Paylaş
Bir dostum bana, ‘‘Siz devletteki büyük soygunların peşinde koşuyorsunuz. Oysa devlette asıl soygunlar küçük küçük yapılıyor’’ dedi.
Dedi ve gitti.
Üç gün ne demek istediğini düşündüm. Sonunda aradım.
‘‘Ne demek istedin’’ diye sordum.
Anlattı: ‘‘Bak’’ dedi, ‘‘Türkiye'nin neredeyse her kıyı köyünde bir balıkçı barınağı inşaatı vardır. Şu anda halen 47'sinin inşaatı sürüyor.
Bunların her birinin ihale bedeli yaklaşık 4-5 trilyon liradır. Her yıl bunlara yüzde 10 ödenek verilir.
Yani 400-500 milyar lira. Yaz aylarında inşaat başlar. Haliyle bitmez. Kış olunca inşaat durur. Kışın deniz kabarır, dalgalar yapılan işi alır götürür. Bir sonraki yıl aynı iş yeniden başlar. Bir 500 milyar daha verilir. Kış gelir o da gider. Bu barınaklar kimsenin dikkatini çekmez.
Müteahhidi de bölgedeki siyaseten güçlü birileridir.
Bir balıkçı barınağı işi bir adama ömür boyu gelir gibidir. En kısa süreni 10-15 sene sürer.
Sonuçta bir barınak, biterse, bir liman fiyatına mal olur. Ama küçük olduğu için ne sizin dikkatinizi çeker, ne de bir başkasının.’’
Gerçekten güzel iş.
Her yıl yüzde 10 yap. Ama bir yıl sonra o yüzde 10 yapılmamış olsun.
Sonra da ertesi yıl aynı iş için bir daha para al.
Üstelik de yeni yılın yeni fiyatlarından.
Bu düzene ABD hazinesi bile dayanmaz!
Sormalı mı, sormamalı mı?
AĞRI Dağı'nda meydana gelen kazanın yapılan yanlışlardan kaynaklandığını yazdım diye dağcılıkla alakası olmayan bir grubun saldırısına maruz kalıyorum.
Kimileri ‘‘AKUT'a niye saldırıyorsun?’’ diyorlar.
Yahu deli misiniz, AKUT'a niye saldırayım?
Ben sadece bu kaza ile ilgili sorular soruyorum.
Bunun AKUT'la ne ilgisi var?
Ben bu kazanın acemi işi olduğunu söylüyorum.
Bütün dağcılık camiası benle hemfikir. Ancak bunu açık açık söylemeye korkuyorlar.
Haklılar da. Eski bir dağcı olmak dışında bu işle alakası olmayan bana bile neler deniyor, o çocuklara kim bilir neler yaparlar!
İyi de bir dağ kazasının AKUT'la ne ilgisi var.
Ya da bu kazanın olduğu tırmanışta Nasuh Mahruki'nin acemice davvrandığını söylemiş olmam AKUT'u niye rencide etsin.
AKUT bir kurum, Nasuh Mahruki bir kişi.
Yarın öbürgün Nasuh Mahruki veya bir başka AKUT üyesi bir suç işlese AKUT mu suçlu olacak?
Ya da bir başka yönden ele alalım.
Nasuh Mahruki, İskender Iğdır'ın cenazesinde sülaleme sövünce Hürriyet Gazetesi'ne mi sövmüş oluyor! Yooo!
Değerli okurlar, ben kişilerle uğraşmıyorum. Ben bir dağ kazasını soruyorum.Nasıl olur diyorum.
Eğer bir tekiniz bile, ‘‘Nasuh Maruki'nin dokunulmazlığı vardır. Ona soru bile sorma. Yarın öbürgün büyük bir hatasını görsen bile yazma’’ derseniz, bundan böyle tek kelime yazmam.
Ama şunu bilin ki, önemli olan insanlar değildir. Kurumları insanlarla özdeşleştirmeyin.
Kurum adına insanları korursanız, yarın o insanlar yüzünden kurumlar çöker.
Bir önceki Meclis Başkanı Meclis'i soydurdu diye yazınca, Meclis'i mi karalamış olduk.
Gerekirse yarın öbürgün AKUT'u da sorarım.
Deprem sonrası AKUT'a gelen yardımların miktarını, bunların ne yapıldığını da sorarım.
Rahmetli İskender bunları sorduğum için memnun olur emin olun.
Ama ‘‘Boşver, sorma’’ diyorsanız o başka.
O zaman bundan sonra hiçbir şey sormam.
Kredi kartı yoksa internet de yok
İNTERNET hizmeti veren firmalar hızla çoğalıyor. Dünyaya paralel, hatta daha hızlı giden bu gelişme keyif verici.
Fakat yeni gelişen her sektör gibi, burada da sıkıntılar var.
Özellikle de müşteri ilişkileri konusunda ciddi sıkıntılar.
Geçtiğimiz günlerde bir okurumun başına gelen gibi.
Okurum 1 ay sınırsız internet aboneliği veren erişim paketlerinden birini satın alarak evine gider.
Paketi bilgisayarına yükledikten sonra, üyeliğinin başlatılması için servis sağlayıcı firmayı arar.
Ancak karşı taraftaki yetkili, kredi kartı numarasını sorar.
Okurum kredi kartı sahibi olmadığını, olsa bile numarasını vermek zorunda olmadığını çünkü 1 aylık sınırsız abonelik hakkı olduğunu söyler.
Ancak telefondaki kişi, kurallar gereği kredi kartı numarası olmadan servisi açamayacağını söyler. Okurum daha üst düzey bir yetkili ister. Bağlarlar. Ancak onunla yapılan konuşmadan da bir sonuç çıkmaz.
Ortaya çıkan, kredi kartı numarası yoksa, internet servisinin de olmayacağıdır.
Okurum şimdi paketi alırken kendisinin ‘‘Kredi kartı gereklidir’’ diye uyarılmamış olmasının haksızlık olduğunu düşünüyor.
Haklı da.
Açılmış paket ve yırtılmış şifreyle erişim paketini iade etmesi zor.
Keşke satarken, ‘‘Kredi kartı olması şarttır’’ deselerdi!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
Savcılar harekete geçmek için gazetecileri beklemediği zaman.
Paylaş