‘DEVLET adamlığı ne söyleyeceğini değil, ne söylemeyeceğini bilmektir.’’
Türkiye'de yaşayınca bu sözü belirli aralıklarla hatırlatmak gerektiğini unutmuştum.
AKP iktidarı, ‘‘konuşma’’ konusunda çok kötü bir sınav veriyor.
Laf üstüne laf, gaf üstüne gaf yapıyorlar.
Seçilir seçilmez çok yoğun bir gündemin içine düştükleri doğru.
Pek çok temel mesele, ardı ardına Türkiye'nin tartışılan konuları haline geldi.
Avrupa Birliği, Irak'a yapılması düşünülen Amerikan operasyonu, Kıbrıs, yeni ekonomik politika, bütçe kanunu tasarısı üst üste hızla hükümetin önüne geldi.
Onlar da işe hızlı başladılar.
Ancak ne yazık ki, ‘‘çeneleri’’ de işe hızlı başladı.
Karşısında kamera veya mikrofon gören ‘‘Bakan’’ bakmakla yetinmedi, konuşmaya başladı.
Oysa bakmak gözle ve akılla yapılıyor, çeneyle değil.
Hükümet üyeleri daha konulara tam bir hákimiyet kurmadan konuşmaya başladılar.
Üstelik de müthiş bir koordinasyonsuzluk içinde.
Aynı anda basın toplantısı yapan iki ayrı bakan, aynı konuda iki hatta bazen nasıl başardılarsa üç farklı şey söylediler.
Eleştiri gelince her iki bakan da birer düzeltme yaptılar ama işin komiği ikisi de çark edince düzeltmelerde de iki farklı şey söylenmiş oldu.
Bir türlü ‘‘aynı telden çalamadılar’’.
Kabine bir anda yeni seçilmiş ‘‘spor kulübü yönetimi’’ haline geldi.
Ama devlet yönetmek spor kulübü yönetmekten daha ciddi bir iş. En azından başka ülkelerde öyle...
AKP yönetiminin, Erdoğan'ın ve Başbakan'ın hızla yapması gereken hükümet üyelerine acil bir ‘‘konuşma yasağı’’ getirmesidir.
Yoksa bu ‘‘kakafonik koro’’ Türkiye'nin ‘‘gayri ciddi’’ bir biçimde yönetildiği kanısı uyandıracaktır ki, bu durum bu iktidarla ilgili ‘‘ilk intibaı’’ oluşturacaktır.
Kimse unutmasın ki, ilk intiba, en kalıcı ve en zor düzeltilendir...
AKP dış politikasını anlatsın
RECEP Tayyip Erdoğan Teke Tek'e konuk olduğu akşam çok önemli bir laf etti.
‘‘Türkiye'nin geleneksel dış politika anlayışı ile AKP'nin dış politika anlayışı arasında farklılıklar var.’’
Doğrusunu isterseniz, benim dış politika anlayışımla, Türkiye'nin dış politika anlayışı arasında da büyük farklar olduğu için bu söz beni heyecanlandırdı.
Ancak AKP Genel Başkanı bu konuda toplumu bilgilendirmek zorunda.
AKP'nin dış politika anlayışının ‘‘ne olduğunu’’ günlük açıklamalarla ve Yaşar Yakış'ın ‘‘oynak’’ tavrıyla değil, birinci ağızdan öğrenmek istiyoruz.
Kime ne?
ŞENAY Akay son haftalarda oldukça gündemde olan bir manken. Çıplak ama edepli fotoğrafları, aşırı dekolte kıyafetleri ile sürekli konuşuluyor.
Onun da istediği bu galiba.
İşinin gereğini yapıyor.
Fakat her nedense Şenay Akay'ın kocası Şenay Akay'dan çok konuşuluyor.
‘‘Bu kızın kocası yok mu?’’ diye soranlar, kocası hakkında ileri geri konuşanlar.
Oysa Şenay Akay bir manken.
Dünyadaki bütün mankenler ne yapıyorsa onu yapıyor.
Esther Canadas'ın, Cindy Crawford'un kocaları yok mu?
Var.
Ama eşlerinin işini biliyorlar. Evlenirken de biliyorlardı, evlendikten sonra da.
Ve karışmıyorlar..
Ben Amerika gibi tutucu bir ülkede bile ‘‘Bu Cindy Crawford'un kocası yok mu?’’ diye bir haber görmedim.
Kocası da Şenay Akay'la İmam Hatip okulunda arkadaş olmadı.
Evlendikleri zaman da mankendi.
Ve hálá manken olarak işini yapıyor.
Bazı meslektaşları gibi fahişelik yapmıyor.
Her gece başka biriyle sokaklarda sürtmüyor.
Sadece işini yapıyor.
Kocası da zaten işini yaparken tanıştığı eşine karışmıyor.
Size ne?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bir durumu eleştirenler, o durumu değiştirmek için çaba harcayanları da eleştirmediği zaman.