AKP kadroları siyasette yıllarca
‘‘bekár’’ kaldılar.
‘‘Sultanlık’’ sürdüler.
Bazıları bir ara başarısız bir evlilik yaptılar, ama bunun faturası
‘‘kaynana’’ya çıkarıldı ve 28 Şubat'ta boşandılar.
Şimdi ise
‘‘evliler’’.
Hem de büyük bir aşkla.
Ve görüyorlar.
Onlar da, onlarla birlikte hareket edenler de!
Bana sık sık faks çeken kimi okurlar var.
Bunların bazıları AKP sempatizanı.
Geçmişte
‘‘iktidarları yeterince sert eleştirmediğim’’ için bana
‘‘sert’’ mektuplar yollarlardı.
Şimdi aynı kişiler
‘‘iktidarı fazla eleştirdiğim’’ için
‘‘daha sert’’ mektuplar yazıyorlar.
Çünkü artık onlar da evliler÷
Tayyip Erdoğan'ın
‘‘Bekára karı boşamak kolay’’ itirafı bu açıdan önemli.
AKP de
‘‘işkembeden sallanmış’’ vaatlerin yerine getirilemeyeceğini, Türkiye'nin ve Türkiye'yi yönetenlerin dünyada yalnız olmadığını anladı.
Türkiye'de bundan böyle de,
‘‘işkembeden marjinal siyaset’’ yapanların peşine takılmayı düşünenler
Gül'ün sözlerinden ders almalılar.
Bugün fotoğrafı kapattıran yarın neyi kapattıracak?
TÜRKİYE, ‘‘abes’’ tartışmalar ülkesi. İki hafta öncesinin
‘‘en önemli’’ tartışma konusu, Atatürk Havalimanı'nın Dış Hatlar Terminali'ndeki
‘‘Adriana Karembeu’’ fotoğrafıydı.
Zeki Triko reklamındaki bu fotoğraf, hacca giden yurttaşlarımızı rahatsız etmişti.
Sık sık kullandığım bu terminalde, böyle bir fotoğraf olduğu dikkatimi çekmemişti. Ta ki, hacı adaylarımız bu fotoğraftan rahatsız oluncaya kadar.
‘‘Adaylardan’’ gelen yoğun baskıyla fotoğrafın üzeri örtüldü.
Akla ziyan bir hareketti.
Yarın öbür gün gelmesi muhtemel baskılarla kimbilir daha nerelerin örtülebileceğinin habercisiydi o örtü.
Dün duydum ki, örtü açılmış.
Çünkü hacca gidişler tamamlanmış. Ama Kurban Bayramı sonrası bu kez de dönüşler başlıyor.
Yani yeni bir sorunla karşı karşıyayız. Hacı adayını rahatsız eden
‘‘bikinili’’ fotoğraf, artık adaylıktan çıkıp hacı olmuş yurttaşlarımızı rahatsız etmeyecek mi?
Edecek elbet. O zaman dönüşlerinde yine kapatacağız.
Böyle bir
‘‘rezalet’’ olur mu?
Kimilerinin yaşam biçimlerinde yapmaya karar verdikleri değişiklik, başka yaşam biçimlerine müdahale etme hakkını da mı doğuruyor?
‘‘Ben artık hacı oldum. Bikinili reklam fotoğrafı görmek istemem’’
İstemezsen bakma.
Çevir kafanı öbür tarafa.
Free shop'taki alkollü içkileri de görmek istemediğini söylemenin önündeki engel ne?
Hiçbir şey.
Yarın onu söylemeyeceğinin de garantisi yok. Havalimanındaki
‘‘o’’ fotoğrafın üzerinin örtülmesi çok ama çok önemli bir simgedir.
O fotoğrafın
‘‘tepki’’ üzerine kapatılmış olması, kötü bir habercidir. Umarım bir daha kapatılmaz, ya da kapatılamaz.
İslamcı basın da savaşa ikna oldu galiba
‘İSLAMCI basın’ olarak tanımlanan gazeteler, önceki güne kadar savaş karşıtı bir tavır içindeydiler. Bunda hiçbir beis yok.
‘‘İnsanım’’ diyen herkesin prensip olarak savaşa karşı olması gerekir. Yıllardan beri
‘‘Irak'taki statükonun değişmesi gerektiğini’’ yazan ben bile bu statükonun
‘‘Amerika'nın çıkarlarına hizmet edecek’’ türden bir savaşla değişmesine karşı çıkıyorum.
Bu yüzden de
‘‘İslamcı basın’’ın bu tavrını saygıyla izliyordum. Fakat İslamcı basının tavrı, AKP'nin tavrına bağlı olarak giderek
‘‘sertleşti’’.
AKP yönetimi, grubu savaşa ikna etmeye çalışırken bir de baktık ki, İslamcı gazeteler de
‘‘ikna olmaya başladılar’’. Ve
‘‘yetki tezkeresi’’nin Meclis'te kabul edilmesi İslamcı gazetelerde
‘‘çok cılız’’ bir iki eleştiri dışında
‘‘kabullenildi’’.
Bu gazetelerin
‘‘yazı işleri’’ masalarında oturan meslektaşlarımız kendilerine bir sorsunlar.
Acaba bu kararı alan ve Irak'a karşı ABD ile savaşa girmek için Meclis'ten yetki isteyen AKP değil de bir başka parti olsaydı, bunu manşetlerinde nasıl değerlendirirlerdi?
Bu kadar yumuşak mı olurlardı, yoksa satılmışlıktan, ABD'nin kuyruğuna takılmaktan mı söz ederlerdi? Samimi olsunlar ve buna kendileri bir yanıt versinler.
Bu özeleştiriyi kendileri yapmazsa, biz yapmak zorunda kalacağız.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Savaş kararını savaşta sevdiklerini kaybedenlere aldırdığımız zaman.