PAZARTESİ günü Kayseri’deydim. Doğan Yayın Holding her ay Anadolu’nun bir ilinde ‘Anadolu’daki Avrupa’ başlıklı bir toplantı düzenliyor.
O ilin işadamları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle AB perspektifi ele alınıyor.
Türkiye’nin önemli reklamcıları ve işadamları deneyimlerini o ilin işadamlarıyla paylaşıyorlar. Pazartesi bu amaçla Kayseri’deydik.
Program yoğun olunca dün bizim yazı güme gitti. Kusura bakmayın. Kayseri Anadolu’nun etkileyici kentlerinden biri. (Gaziantep’te de böyle bir hisse kapılmıştım.) Bir dönem İpek Yolu’nun tam orta yeri olması nedeniyle, genetik olarak ticarete yatkın.
Şu anda da müthiş bir sanayi hamlesi var. Birkaç on yıl önce aile şirketi olarak başlayan pek çok işletme bugün Avrupa ölçeğinde iş yapıyor, milyar dolarlık cirolara erişiyor. Kayseri’ye gitmişken bu işletmelerden bazılarını gezdik. Özellikle Boydak Ailesi’ne ait fabrikalar müthiş etkileyiciydi. Dünyanın en önemli markalarına yüksek teknoloji ürünü yatak ve yatak parçası satıyorlar. Mobilya devi İkea için üretim yapıyorlar. 72 ülkeye ihracat yaparken, Avrupa’da İstikbal, Ortadoğu, Arap Yarımadası ve Rusya’da ise Bellona olarak kendi markaları ile pazarlanıyorlar. 1950’lerde mobilya atölyesi olarak çıktıkları yolculukta, 1980 sonrası Özal’dan aldıkları feyz ile bugün 10 bin çalışanı, 1 milyar dolar ciro yapan modern bir işletme olmuşlar.
Birinci kuşak iki kardeş, 40’lı yaşlara gelince ‘Gelişme bizi aşıyor’ diyerek işi büyük oğullara devretmişler. Büyük oğullar da yurtdışına açılabilmek için iyi eğitim almış küçük kardeşlere bayrağı vermişler. Kavgasız, gürültüsüz. El ele işi götürüyorlar..
NOT: Bu gibi övgüleri zaman zaman yaparım. Karşılığında rüşvet de aldım. Fabrika gezisine katılanlara birer yatak çarşafı hediye ettiler. Ben de onu birine hediye ettim. Biz bazı gazeteciler böyle ucuza satılırız işte.
Kavga yok çünkü ekonomik durumları iyi
FABRİKAYI gezerken 3 numaralı kardeş Memduh Boydak, çalışanları gösterdi:
‘Bakın Fatih Bey, şurada Türkiye var. Alevisi var, Sunnisi, dinsizi var. Başı örtülüsü var, başı açığı var. Kimse kimseye karışmıyor. Biz kimseye karışmıyoruz. Hiç sorunsuz beraber çalışıyorlar. Biliyor musunuz, bu fabrikada çalışanların ve ailelerinin suç oranı sıfır. Çünkü çok çalışıyorlar. Çok üretiyorlar. Suça ayıracak zamanları da yok, kavga edecek zamanları da’ dedi.
Boydak kardeşlere göre ekonomi yoluna girse, milletin cebine üç kuruş para girse, Türkiye sorunlarını daha rahat aşacak ve anlamsız tartışmalara kimse girmeyecek.
Memduh Boydak bunları söyledi ve sonra yakındı:
‘Babamızın bize bir sözü var. Hiç unutmayız. Siyasete karışmıyoruz. Ama doğrusunu isterseniz Türkiye’de kimsenin suni sorun yaratmaya hakkı yok. Ne iktidarların, ne de iktidar karşıtlarının. Boşuna kimse ülkede gerginlik yaratmasın. Bazı sorunlar üzerine körükle giderek değil, bir kenara bırakılarak çözülür. Bunu iktidardakiler dahil herkes görmeli’ dedi.
Taşın altında eli olan biri olarak haklıydı.
Futbolda mafyaya Meclis baksın
GEÇEN hafta futbolda mafya olduğunu yeni mi öğrendiniz diye yazdım. Bitiriş cümlem ilginç gelmiş bazılarına. Federasyonda ve Galatasaray’da yoktu ama oralara da girer demiştim. ‘Federasyonda nasıl olmaz’ diyenler var, Ergun Gürsoy’un Çakıcı’ya forma gönderdiğini söyleyenler var. Demek ki, Galatasaray’a da ufak ufak girmeye başlamış diyeyim. Umarım ‘Fair’ başkanımız bu olayı inceler. Federasyon konusu ise farklı. Ne Çakıcı, ne de Sedat Peker gibi adamlar federasyonu etkileyemiyorlar. İster inanın, ister inanmayın bu böyle. Federasyon Başkanı’nın Karadenizli ve güçlü bir aileden geliyor olması, mafyanın federasyona yaklaşmasını engelliyor. Zaten bu nedenle geçmişte mafya bizzat kendi adamını federasyon başkanlığına aday gösterdi. Ama Allah tarafından olmadı.
Futbolda mafya meselesini neredeyse bir yıl önce Başbakan Erdoğan’la konuştuk. NATO toplantısı için Roma’da bulunduğu sırada Başbakan’ın suitinde, Erdoğan ve Gül’le yaptığımız sohbet sırasında Başbakan’a futboldaki mafya varlığını anlattım. Ve aynen yazımdaki gibi ‘Şimdilik Galatasaray’da ve federasyonda yok’ deyince Başbakan, ‘Galatasaray’a da yavaş yavaş girdikleri duyumlarını alıyorum’ dedi. ‘Benim yönetici olduğum dönemde yoktu’ dedim. ‘Artık o kadar emin olma’ demişti. Hatırlıyorum. O zaman Başbakan’a ‘Bu konuda ne yapacaksınız’ diye sormuştum. Futbol için yeni bir yasa hazırladıklarını ancak bu konunun yasa ile çözülmesinin zor olduğunu, benzer sorunların yıllarca İtalya’da yaşandığını hatırlatmıştı. Kişilerin konuşması gerektiğini söylemişti.
Ben şahsen Türkiye’de kitleleri peşinden koşturan futbolun sorunlarının Meclis’te bir genel görüşme konusu yapılması gerektiğini düşünüyorum. Belki de ciddi bir Araştırma Komisyonu kurulup bu mesele ele alınmalı. Futbol her ne kadar öyle görünmese de etkisi bakımından ciddi bir iştir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Suça bulaşan Fenerbahçeli yöneticiler de, diğer takım yöneticileri gibi basında konu edildiği zaman.