Kazım’dır ne yazsa lazımdır!

‘100 yıldır ‘yükselen değerlerin' savunucusu olan Beşiktaşlı bugün utanıyor... Neden mi Beşiktaşlı utanıyor Sayın Başkan Serdar Bilgili?

Lucescu'nun Galatasaray'dan intikam duygularını tatmin için Beşiktaş'ın tüm değerlerini sokağa atmasına izin verdin... Feyyaz Uçar'ı asistan koç yaptın... Sergen Yalçın'ı geri aldın, kaptan bile yaptın...

Menajer Sinan Engin'e büyük yetki verdin, elinden aldın... Sayın Bilgili!.. Beşiktaş tarihinde hiçbir başkan senin gibi Beşiktaş'ı utandırmadı. Bu ayıp size ait Sayın Serdar Bilgili. Size ait, size...’’

Bu satırların kime ait biliyor musunuz?

Çok ünlü Beşiktaşlı bir spor yazarına. Değerli ‘‘dostum’’ Kazım Kanat’a.

Bir yazısında devletin Galatasaray'a el koymasını isteyecek kadar şaşıran ve başının soğuktan veya güneşten korunması konusunda şapkasının kifayetsiz kaldığı anlaşılan ‘‘şirinlik muskası’’ meslektaşımıza.

Sezon başında Beşiktaş için bunları yazan Kanat'ın, takımının şampiyon olmasından sonra neler yazdığını da biliyoruz. Yani demem o ki: ‘‘Boşverin. Ciddiye almayın.’’

Ne Galatasaraylılar, ne Beşiktaşlılar...

İt ite, it de kuyruğuna

NE beyhude bir uğraş içinde olduğumuzu düşünüyorum zaman zaman. Yıllardır her gün ‘‘Nasıl adam oluruz?’’ diye yazıyorum, her gün onlarca ‘‘neden adam olmayacağımızı’’ gösteren olayla karşılaşıyorum.

Bu ülkede yaşamaktan, böyle adamlar tarafından yönetilmekten utanır hale gelmekten başka bir gelişme olmuyor. Bir komisyon kuruldu ve Türkiye'de son yıllarda meydana gelmiş büyük ‘‘yolsuzluk iddiaları’’ konuşuluyor. Verilen yanıtlar ‘‘rezalet’’in boyutunu ortaya koyuyor.

Bir bakan diyor ki: ‘‘Vallahi olmuştur. Devlet yönetiminde acemiydim.’’

Bir başkası bazı çıkar gruplarına yüzlerce milyon dolar ‘‘avanta’’ sağlayan bir düzenleme için, ‘‘Ben bakanım, önüme getirirler imzalarım’’ diyor.

‘‘Kardeşim bakansın, bari bir baksaydın’’ diyen çıkmıyor.

Bakan topu sözleşmeyi önüne getiren genel müdüre atıyor.

Komisyon genel müdürü çağırıyor.

Genel müdür bakandan daha pişkin.

‘‘Hiç hesaplamamıştım. Öyle mi olmuş? Vah vah vah! Keşke olmasaymış. Benim suçum yok. Daire başkanına sormak lazım’’ diyor. Emin olun yarın da daire başkanı gelecek ve o da benzer bir yüzsüzlük sergileyecek. Sonunda iş odacıya, çaycıya kadar inecek. Bu ciddi bir rezalet ve ciddi bir gayri ciddiliktir.

Bir dönemin pisliklerinin ‘‘it ite it de kuyruğuna’’ yöntemiyle ‘‘sahipsizleştirilmesidir’’.

Çukurova ve Kepez'de yıllardır hukuk tanımayan, Türkiye'de ‘‘Avukat değil hakim tutarım’’ zihniyetini geliştiren ve hukuka paçayı kıstırınca hatırlamaya çalışanların üzerine görülmedik bir başarı ve kararlılıkla giden hükümetin diğer yolsuzluk ve ahlaksızlıklar konusunda da ciddiyetini göstermesi gerekiyor. Türkiye bir başbakanını, bir bakanını yolsuzluktan dolayı hapse göndermedikçe bu rezaletler sürecektir.

Sadece kuyruğu değil, itten de; itin itinden de hesap sormak zamanı gelmiştir. AB'ye uyumun bir gereği de budur.

ÇEAŞ ve Kepez'in küçük ortakları

TÜRKİYE'nin en şanssız yatırımcıları Çukurova ve Kepez'in ortakları.

Bunların başına gelen yıllardır pişmiş tavuğun başına gelmedi.

Bu şirketler bir dönem borsada çok popülerdi. O dönem Türkiye'de sermaye piyasalarının da yeni yeni oluşmaya başladığı günler olduğu için ciddi bir başıbozukluk vardı.

Bu iki şirketin ‘‘sahte’’ hisse senetleri piyasadaydı. Binlerce yatırımcı bu sahte senetlerden mağdur oldular. Ardından ‘‘Uzan dönemi’’ geldi. Uzanlar'ın ‘‘hukuk tanımaz’’ uygulamaları nedeniyle SPK ile başı sık sık derde girdi. Her seferinde bu iki şirketin İMKB'deki işlemleri durduruldu, tahtaları kapandı.

Küçük yatırımcılar müthiş mağdur oldular. Uzan Ailesi'nin şirketin kárını yok etmeye yönelik hamleleriyle para kaybedenler de yine aynı yatırımcılardı.

Ve bu iki şirketin küçük ortaklarına son darbe hükümetten geldi. Şirketlerin imtiyazlarının alınmasıyla birlikte olan yine küçük yatırımcıya oldu. Hükümet bu günahsız küçük yatırımcının hakkını korumak zorunda. Kimin küçük kimin büyük yatırımcı olduğu iyice anlaşılıp ortaya çıkarıldıktan sonra bu yatırımcıların mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik önlemler alınması şart.

Söylendiğinin aksine Uzanlar'a yönelik hareket hem yabancı yatırımcının hem de özelleştirmenin önünü kesmez, tam aksine açar.

Fakat küçük yatırımcının mağdur olması sermaye piyasalarına olan güveni ciddi biçimde sarsar.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hukuku paspas yapanlar gün olup da hukuka ihtiyaç duyacaklarını, başkalarının hukukuna saygı göstermedikleri günlerde hatırladıkları zaman.
Yazarın Tüm Yazıları