Paylaş
Kira meselesinde son noktayı Yargıtay koyacak gibi.
Hükümet kiraları yüzde 25 ile sınırlamayı bir yasal düzenleme haline getirmek isteyinceye kadar, kira artışlarını Yargıtay'ın içtihadları belirlerdi.
Yargıtay enflasyonu, TÜFE'yi, TEFE'yi göz önüne alır ve yaşanmış olan dönemin enflasyonuna göre bir artış miktarını ortaya koyardı.
Hükümet akan suyu tersine döndürmeye kalkıştı.
Aslında yıllardır memura, işçiye, çalışana yapılan zulmün bir benzeri bu kez evsahipleri için düşünüldü.
Kafana göre zam ver, enflasyon hedefi tutarsa ne álá.
Kafa hükümetin kafası olduğu için enflasyon hedefleri hiç tutmadı.
İşçi, memur maaşı hep erozyona uğradı.
Şimdi aynı şey evsahiplerine yapılmak isteniyor.
A be, bu fikri ortaya atan şabalak, bu iş tutar mı hiç?
İşçide, memurda tutar. Çünkü adamın, ‘‘Parayı beğenmedim. Başka işe gidiyorum’’ demesi mümkün değil.
Çünkü beğendiği parayı veren olsa zaten kimse durmayacak.
Emeğini satan çok, alan yok olunca bu iş yürüyor.
Ama ev işi öyle mi?
Burada tam tersi söz konusu.
Ev yok kiracı çok.
O zaman ne olacak?
Açıktan paralar ödenecek, zamlar kontrata yazılmayacak, elden alınacak, senet sepet devreye girecek.
Kiralar kontrol altında tutulmayacağı gibi, bir de vergi kaçağı oluşacak.
Tabii bu arada ev kirasının vergi iadesini alan dar gelirli de vergi iadesinden olacak.
Yani kısacası kimsenin işine yaramayacak aptal bir düzenleme.
Ama anlaşılan sonunda yargıdan, Yargıtay'dan dönecek.
Kiralar yine mahkemede belirlenecek.
Devletin kiracısı olanlar kim?
GAZETECİ Türkiye'de yaşayınca bu kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlanmasının altında da bir çapanoğlu arıyor.
Evsahipleri ile kiracılar bir şekilde halleşecekler.
Ama işin bir de başka yönü var.
Biliyorsunuz, Türkiye'de en büyük mal sahibi devlet.
Arazilerin yarısından çoğu devletin tapulu malı.
Devletle anlaşan, bu arazileri kiralayabiliyor.
19, 29, 49 hatta 99 yıllığına devlet arazileri kiralanıyor.
Üzerine ev, otel, turistik tesis, aklınıza ne gelirse inşa ediliyor.
Bunların kimilerinin kirası trilyonlarla ölçülüyor.
Kira artışlarını bu yıl yüzde 25, önümüzdeki yıl yüzde 10 ile sınırlayan yasa devletin kiraya verdiği mülkler için de geçerli.
Merak ediyorum acaba hüümetin hangi ortağına yakın isimler, bu kira meselesinden büyük avanta sağlayacaklar.
Bunun yanı sıra vakıf mallarında kiracı olanlar da bundan yararlanacak.
Acaba onlar kim?
Hat mı, halt mı?
EMNİYET Genel Müdürlüğü'nden bir ricam var.
Şu Alo 155, Alo 154 gibi abuk sabuk hatlarınızı kapatın da, vatandaş kendi başının çaresine kendi baksın.
Çünkü bu hatlar bir halta yaramadığı gibi insanlara vakit de keybettiriyor.
Önce akşam tek başına yaşayan bir kadın gazeteci dostumun kapısı kurcalanmaya başlar.
Saat sabahın 5.00'idir ve gazeteci dostum hırsızların evlere genelde bu saatte girdiğini duymuştur.
Korku içinde başucundaki telefona sarılır ve 155'i arar.
Telefonu açan görevliye durumu bildirir ve adresi verir.
Bu arada kapı zorlanmaya ve kurcalanmaya devam etmektedir.
Ve arkadaşım beklemeye başlar.
Beklerken de evin içinde gürültü yaparsa hırsızın kaçacağını düşünür ve başlar patırtı yapmaya.
Haklı çıkar. Kapının kurcalanması kesilir.
Birileri koşarak merdivenden iner ve kaçarlar.
Arkadaşım, polisler gelecek diye beklemeye devam eder.
Ancak saat 7.30'a kadar ne gelen olur, ne giden.
İşte Türkiye'de bir ‘‘İmdat hattı’’nın durumu.
Şimdi ben bunu yazınca Emniyet'ten arayıp, ‘‘asılsız ihbarlardan, sorumsuz vatandaşlardan’’ bahsedecekler.
Emniyet'in bu kadar sorumsuz olduğu yerde, vatandaş haydi haydi sorumsuz olur.
Dediğim gibi en iyisi bu hatları iptal etmek.
O zaman polise boş yere güveneceğimize birbirimizi ararız.
Arkadaşım beni arasaydı, 5 dakikada giderdim.
Dostlar ne için ki!
Talay kurtuldu
CUMARTESİ günü, ‘‘Fikri Sağlar öldürülürse sorumlusu İstemihan Talay'dır’’ diye yazdım.
Çünkü Kültür Bakanlığı, Fikri Sağlar'ın korumalarına otomobil vermediği için Sağlar korunamıyordu.
Yazının yayınlandığı gün Kültür Bakanlığı Fikri Sağlar'ın korumalarına otomobil tahsis etti.
Şunu ben yazmadan yapsalar ne iyi olurdu!
Olsun. Buna da şükür...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ ?
Yüzyıl değiştirmenin, çağ atlamak anlamına gelmediğini anladığımız zaman.
Paylaş