İSTANBUL Emniyeti, Sedat Peker’e yönelik başarılı bir operasyon yürütüyor.
Çocuk denilecek yaşlarda ‘áleme’ dalan Peker, son yıllarda giderek etkisini artırmıştı.
Spordan ticarete, sanayiye, hatta siyasete kadar el atmadığı alan yoktu.
Gazetecilerle, işadamlarıyla, siyasetçilerle girift ilişkiler içindeydi.
Pek çok ‘meslektaşımızla!’ bağlantılı olduğunu duyuyorduk.
Peker’e ulaklık yapanlar bile vardı içlerinde.
Ve sonunda bu kişiye yönelik ‘gerçek’ bir operasyon başlatıldı.
Gözaltına alınırken, fotoğraf makinelerine ‘tebessüm’ eden Sedat Peker, daha sonra işin ciddiyetini fark etmiş olmalı ki, Emniyet Müdürlüğü çıkışında ‘Komplo’ feryatları ediyordu.
Peker’in sorgusu sırasında ortaya çıkan bazı gerçekler, bu köşede geçmişte yazılan pek çok şeyin de ‘ne kadar doğru’ olduğunu ortaya koydu.
Peker’in bazı spor kulübü başkanlarıyla ‘yakın ilişkide’ olduğunu yazmıştık.
Ortaya çıktı.
Fenerbahçeli kaleci Rüştü’nün dövülmesinde ve Ali Sami Yen Stadı’nda bana saldırılmasında bu kişilerin parmağı olduğunu söylemiş ve yazmıştık, ortaya çıktı.
Bazı spor kulüplerinin mafyanın kontrolünde olduğunu Başbakan’a anlattığımı yazmıştım.
Ortaya çıktı.
Sedat Peker’e bağlı menajerlik şirketlerinin, transferleri organize ettiğini ve bazı başka spor kulüplerinin de bundan yararlandığını yazmıştık.
Ortaya çıktı.
Bu köşede bazıları gibi ‘hayali şike’ öyküleri yazmadık.
Gerçekleri yazdık ve o gerçeklerin bazıları bugün ayan beyan belgelendi.
İşin acısı, ortaya çıkanlar buzdağının sadece bir bölümü.
Gerisi ortaya çıkar mı, bilmiyorum.
Ancak bildiğim bir şey var; Ankara’daki ‘çok önemli’ bazı kişiler, bu işin sonuna kadar gitmesini istiyorlar.
Umarım bu istek gerçekleşir.
Çocuklarımız
GEÇENLERDE, ‘Çocuklarımız malımız değil’ diye yazdıktan sonra, kız çocuklarıyla ilgili müthiş sözlerini bu köşede aktarmış olduğum Halil Cibran’ın çocuklarla ilgili başka ‘düşünceleri’ elime geçti.
Anne ve babalar için naklediyorum:
‘Çocuklarınız sizin çocuklarınız değildir.
Onlar kendi özlemini çeken hayatın çocuklarıdır.
Sizin vasıtanızla gelir; ama sizden değil,
Sizinle birlikte olsalar da, size ait değillerdir.
Onlara sevginizi verebilirsiniz; ama düşüncelerinizi asla.
Çünkü onların kendilerine has düşünceleri vardır.
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü onların ruhları yarının saraylarıdır.
Siz oraları düşlerinizde bile ziyaret edemezsiniz.
Siz onlara benzemeye can atabilirsiniz.
Ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın.
Çünkü hayat geriye gitmez ve dünle oyalanmaz.
Siz, çocuklarınızın ileriye doğru atıldığı yaylarsınız.
Okçu, sonsuzluk içinde aldığı nişan yerini görür
Ve oklarının hızla uzağa gitmesi için tüm kudretiyle sizi büker.
Okçunun elinde büküldüğünüz için sevinin.
Çünkü o uçarak giden oku sevdiği kadar,
Sağlam duran yayı da sever.’
Erken seçim kesinlikle yok
YEREL seçimler öncesinde Ata uçağında sohbet ettiğimiz Başbakan Erdoğan’a, ‘Önümüzdeki yıl bir erken seçim söylentileri var. Doğru mu?’ diye sormuş, yanıtını da burada aktarmıştım.
Başbakan, ‘Geçmişte bu gibi şeyler yapıldı. Yapanların hepsi tarihe gömüldü. Biz vatandaştan 5 yıl icazet aldık. Sonuna kadar gideceğiz. Seçimler zamanında yapılacak’ demişti.
Ancak son aylarda ‘erken seçim’ söylentileri yeniden başlamıştı.
Senaryolara göre AKP, AB’den müzakere tarihi alır almaz, bu rüzgárı oya çevirmek için 2005 sona ermeden bir erken seçim yapacaktı.
Bu dedikoduları önceki akşam Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’e sordum.
Gül, son derece açık ve kesin bir biçimde, ‘Böyle bir plan yok. Seçimler normal zamanında yapılacak. Biz, halkımızın bize verdiği süreyi son gününe kadar kullanacağız’ dedi.
Dün de AKP’nin önemli isimleriyle yemekteydik.
Konu yine erken seçim söylentilerine geldi. Genel Başkan Yardımcısı Reha Denemeç,‘Yok böyle bir şey. Bugün erken seçime gitmek için deli olmak lazım’ dedi ve gerekçelerini sıraladı:
‘Şu anda parlamentoda gereken çoğunluğa sahibiz. Anayasa’yı değiştirecek güçteyiz. Önümüzde daha üç yıla yakın süre var. Üstelik bu süre içinde bir de Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Erken seçim bize ne kazandıracak? Tamam doğrudur, oyumuz artıyor; ama baraj sınırında iki parti var. Eskaza bunların biri, ya da ikisi barajı geçse, biz daha fazla oyla, daha az milletvekiline sahip olacağız. Hadi onu bir tarafa bırakalım, ekonomide müthiş olumlu gelişmeler var. Bir erken seçim bütün bunları bozabilir. Erken seçim katiyen olmaz.’
Bir diğer Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli de, ‘Bu partinin trendi aşağı doğru olsa, daha fazla kan kaybetmeden erken seçime gidelim deriz; ama durum tam aksi. Parti giderek yukarı tırmanıyor. Neden erken seçim yapalım’ diye ekledi.
Anlaşılan o ki, bütün dedikodulara rağmen bir erken seçim yok.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Okumadığımız raporları okumuş gibi yaparak ahkám kesmediğimiz zaman.