Fatih Altaylı: Mürteciler korunur olan garibana olur!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

DEVLET kadrolarına sızmış pek çok mürteci bulunduğunu hepimiz biliyoruz.

Her görevde bunlar karşımıza çıkıyorlar.

Ve ne yazık ki, bunlar yüzünden devletteki gerçek Müslüman kişilere bakışımız bile olması gerekenin dışına çıkabiliyor.

Geçen yıl bir yazımla ilgili yargılanıyorum.

Mahkeme salonuna girdim.

Hákim karşımda.

Parmağında gümüş alyans.

Açık söyleyeyim ürktüm.

Çünkü genelde radikal İslamcılarda rastladığımız bir durum.

İnanç gereği altın takmıyorlar.

İçimde haklı bile olsam davayı kaybedeceğime dair bir inanç oluştu.

Fakat dava süresince hákimdan hiçbir ters tavır görmedim.

Davada savcı beraatimi isteyince hákim ters bir tavır almadı ve ben beraat ettim.

Bu hákimle daha sonra yaptığım sohbetlerde, inanan bir kişi olduğunu ama radikal İslam'la en küçük bir bağlantısı olmadığını anladım.

Kamuda bu şekilde pek çok çalışan var. Ve ne yazık ki, şeriatçı alçaklar yüzünden bunlara karşı da insanlar önyargılı yaklaşıyor.

Ben şahsen devlet içindeki şeriatçı kadrolaşmanın kolay kolay temizleneceği inancında değilim.

Çünkü bunların büyük bölümünün arkasında siyasi destek var.

Şevki Yılmaz raddesinde olanlar dahi, yerlerinden oynatılamazlar.

Hepsi birbiriyle bağlantılı ve siyasetin en tepesine kadar uzanan bir koruma şemsiyesi altındalar.

Beni asıl korkutan, bu ‘‘mürteci avı’’nın gerçek mürtecileri değil, cumhuriyete, laikliğe gönülden bağlı insanları yerinden yurdundan, işinden etmesi.

Çünkü bu gibiler üzerinde siyasi bir koruma yok.

Onlar sizin gibi, benim gibi kendi gücünden başka gücü olmayan insanlar. Ben o insanların güme gitmesinden korkuyorum.

Bir başka korkum ise McCarthy'ciliğin hortlaması.

Komşusunun havlayan köpeğine kızanın, komşusunu mürteci diye ihbar etmesi.

Fethullahçı polisler!

YILLAR önce yazdım, Bir kez daha hatırlatıyorum. 1994 krizi dönemi.

Dolar fırlamış, ekonomi zorda.

Sıkıntıya düşen devlet, yurtdışında burslu okuyan öğrencilerini geri çağırıyor.

Geri çağrılacaklar arasında ABD'de eğitim gören polisler de var.

Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'a bir telefon gelir.

Fethullah Hoca'ya yakın birisi aramaktadır.

ABD'de eğitim gören bir grup polisin adı verilir ve bunların geri çağrılmaması, gerekirse paralarının kendileri tarafından ödeneceği söylenir.

Ağar bu tavra sinirlenir.

Ve hiçbir ayrıcalık yapılmaması için talimat verir.

Fakat Fethullah'ın polisleri ABD'den geri çağrılan öğrenciler arasında yer almazlar.

Çünkü bu polislerin ABD'deki eğitimlerini sürdürmeleri, İçişleri Bakanı imzalı olarak sağlanmıştır.

Ağar İçişleri Bakanı'na durumu sorar.

Yanıt ilginçtir.

İçişleri Bakanı, dönemin başbakanının emriyle öğrencilerin ABD'de kalmasını sağlamıştır.

Az ise mesele yok

DEVLET Opera ve Balesi sanatçılarını kullanarak şahsi kazanç elde etmekle suçlanarak görevden alınan Yekta Kara'nın bu işlerdeki ortağı, eski kocası Ali Taygun'un savunması cuma günü Hürriyet'te yer aldı.

Taygun kendini savunurken, aslında suçunu itiraf ediyor.

Diyor ki, ‘‘Bu miktardan bana ve Yekta Kara'ya yüzde 16 kaldı. Yarısı vergiye gitti, kaldı yüzde 8.’’

Suçlama; kendine bağlı kamu kuruluşunun personelini kullanarak haksız kazanç elde etmek.

Taygun bunu doğruluyor.

Onun dediği; ‘‘Tamam da elde edilen kazanç çok az’’.

Demek ki, bundan böyle haksız kazançları azlığına çokluğuna göre değerlendirmeye alacağız.

Parka isim istenmiyor

YALOVA'da pek çok kişiye mezar olan evleri yapan müteahhit Cevdet Aydın'ın adının bir parka verilmesini eleştiren yazılar yazdım.

Cevdet Aydın'ın oğlu bir ortak dostumuz aracılığıyla haber yollamış.

‘‘Kendi niye aramadı?’’ diye sordum. Telefona çıkmam diye aramamış. Oysa çıkardım.

Bana iletilene göre, oğlu ve mirasçıları Cevdet Aydın'ın adının bu parka verilmesini istemiyorlarmış.

O araziye park yapılması depremden önce kararlaştırılmış.

Ve parkın yapımı için gereken 100 bin dolar civarındaki para Aydın Ailesi tarafından karşılanmış.

Ama isim konusunda bir talepleri yokmuş.

Kendilerine teşekkür ediyorum. Bu konuda Yalova Belediyesi'nden daha duyarlı çıktılar.

Ne iyi.

O zaman parka Cevdet Aydın Parkı demesinler.

Nasıl olsa isteyen de yok.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kurumlar kendilerine yakışan kişiler tarafından yönetildiği zaman.

Yazarın Tüm Yazıları