Kürtler rüyadan uyandı, bizim kábus görmemize gerek yok
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DÜN birbirinden yaklaşık 10 bin kilometre uzakta iki yazar, hemen hemen aynı satırları kaleme aldılar.
Bunun nedeni ‘‘aklın yolunun bir olması’’ idi.
Hürriyet'te benim dün Irak'la ilgili olarak yazdıklarımı, neredeyse benzer ifadelerle The New York Times, imzasız bir ‘‘editoryal’’ yazı olarak kaleme aldı.
NYT'nin ABD'deki entelektüellerin görüşünü yansıttığı dikkate alınırsa, ortaya bir tek gerçek çıkıyor: ‘‘Kuzey Iraklı Kürtler hayal görüyor.’’
Bakın NYT'nin editoryali ne diyor: ‘‘Kürtler Irak'taki rejime karşı çıktılar ve Türkiye, İran ve Suriye'deki Kürtlerle birleşerek bağımsız bir Kürdistan'ın hayalini kurdular. Ancak Washington böyle bir şeyin olamayacağını kendilerine net bir şekilde belirtti. Şimdi Iraklı Kürtler, Irak içinde, saygın ve hakları olan bir toplum olarak yaşamaya razı durumdalar.’’
Bir kez daha tekrar etmek gerekirse, Türkiye'nin yanıbaşında, Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulması olasılığından yola çıkarak ‘‘septik’’ bir tavır sergilemesi gereksiz.
Buna yönelik politikalar üzerinde höt zöt yapmanın da bir faydası yok.
Iraklı Kürtler bir rüya gördüler ve bu rüyadan ABD'nin çimdiklemesiyle uyandılar. Türkiye'nin bu olasılığa göre tedbirli olması iyidir.
Ancak tüm politikalarını buna göre oluşturması sadece ve sadece ‘‘rüya tabirciliğine’’ girer.
Tayyip Erdoğan'ın, Abdullah Gül'ün ve Dışişleri ekibinin bundan sonraki gündemi Türk-Amerikan ilişkileri olmalıdır. Çünkü 1 Mart'tan bu yana Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sayfa, farklı bir dönem açılmıştır.
Bu yeni dönem, yeni politikalar gerektirmektedir.
Otomobillerden değerine göre vergi alınsın
MALİYE Bakanı Unakıtan'ı işini bilen bir bakan olarak görürüm hep.
Ancak otomobil vergileri konusunda ya işi bilmiyor, ya da ucuz ‘‘popülizm’’ yapıyor. Diyor ki: ‘‘Otomobile bu kadar para veren vergisini de versin.’’
Versin de, otomobile o kadar para veren adam vergisini zaten peşin peşin vermiyor mu? Maliye Bakanı'nın söylediği, o otomobillerin satış fiyatının yaklaşık yüzde 60'ı vergi değil mi?
Mesela 249 bin Euro'ya bir Ferrari aldınız diyelim, bunun en az 130 bin doları vergi. Almanya'da taksitle 120 bin Euro'ya aldığınız bir SL 55 Mercedes, Türkiye'de vergiler nedeniyle 210 bin Euro.
O yüzden bakanın söylemi yanlış. ‘‘220 bin Euro'yu arabaya veren vergisini de versin’’ diyemez, ‘‘220 bin Euro'yu arabaya veren, yılda şu kadar daha versin’’ diyebilir. Ama yeni Motorlu Taşıt Vergisi sistemi orada da adaletli değil. Ağırlığa göre hesapta haksızlık oluyor diye motor hacmine geçildi. Ama haksızlık yine ortadan kalkmadı. Çünkü burada da yaş faktörü var, otomobilin değer faktörü var. 5 litre motorlu 200 bin dolarlık araç da var, 2 bin dolarlık araç da. Şimdi yine adaletsiz bir durum söz konusu. Bence bu işin doğrusu, araçların kasko bedellerine göre bir vergi tarifesi belirlemek. Diğer yöntemlerin hiçbiri hakça olmuyor.
Olmadı Hıncal Abi
YILLARDIR keyifli bir Galatasaray grubumuz vardır.
Bazen ayda, bazen on beş günde bir öğle yemeğinde toplanır, saatlerce Galatasaray konuşuruz.
Grup öyle çok kalabalık değildir.
Hıncal Uluç, Ali Dürüst, Özer Saraçoğlu, Burak Elmas ve ben, daimi üyeler olarak yer alırız.
Başka Galatasaraylı dostlarımız da zaman zaman gruba katılırlar.
Dün de yine bizim grubun öğle yemeği vardı.
Yer olarak da Akmerkez'deki bir lokantayı seçmiştik.
Sabah Hıncal Uluç'un sekreteri Yasemin, bizim Gülay'ı aramış.
‘‘Hıncal Bey ‘Akmerkez tehlikeli, yer değiştirelim' diyor, nereyi yapalım’’ deyince kafamdan aşağı kaynar sular döküldü.
Teröre pabuç bırakmamaktan söz eden Hıncal Abi, iki tane çapulcu Akmerkez’i hedef gösterdi dedikodusuyla Akmerkez'e gitmek istemiyor.
Bu mu terörle mücadele Hıncal Abi, bu mu terör karşısında boyun eğmemek.
Yemin ederim, Hıncal Uluç'un böyle bir talepte bulunmuş olmasına inanamadım.
Hıncal Abi'nin tatlı canına zarar gelme olasılığına karşı yemeği Nişantaşı'nda bir yere aldık. Ama ben ona inat yemekten sonra Akmerkez'e gidip yarım saat dolaştım.
İnsanları korkutarak amacına ulaşmaya çalışan teröre inat...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Rejimi korumaya çalışırken, rejime daha çok zarar verdiğimizi fark ettiğimiz zaman.