OECD’den rüya gibi Türkiye raporu

OECD’nin Türkiye raporu önümüzdeki günlerde açıklanıyor. Bu rapor hem Türkiye, hem de OECD açısından ‘bir ilk’ olma özelliğini taşıyor.

Çünkü OECD şimdiye dek hiç yapılmamış bir şey yaptı ve bir ülkenin masasının başına, o ülkenin vatandaşını getirdi. Daha önce OECD’de çok önemli görevler üstlenmiş bir uzmanı, Rauf Gönenç’i Türkiye masasının başına getirdi.

Galatasaray Lisesi’nden ağabeyim olan Gönenç’in OECD’deki başarıları beni hep gururlandırmıştı ama bu göreve gelmesinden ayrıca bir keyif almıştım.

Rauf Gönenç’in bir Türk olarak Türkiye masasının başına geçmesi bir ilkti.

İkinci ilki ise yine Rauf Gönenç gerçekleştirdi.

OECD, tarihinde benim bildiğim ilk kez, bir ülke ekonomisiyle ile ilgili ‘statik’ olmayan bir rapor hazırladı.

6 ana başlık altında hazırlanan rapor, sadece bugünün fotoğrafını çekmiyor, geleceğe yönelik bir de projeksiyon yapıyor.

Yani raporun içinde Türkiye’nin gelecekteki potansiyeline ilişkin çok değerli yorumlar da var.

Ve bir başka ‘ilk’ olarak, bu rapor Başbakan Erdoğan’ın ve OECD Genel Sekreteri Donald J. Johnstone’la birlikte katılacağı bir toplantıda açıklanacak. Rapora henüz son hali verilmiş değil. Pazartesi günü rapor son halini alacak, salı günü basılacak ve ayın 21’inde Başbakan’ın da katılacağı bir toplantıyla açıklanacak.

Raporun Türkiye ekonomisi ile ilgili çok olumlu görüşlere yer verdiği ve gelecekte Türkiye ekonomisinin çok çok daha parlak olacağıyla ilgili önemli ‘projeksiyonlar’ içerdiği söyleniyor.

Tabii içinde tavsiyeler bölümü de var ki, bunlar da en az raporun diğer bölümleri kadar önemli.

17 Aralık öncesinde böyle bir raporun Türkiye’nin elini güçlendireceğine inanıyorum.

SPK Başkanı, BDDK ve TMSF’den şikáyetçi

MEHMET Emin Karamehmet
olayında karanlıkta el yordamıyla yol bulmaya çalışıyor ve işin komiği buna muvaffak oluyoruz. Ancak bizim aylar önce sorduğumuz soruya hálá yanıt verilmiş değil. Çünkü hálá BDDK-TMSF ve Karamehmet üçgeninde yapılmış anlaşmayla ilgili ‘net’ bir bilgiye sahip değiliz. Bu dertten mustarip olan sadece biz de değiliz. Önceki gün konuştuğum SPK Başkanı Doğan Cansızlar da bu durumdan şikayet ediyor.

‘Yapı Kredi halka açık bir şirket. Bu şirketin her attığı adımı takip etmemiz gerekiyor. Ama ne BDDK, ne TMSF, ne de banka bize anlaşmayla ilgili bir bilgi vermiyor. Bizim de sizden farkımız yok. Bankacılık sırrı diyor arkasına saklanıyorlar. Borç ödeme anlaşmasının sırrı mı olurmuş. Tam bir rezalet’ diye yakınıyor SPK Başkanı. İşin komiği bu üç kuruluş da, aynı Bakanlığa bağlı. Üstelik SPK Başkanı açısından olay bankayla da sınırlı değil. Çünkü borç ödeme ve indirme anlaşmasından yararlanacak Çukurova şirketlerinin bazıları da halka açık.

Bu şirketlerin anlaşmadan sağlayacakları avantajlar da, SPK’nın ilgi alanında.

Ama bu anlaşma hálá gizleniyor. Ne BDDK, ne de TMSF net bir açıklama yapamıyor. Benim bildiğim bir ibadet gizli olur, bir de kabahat.

Bu anlaşma ibadet olmadığına göre...

Kazan’ın günahı ne?

BİRTAKIM ‘karanlık’
kişilerle ilişkide olduğu ‘net’ bir şekilde ortaya çıkan Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya’ya yapılan işlemi okudunuz değil mi? Bu zatı muhterem, Yargıtay’daki görevinden alınarak, Ankara’nın Kazan ilçesine ‘savcı’ olarak atandı. Allah aşkına söyler misiniz, bu olacak iş mi? Ya ‘adam gibi’ yargılarsın ve suçlu bulunursa gereğini yaparsın, ya da görevinde tutarsın. Ama bu iddialardan sonra böyle birini bir ilçeye ‘savcı’ olarak atayamazsın. Bana söyler misiniz, Kazan halkı veya Kazan’da yargıyla işi olacak kişiler Yalçınkaya’ya nasıl ve neden güvensin!

Sivil MGK’ya Başbakanlık da alışamadı

BAZI alışkanlıklar kolay değişmiyor. Hele devlet yönetiminde. Biliyorsunuz AB’ye uyum paketleri çerçevesinde Milli Güvenlik Kurulu ‘sivilleştirildi’. Anayasal değişiklikler yapılarak Milli Güvenlik Genel Sekreterliği askerlerden alınarak sivillere verildi.

Ve MGK’ya ilk genel sekreter olarak da Büyükelçi Yiğit Alpogan getirildi. Ancak bu değişikliğin ‘hazmedilemediği’ anlaşıldı. Birkaç gün önce Başbakan’ın günlük programı açıklanırken MGK Genel Sekreteri ile görüşmesi de programda yer aldı ama bakın nasıl: ‘Saat 18.00: Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Yiğit Alpogan’ı kabul. Yer Başbakanlık yeni bina.’

Başbakanlık Basın Merkezi’ne göre MGK Genel Sekreteri sivilleşmemiş, tam aksine sivil askerleşmiş ve görülmemiş bir hızla terfi ederek orgeneral olmuştu.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Devletin birimleri birbirine güvenebildiği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları