Fatih Altaylı: Keşke af çıksaymış!

Fatih ALTAYLI

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ten ve onun Genel Başkan Yardımcısı Sayın Rahşan Ecevit'ten özür diliyorum.

Af yasasına karşı çıktığım, bununla ilgili vatandaş tepkilerini aktardığım için işlediğim günahlar ruhuma yük oluyor.

Ne büyük hata yapmışım.

Af çıkmalıymış değerli okurlar.

Af çıkmış olsaydı Bayrampaşa Cezaevi'nde önceki gün meydana gelen olay olur muydu hiç?

O adamların tamamı salıverilmiş olacağı için cezaevi sütliman olacaktı. Cezaevinde ne bir silah, ne bir uyuşturucu, ne de trilyonlarca liralık döviz bulunacaktı.

Afla salıverilenler giderken silahlarını, uyuşturucuları ve paralarını da alıp gideceklerdi.

Cezaevlerinde hiçbir suç unsuru kalmayacaktı.

Ah, ah, ah...

Ne hata yapmışım.

Af çıkmış olsaydı hiç bunlar başımıza gelir miydi?

Devletin cezaevlerine hákim olamadığı hiç ortaya çıkar mıydı?

Afla boşalmış olsaydı cezaevlerinin her köşesi devletin kontrolünde olabilirdi.

Çok üzülüyorum.

Keşke affa karşı çıkmasaydım.

Öyle ya, devletimin, hükümetimin, Adalet Bakanı'mın ne kadar acz içinde olduğu ortaya çıkmayacaktı.

Bu adamlar salıverilecek, cezaevlerinde sorun kalmayacaktı.

Bu adamlar ne mi olacaktı?

Ne olacak, cezaevi koridorunda değil, sokak ortasında çatışacaklardı. Belki arada bir iki masum insan da ölecekti ama olsun. Ortalık şenlenecekti.

Rahşan Ecevit'le Hikmet Sami Türk de oturup şenliği izlerlerdi.

Bayrampaşa Cezaevi'ni Fatma Hanım denetlesin

ADALET Bakanı Hikmet Sami Türk tam bir acz içinde.

Cezaevi içinde ne olupbittiğini dahi anlayamıyor.

Cezaevini bu hale getirenlerin kendisine verdiği yalan yanlış bilgi ve raporlarla işi örtbas etmeye çalışıyor.

Bence öyle yapacağına cezaevi teftişi konusunda büyük bir tecrübe kazandığı anlaşılan eşi Sayın Fatma Türk'ü Bayrampaşa Cezaevi'ne yollasın.

Onun hazırlayacağı rapora göre davransın.

Bana sorarsanız Bayan Türk bile, ‘‘Adalet Bakanı'nın aciler istifa etmesi gerekmektedir’’ diye bir rapor hazırlar.

Işıkara ne yaptı?

MARMARA Bölgesi, Tekirdağ açıklarındaki 5 şiddetinde depremle sarsılırken, Profesör Işıkara ile birlikte stüdyoda idik.

Ertesi gün pek çok kişi, deprem sırasında Işıkara'nın ne yaptığını sordu.

Hiçbir şey yapmadı.

‘‘Rica etsem rasathaneyi arar mısınız? Sağlıklı bilgiyi oradan alabiliriz’’ dedi.

Ancak rasathanenin telefonları uzun süre meşgul çaldı.

Bu arada Işıkara ‘‘Önemli değil, aynı fay üzerinde bir harekettir. Artçıdır. Daha olur’’ dedi.

Bu arada Star TV'nin Işıkara benim konuğum olduğu sırada ‘‘Işıkara kaçtı’’ diyerek yayın yapmasına çok üzüldü.

Tabii ben de üzüldüm.

Hele hele Mesut Yar gibi programcının bu hatayı yapması beni daha çok üzdü.

Umarım RTÜK'ü de üzmüştür.

Şarık Tara, Yılmaz'ın nesi?

MESUT Yılmaz, Moskova'da Belediye Başkanı Yuri Lujkov'la görüşüyor.

Yılmaz'ın sağında Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi, solunda Şarık Tara.

Koalisyon ortağı partinin genel başkanının Moskova'da çizdiği tablo bu.

Resmi görüşme, yanında bir işadamı.

Şimdi Yılmaz der ki, ‘‘Kardeşim işadamlarının yolunu açmak vazifemiz’’.

İyi de, Rusya'da iş yapan tek işadamı Şarık Tara mı?

Ya da diyebilir ki, ‘‘Bu görüşmeler özeldi’’. O zaman büyükelçinin ne işi var?

Sayın Yılmaz, ANAP'lı bile olsanız, Körfez Geçişi gibi kıyamet koparan ihaleleri verdiğiniz bir adamı resmi görüşmelerde yanınızda taşımaya hakkınız yok.

ANAP'lılık iyi de, bu kadar da ANAP'lı olmanın álemi yok.

Bunlar birbirlerine güvenirler

YILDIRIM Akbulut, amcasının oğluna güvendiğini söylemiş.

ANAP felsefesi bu.

Hep akrabalara güvenirler.

Servet bölünmesin diye aile dışına kız vermem geleneği gibi.

Akbulut her yere akrabalarını, eşini dostunu yerleştiriyor.

Genel Başkanı Mesut Yılmaz da öyle yapardı.

Hatırlayacaksınız, Yılmaz güvendiği eniştesini THY Yönetimi'ne yerleştirmiş, sonra THY'nin içhatları birilerine peşkeş çekilirken yakalanmışlardı.

Şimdi Akbulut da amcaoğluna güveniyor.

Umarım amcaoğlu, Akbulut'un güvenini boşa çıkarmaz.

Tabii, bunların güvenmekten ne anladığını siz benden iyi bilirsiniz.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Aklı başında adamlar reyting hastalığına tutulmadığı zaman.