Motorsuz M-60'lar

M-60 tanklarının modernizasyonunda şimdi nurtopu gibi yeni bir ‘‘sorunumuz’’ var.

Hem de Avrupa kaynaklı.

M-60'ların modernizasyon işini İsrail'in IMI firmasına verdiğimizi aylardır yazıyorum.

Benim uyarılarım para etmedi ve iş İsrail'e verildi.

Rezalet şimdi Meclis gündeminde.

Fakat artık rezaletin yeni bir boyutu daha var.

Artık modernize edilmiş tanklarımızın ‘‘motor’’u yok.

Şaka yapmıyorum.

İsrail, tanklarımızı modernize edecek ama motor takamayacak.

Gerçi işin asıl kısmı zaten bu motor. Dizele çevrilip, yeni bir transmisyon takılmasıydı ve seyir halinde ateş etmelerinin sağlanmasıydı, ama artık modernize edilmiş M-60'larımız ‘‘motorsuz’’.

Çünkü İsrail, bizim için modernize edeceği tanklara Almanya'dan alacağı ‘‘MTU’’ dizel motorlarını takacaktı ve bu motorların üreteceği güç, paletlere yine Alman ‘‘RENK’’ firmasınca üretilen transmisyonlarla aktarılacaktı. Fakat Almanlar, İsrail'e ‘‘ambargo’’ uygulama kararı aldılar ve bu ülkeye her türlü ‘‘askeri malzeme’’ satışını durdurdular.

Bu durumda İsrail'in Almanya'dan MTU motorlarını ve RENK transmisyonlarını alıp, bizim M-60'lara takması zor görünüyor.

Anlayacağınız, IMI'nın modernize edeceği tanklar motorsuz olacak.

Yani ya bizim memlekette bol bulunan ‘‘motorları’’ bu tankları yürütmekte kullanacağız, ya da Mehmetçik savaş alanında tankları itecek.

Hangisi uyarsa...

Yeterince Fenerbahçeli olmayan bir federasyon olur mu?


BEN bu kadar ‘‘aciz’’ bir federasyon görmedim. Bazı kulüp yöneticilerine ‘‘ağırlığı tartışılabilir’’ cezalar veriyor.

Ama gel gör ki, verdiği cezaları uygulayamıyor.

Böyle bir ‘‘rezalet’’ olur mu?

Aziz Yıldırım ‘‘meydan okuyor’’ ve ‘‘Stat benim, girerim’’ diyor.

Peki yarın öbür gün futbolculara ceza verilse, yine ‘‘Saha da benim, oynatırım’’ diyebilecek mi?

Elbette diyemeyecek.

Çünkü cezalı oyuncuyu oynatırsa ‘‘hükmen mağlup’’ sayılacak.

Stat kimin olursa olsun, cezalı oyuncu oynayamıyor, ama cezalı yönetici stada girebiliyor.

Federasyon ise ‘‘yalandan’’ Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nü suçluyor.

Ortada bir ‘‘yetki’’ sorunu var ise aşmak kolay.

Hazırlarsın bir yönetmelik ve cezalı yöneticinin tribüne girmesini de, cezalı oyuncunun oynaması gibi değerlendirirsin olur biter.

Ama federasyon oyun oynuyor.

Maksat ceza vermek değil, maksat ‘‘didişmek’’. Maksat ‘‘uzağa işemek’’.

Bu arada Fenerbahçe yönetimi, başına Fenerbahçe şapkası takarken ‘‘pek sevdiği’’ Haluk Ulusoy'dan şimdi nefret ediyor.

Oysa Haluk Ulusoy'a rağmen Futbol Federasyonu'nda ve MHK'da ağırlık Fenerbahçe'de ve anti Galatasaray'da.

Federasyonun en etkili adamı Ata Aksu, Fenerbahçe kongre üyesi.

Ve Fenerbahçe, o adamı disipline sevk ediyor.

Nedeni ise komik:

‘‘Fenerbahçe'yi yeterince kayırmaması.’’

Aziz Yıldırım
haklı.

Bu federasyon istifa etmeli.

Hatta Fenerbahçe'yi sezon başında şampiyon ilan etmeyip, diğer takımları ikincilik için yarıştırmayan her federasyon istifa etmeli.

Marjinalliğe kayan bir üniversite


BİLGİ Üniversitesi ile ilgili yazdıkça okuldan da bilgi akmaya başladı.

Bu arada okulun ‘‘patronu’’ eski Alo Bilgi'ci Oğuz Özerdem'le de konuştum.

Oğuz Bey'in verdiği bilgileri de bir ara aktaracağım.

Ama okuldan gelen bilgiler ilginç.

Özellikle öğrenciler, okuldaki ‘‘eski Marksist’’ ve ‘‘tarikatçı’’ ağırlığından şikáyetçiler.

Oğuz Özerdem'in bana aktardığı, ‘‘Yüzde 17 oranında burs veriyoruz’’ bilgisi üzerine, ‘‘Peki burs kriteriniz ne?’’ diye sormuştum.

O da bana ‘‘Burs komitemiz var. Onlar karar veriyor’’ demişti.

Öğrencilerden ve ailelerden gelen bilgiler, bu burslardan genelde ‘‘Fethullahçı’’ diye bilinen okullardan gelen öğrencilerin veya bu tarikata yakın kişilerin faydalandığını gösteriyor.

Öğrenciler, bursların kime verileceği konusunda ‘‘eski Marksistler’’ ve ‘‘yeni İslamcılar’’dan oluşan bazı ‘‘öğretim elemanları grubu’’nun etkin olduğunu söylüyorlar.

Doğrusu ben Bilgi Üniversitesi'nin ‘‘Burs Komitesi’’ni merak ediyorum.

Bunun yanı sıra bir panel için okula giden Oktay Ekşi'nin bir izlenimi ilginç.

Ekşi, okulda derslere türbanla girilmesini yadırgadığını aktardı.

‘‘Özel üniversiteler ile devlet üniversiteleri nasıl farklı uygulama yapıyorlar? Devlet üniversitesine giden türbanlı öğrenci derse giremezken, burada serbest. Devlet üniversitesine giden öğrencinin günahı ne?’’ diye sordu Ekşi.

Özerdem
ile kira konusunu ve başka meseleleri konuştuk.

Bu konuşmaları da önümüzdeki günlerde aktaracağım.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Aziz Yıldırım ile Sinan Engin, birbirlerine otomobil almak için değil, bir köye okul yaptırmak için iddiaya girdiği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları