Mehmet Emin’e var, onlara yok?

BDDK, Çukurova Grubu şirketleri Mehmet Emin Karamehmet’in malı olarak kalabilsin diye bu ‘şanslı’ vatandaşa sizlerin, bizlerin kesesinden 1 milyar doları aşkın, hemen hemen ‘2 katrilyon’ liralık bir indirim yaptı.

Bu ‘muhteşem’ operasyonun siyasi otoritenin onayı olmadan yapılmış olabileceğine ihtimal vermiyorum.

Karamehmet işlerini kendi batırdı, çıkarmak bizim cebimize düştü.

Ancak ortada çok ciddi bir adaletsizlik duygusu var. Mehmet Emin Karamehmet, cebine konulan bu 1 milyar dolarla, sanayide müthiş bir haksız rekabet avantajı elde etti.

Madem devletin böyle bol keseden dağıtacak imkánları var, İmar Bankası’ndaki bonozedelerin durumu neden aynı şekilde ele alınmaz?

Bir banka, SPK’nın, BDDK’nın gözü önünde ‘izinsiz işlem’ yapmış.

Devletin bütün ilgili denetim kurumları uyumuşlar, sonunda fatura devlete güvenip ‘devlet tahvili’ alan bir grup vatandaşa çıkarılmış.

İşlerini kendi beceriksizliği ile batıran Mehmet Emin Karamehmet’e devletin verecek parası var, ama devlete güvenip hazine bonosu alana devletin verecek parası yok.

Keza aynı durum ÇEAŞ ve KEPEZ’in ortakları için de geçerli.

ÇEAŞ ve Kepez şirketleri kurulurken, devlet Dünya Bankası’nın da önerisiyle bir model geliştirmiş.

Bu şirketlerin hisselerinin bir bölümü halka açılmış ve finansman sağlanmış. İşler yıllarca iyi gitmiş.

Hisse alan küçük yatırımcı vatandaş kazanmış, devlet kazanmış.

Sonra devlet büyük bir hata yapmış.

Bu hisselerin elinde kalan bölümünü ‘yanlış’ birine satmış.

Bu adam da hisselerle şirket içinde elde ettiği gücü kötüye kullanmış.

Devlet bunun elindeki hisseleri alacağına, gitmiş şirketin imtiyazını iptal etmiş ve şirketin kuruluşundan bu yana ortağı olan ve Uzanlar’la hiç bir alakası olmayan küçük yatırımcıyı mağdur etmiş, deyim yerindeyse ‘çırak çıkarmış’.

Bir tarafta devletin hatasıyla mağdur olmuş on binlerce kişiye ‘kol hareketi’, diğer tarafta kendi bankasının kaynaklarını kullanarak batıran bir kişiye 2 katrilyonluk ek kıyak.

Bunun adı da ‘hak’.

Aferin size!..

NOT: Değerli okurlar, BDDK ile Karamehmet arasında yapılan anlaşmayı bulup incelemeye çalışıyorum. Zannediyorum çok ilginç finansal oyunlarla karşılaşacağım ve sizlerle paylaşacağım.

46 yıllık çalışanından Karamehmet portresi

BDDK ve TMSF’nin 2 katrilyon liraya varan bir borç indirimiyle yeniden anlaştığı Mehmet Emin Karamehmet’le ilgili şikáyet, iddia, bilgi, belge yağıyor.

Bu belgeleri görünce, devletin kime ‘kıyak’ yaptığını görüyor, kahroluyorum. Bu mektuplardan birinin yazarı, 46 yıl Mehmet Emin Karamehmet’le birlikte çalışan bir kişi. İsmi bende saklı. Bakın neler diyor:

‘...

1) 1980’lerin sonuna doğruydu galiba. MEK’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Çukurova İthalat İhracat TAŞ’de plastik yedek parçası kisvesi altında Caterpillar yedek parçaları kaçak olarak yurda sokulduğu için gümrük kaçakçılığı takibatı yapılmış, tevkif edilmekten kurtulmak için yurtdışına kaçıp yıllarca yurda dönememişti. (O yıllarda yöneticileri yanına gidip gelerek şirketi yönetirlerdi.)

Yurda döndüğünde Şişli Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklanıp bir süre yattıktan sonra kefaletle tahliye edilmiştir.

2) 1997 yılında Çukurova İthalat İhracat TAŞ ve BMC San. ve Tic. AŞ adına işlem gören GÇB’lerin tesciline ilişkin defter kayıtlarında toplam döviz tutarı ile beyan edilen eşyaların sayısının düşük olması nedeniyle Hazine’nin büyük kayba uğradığı tesbit olunarak hakkında kaçakçılık takibatı yapılmıştır.

3) Pamukbank’ın içinin boşaltılmasından dolayı MEK dahil banka idarecileri hakkında Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılmış, verilen takipsizlik kararı Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştur

4) BMC ile ilgili İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nca teşekkül halinde kaçakçılık suçlamasıyla takibat başlatılmıştır.

5) Detayını hatırlamamakla birlikte 1994 yılında da MEK hakkında kaçakçılık takibatı yapıldığını biliyorum ama detayı dosyalarımda mevcut değildir.

Sayın Altaylı, takibat 1 tane olsa tesadüf, hata denilebilir ama birden çok olunca bunların tesadüfi olduğu ileri sürülemez.’

46 yıllık çalışanının, Mehmet Emin Karamehmet hakkındaki mektubu oldukça uzun.

Şirketi ve ailenin diğer fertlerinin haklarını nasıl ele geçirdiğine kadar pek çok bilgi ve belge var. İşte BDDK böyle bir işadamının ‘iş áleminde’ kalabilmesi için 2 katrilyon liralık kolaylık yapıyor. Ben en çok bu ülkenin namuslu olmaya çalışan işadamlarına acıyorum.

Canaydın’dan bir ilk

30
yılı aşkın bir süredir Galatasaray maçlarına giderim. Buna yakın bir süredir de kulübün üyesiyim.

Bu pazar bir ilke şahit oldum.

İlk kez bir Galatasaray Başkanı, maçtan önce sahaya indi ve tribünleri dolaşıp taraftarlara selam verdi.

Benim şimdiye dek gördüğüm, tanıdığım başkanlardan ne Selahattin Beyazıt, ne Mustafa Pekin, ne Ali Uras, ne Ali Tanrıyar, ne Alp Yalman, ne Faruk Süren ne de bir başka başkan böyle bir şey yapmıştı.

Doğrusu şaşırdım ve yadırgadım.

Sevgili Özhan Canaydın’ın, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ı giderek daha fazla örnek aldığını görüyor ve üzülüyorum.

Benim tanıdığım Özhan Canaydın bu değildi.

Garip...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yıllarca yanlışlığını söylediğimiz şeyleri kendimiz yapmadığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları