SEÇİMLERDEN önce, Kanal D Haber Merkezi'nin seçimleri hangi kaynaklardan izleyeceğini tartışıyorduk.
Ekranlarda saatler süren yüzde birkaçlık oranlara kilitlenmenin ‘‘çağdaş yayıncılık’’la ilgisi olmadığını düşünüyordum hep.
Daha hızlı olmalı, seçim sonuçlarını izleyecilere çok daha çabuk aktarabilmeliydik.
Farklı bir yöntem izlemeye karar verdik.
A&G araştırma şirketi ile anlaştık. Seçimi kendi ekibimizle izleyecektik. Ancak bunu Türkiye çapında yapamazdık.
5 il belirledik. İstanbul, Ankara, İzmir ve benim kişisel olarak sürpriz sonuçlar beklediğim Antalya ve Gaziantep'te, 1200 kişilik bir ekiple o ilin seçimini örnekleyen sandıkları izlemeye aldık.
Sandıklardaki arkadaşlarımız, sayım başlar başlamaz sonuçları alıp bize aktardılar.
1200 sandığın sonucunu hızla alıp merkezde değerlendirdik.
Ve saat 19.38 itibarıyla, Gaziantep'te Celal Doğan'ın kaybettiğini, Antalya'da AKP adayı Menderes Türel'in kazandığını oy yüzdelerine varıncaya kadar tespit ettik.
Ve yayın yasağının kalkmasıyla birlikte saat 20.15 civarında bu iki sonucu yüzdeleriyle duyurduk. Birden telefonlarımız kilitlendi.
Çünkü o saatlerde sayılan yüzde beşlik oy oranlarında, bu illerde CHP adayları önde görünüyordu.
Ben bu sonuçları açıklarken, kendi arkadaşlarım bile ‘‘Yapmayalım’’ diyorlardı. Ben de onlara, ‘‘Beyler, yaptığımız işe inanıyorsak açıklamalıyız. İnanmıyorsak o zaman baştan yapmamamız gerekirdi’’ dedim.
Saat 21.15 itibarıyla 5 ilin sonuçlarını oranlarıyla açıklamıştık bile.
Bu illerde kesin sonuçlar sabaha karşı ortaya çıktığında Kanal D Haber Merkezi'nin A&G ile beraber yürüttüğü çalışmada ulaştığı sonuçlarda, sadece binde beşlik bir yanılgı olduğu görüldü.
Bu Türk televizyonlarında bir ilk.
Bununla övünmek de izninizle hakkımız olsun.
NOT: Cumartesi günkü yazımda adı geçen herkes seçimi kazandı. Demek ki, politika çok da bilinmeyen bir iş değil.
AKP anket, CHP Baykal kurbanı
AKP, basının ‘‘umduğu’’ başarıyı elde edemedi.
Ancak zaten anketler AKP'yi huzursuz etmişti. Anket sonuçlarının seçmende kaymaya neden olacağını hissediyorlardı. Haklı da çıktılar. O anket sonuçları yayınlanmamış olsa, AKP en az 1-2 puan daha alabilirdi.
Tabii bir başka etken de, Başbakan Erdoğan'ın son günlerde yaptığı birkaç çıkışla, merkeze yaklaştığı için AKP'ye oy vermeyi düşünenleri ‘‘ürkütmüş’’ olması.
Seçim son yılların en düşük katılımlı seçimi oldu.
Bunda CHP'nin rolü çok büyük. Sol seçmen yok olmadı. Sadece oy verecek parti bulamadı.
CHP devekuşu gibi... Kuş desen kuş değil, deve desen deve değil. Sol desen sol değil, sağ desen sağ değil. Ben eminim ki, sandığa gitmeyen seçmenin büyük bölümü CHP'ye oy vermesi muhtemel kesimler, ama CHP kendine o kadar güvensiz ki, seçmeni sandığa bile gitmiyor.
İşte İstanbul.. Sefa Sirmen gibi adının çevresinde çeşitli söylentiler dolaşan, en har vurup harman savurmuş belediyenin yıpranmış başkanı, adam yokmuş gibi İstanbul'a aday yapıldı. Buna rağmen hiç de kötü olmayan bir oran yakalandı.
Demek ki, CHP İstanbul'a inansa, doğru düzgün bir aday gösterse, Deniz Baykal zahmet buyurup İstanbul'da bir miting yapsa, İstanbul'u bile alabilirdi.
Kentin en önemli 4 ilçesini alıp kenti alamamanın tek nedeni, Genel Başkan ve onun adayı.
Muhalefeti ve başarısızlığı peşinen kabullenmiş Baykal'la CHP'nin gideceği bir yer yok artık.
NOT: Celal Doğan'ın kaybetmesinin en büyük nedeni, kentteki sanayicilerin bu kez kendisine karşı tavır almasıydı. AKP'nin seçimi kazanmasında en büyük iki etken, Konukoğlu Ailesi ve Hasan Celal Güzel'dir.
Aile geleneği sürebilecek mi?
BENİM ailem CHP'lidir. Ben ne kadar Galatasaraylı isem o kadar CHP'li.
Takım tutar gibi CHP tutulur. Küme düşse de, şampiyonluğa oynasa da. Tel tel dökülse de, süper oynayıp döktürse de CHP'lidirler. Bileklerini kesseniz kanları altı ok atar.
Öylesine CHP'lidirler...
Rivayet olunur ki, bizim aileden sadece bir kişi, sadece bir kez CHP dışında bir partiye oy vermiş.
Rahmetli babaannem, rahmetli büyükbabama çok kızdığı bir dönemde, galiba 1950'lerde sırf büyükbabamı ‘‘sinir etmek için’’ gidip oyunu Demokrat Parti'ye atmış.
Bunu da inat olsun diye büyükbabama söylemiş. Büyükbabam da babaannemi hiç affetmemiş.
O kadar kızmış ki, yıllarca konuşmamış.
Bizim ailede çok partili hayata hiç geçilemedi.
Annemden ve politikadan başka hiçbir şeye çok düşkün olmayan babam, zaman zaman CHP yöneticileri aleyhine atıp tutarken, ‘‘Seçimde kime oy vereceksin’’ diye sorarım.Ters ters bakar... İmama kızılıp cami duvarına yapılır mı dercesine.
Dün sandık başına gittiğimde aklımda bunlar vardı.
Oy kullanan ahaliye baktım.
Aklımda anket sonuçları vardı.
Benim ailem geleneksel olarak CHP'liydi.
Acaba 4 yaşına gelmekte olan kızım, oy kullanma yaşına geldiğinde aile geleneğini sürdürebilecek bir CHP olacak mıydı?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Halkın tercihlerini canımızın çektiği gibi değil, halkın anlatmak istediği şekilde değerlendirerek politika yapmayı öğrendiğimiz zaman.