasında bir çıkar çatışmasından kaynaklanan anlaşmazlık.
Ben tek başıma Uzan Ailesi'nin ve şirketlerinin ‘‘yasa tanımaz’’ tavrına bayrak açtım.
Doğru habere her şeyden çok saygı duyan Aydın Bey, onların girişimlerine yüz vermedi.
Birkaç gün önce Ertuğrul Özkök'ün detaylarını yazdığı bir görüşme oldu ve beni patron vasıtasıyla durduramayacağını anlayan Uzanlar,Aydın Doğan'a da savaş açtılar.
Dediğim gibi ortada bir çıkar kavgası yoktu ki, ortada bir medya savaşı olsun.
Uzanlar'ın iştigal alanlarıyla Doğan Grubu'nun iştigal alanları o kadar farklıydı ki.
Ben ve gazetem Uzan Grubu ile ilgili bildiğimiz, bulabildiğimiz her şeyi yazdık.
Bu kavgayı bitirmek için araya girenler oldu.
Aydın Doğan, ‘‘Ne diye uzlaşacağız. Türkiye'yi soymaya devam etsinler diye mi?’’ diyerek kestirip attı.
Ben Uzanlar'ı yazıyordum ama yazdıklarım bilinmeyen şeyler değildi. Herkes biliyordu ama kimse yazmıyor, yazamıyor, cesaret edemiyordu.
Olayları devlet de biliyordu.
Ama küçük çıkarlar adına göz yuman bürokratlar, siyasiler vardı.
Uzanlar işlerini hukuk tanımaz bir biçimde sürdürmeye devam ettiler.
Ta ki, bugünkü hükümete kadar.
Her ne nedenle olursa olsun, Erdoğan hükümeti bu büyük soyguna dur dedi.
Ve Uzan Grubu'nun rezaletleri ortaya çıktı.
Soygun ve rezalet benim tahminlerimi bile aşıyordu.
Fakat yine de bir şey yapılamıyordu.
Uzanlar hukukun girift labirentlerinde dolaşıyor, paravan şahıslar ve şirketlerle işlerini sürdürüyorlardı. Uzanlar mallarını; gazetelerini, televizyonlarını çaycının, odacının üstüne yapmış at oynatıyorlar, yasalardan kaçıyorlardı.
Sahip oldukları karanlık servetle küçük adamlar satın alıyor ve işlerin yürümesini, devletten çalınan paranın tahsil edilmesini engelliyorlardı.
Bir de üste çıkıp ellerindeki medya gücünü kullanarak devleti nasıl soyduklarını anlatmak yerine, devletin kendilerinden hesap sormasını bir kabahat gibi aktarıyorlardı.
Sonunda devletin ‘‘sabrı taştı’’.
Önce yasal düzenlemeler yapıldı, ardından da gereği.
ABD'nin ekonomik gücü büyük boyutlara ulaşan mafya örgütleriyle mücadele etmek için çıkardığı yasaların bir benzeriyle Uzanlar'ın üzerine gidildi.
Şimdi bazı ‘‘danteller’’ çıkıp ‘‘Hukuk’’ diyecekler.
Doğrudur. Hukuk üstündür ve öyle olmalıdır.
Ancak Uzanlar'a karşı yapılan işlerin ‘‘hukuka uygunluğu’’ Uzanlar'ın bu ülkenin milyarlarca dolarını cebe indirmek için yaptığı işlerden kat be kat fazladır.
Uzanlar'a layık oldukları muameleyi yapan bürokrasiye de, o bürokrasinin arkasında yapılan onca ahlaksız teklife rağmen duran siyasi otoriteye de helal olsun.
Kutluyorum.
İşlem doğru, detaylar hatalı
GEÇEN hafta Uzanlar'ın şirketlerine uygulanan tedbir kararlarının bir işe yaramadığını, işlerini kayıt dışı yapmaya alışık olan bu grubun tedbir kararından etkilenmediğini yazmıştım.
Bu yazım bir taleple bitiyordu:
‘‘Uzanlar'ın şirketlerine kayyum atansın.’’
Sonunda bu gerçekleşti. Şirketlere el koyuldu. Başlarına da mal ve para çıkarmayacak kişiler getirildi. Bu operasyonda eleştirilebilecek sadece küçük detaylar var.
Bunlardan biri ‘‘neden bu kadar geç kalındığı’’.
Bir diğeri ise Star TV'nin başına getirilen Adem Gürses.
Gürses geçmişte Cem Uzan'la yakın çalışmış ve Uzan sayesinde büyük paralar kazanmış bir isim.
Daha ilgisiz birisi bulunabilirdi.
Biz almayalım da kim alırsa alsın
UZAN Grubu'na el konuldu. Anladığımız kadarıyla gruba ait şirketleri satacak ve devletin alacaklarını tahsil etmeye çalışacaklar.
Satılacak mallar arasında para edecek olanlar çimento fabrikaları, Star TV ve Telsim.
Star TV'nin borcu harcı var mı bilmem. Ama ‘‘kemiksiz hali’’ en az 150-200 milyon dolar eder.
Telsim'in de 4 milyar dolar civarında bir değeri olduğu söyleniyor.
Fiyat meselesi piyasada kendiliğinden oluşur. Benim işim değil.
Beni ilgilendiren kendi grubum.
Doğan Grubu, bugüne kadar Uzanlar'la ilgili olarak yazdığı her şeyin inandırıcılığının sürmesi açısından geçmişte Uzanlar'a ait olan mallara talip olmamak zorunda.
Yani ne çimento fabrikalarına, ne iştigal konusu olmasına rağmen Star TV'ye, ne de Telsim'e talip olmalı.
Aksi bir tavır, bizi çok utandırır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dinsizin hakkından gelmek için bazen imansızlaşmak ayıp olmadığı zaman.