TÜRKİYE'de Black Hawk helikopterlerinin üretilmesine yönelik proje beni heyecanlandırdı.
Olayın ne derece doğru olduğunu hemen araştırdım.
Olay henüz net ve kesin değil. Bir ön teklif gibi.
Helikopteri üreten Amerikan firması Skorsky, Black Hawk'ın şu anda dünya üzerinde yaygın kullanımda olan UH 60 ve UH 70 modellerini üretmeyi durduracak. Bunun yerine Amerikan Savunma Bakanlığı ile yapılan yeni anlaşma gereği, Black Hawk'ların henüz tasarım aşamasında olan ‘‘M’’ modelinin üretimine geçecek.
Üretimden kalkan modellerin üretimi ile ilgilenecek kuruluşlara teklifler yapan Skorsky Türkiye'de de TAI'ye öneride bulunmuş.
Anlaşma sağlanırsa üretim teknolojileri ve üretim bandı Türkiye'ye getirilecek.
Ancak konunun uzmanlarına bakılırsa projenin önünde iki engel var. İlki TAI'nın daha önce yapılan benzer ortak üretim veya parça üretimi tekliflerine ‘‘yüksek fiyat’’ vererek anlaşmaları kaçırması.
Diğeri ise piyasanın UH 60 ve 70 tipi helikopterlere doymuş olması ve yıllık üretimin 20'yi aşmasının mümkün görünmemesi.
Suudi Arabistan Batılı oluyor, biz mi olmayacağız!
TÜRKİYE ‘‘Müslüman demokrat’’ olduğunu söyleyen bir iktidarın Türkiye'yi Doğu'ya döndürüp döndürmeyeceği şeklindeki ‘‘anlamsız’’ soruya yanıt ararken, çevremizdeki gelişmeler ‘‘Doğu’’ olarak adlandırılan ülkelerin yüzlerini ‘‘Batı’’ya çevirmek için nasıl bir uğraş içinde olduğunu gösteriyor.
‘‘Türkiye bir İslam ülkesi mi olacak?’’ sorusu Türkiye'deki zihinleri kurcalarken, ‘‘hakiki’’ bir İslam ülkesinin ‘‘Batılılaşma’’ arayışlarıyla ilgili ilginç gelişmeler oluyor.
Birkaç gün sonra, ayın 17'sinde Cidde'de ilginç bir toplantı var: Cidde Ekonomik Forumu.
Türkiye Özal'lı yıllardan beri ‘‘Davos Ekonomik Forumu’’nu biliyor ama Cidde Ekonomik Forumu pek çok Türk için yeni bir kavram.
Oysa Cidde'de bu forum bu yıl 5. kez yapılacak.
Çünkü Suudi Arabistan gibi İslami kuralların, daha da ötesi Vehhabiliğin egemen olduğu bir ülke dünyadaki gelişmelerin kendi kurallarıyla çelişmesinin toplumda yarattığı sosyal ve ekonomik baskıyı fark ediyor ve ‘‘açılmak’’ istiyor.
Bu yüzden de birtakım arayışlara giriyor.
Cidde Ekonomik Forumu'nda bu arayışların bir sonucu olarak ‘‘berbat’’ bir tablo ile karşılaşmışlar.
Suudiler oturup durumlarına bir bakmışlar ve bir özet çıkarmışlar:
%4'lük bir nüfus artışı, %60'ı 20 yaş altı bir nüfus, 70'li yıllarda kişi başına 16.000 USD olan milli gelirin 2004'te 6.000 USD'a gerilemesinin yanı sıra 10.000 civarında prens ve prenses, 70.000 kraliyet ailesi mensubu. Kuran anayasa. Katı bir dini yapı.
Bütçenin önemli bir bölümü sosyal hizmetlere ayrılmış, yatırım için yeterli kaynak yok. Eğitim medrese düzeni, kadınlara sadece sağlık ve eğitim branşlarında üniversite tahsili. Diğer branşlar yasak. Ülkede her seviyede çok ciddi yetişmiş insan sıkıntısı. Bu tablo ile Suudi Arabistan'ın petrole rağmen parlak bir geleceği olmadığını görmüşler.
Ve bir dizi reform planlamışlar.
İnsan açığını kapatmak için eğitim müfredatında ve kitaplarında değişiklik yapılacak (mollalarla görüşmeler sürüyor). Kadınlara üniversitede branş seçme özgürlüğü sağlanacak. Meslek okullarına ağırlık verilecek. İlk kez bu yıl belediye seçimleri yapılacak. Kadınlar oy verebilecek, ancak aday olamayacaklar.
Telekom, enerji sektörleri ve havaalanları özelleştirilecek.
Körfez ülkeleri gümrük birliğine 2005'te tam geçilecek. 2004'te Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olunacak. Deutche Bank'a bankacılık faaliyetleri için izin verilmiş bile. Bankacılık sektörü çerçevesi hazırlanmış, yasalar hazırlanıyor. Yabancı yatırımcı için 'tek noktada işlem ve izin' için yasal ortam sağlanmış. Bürokrasinin azaltılması, ülkeye giriş çıkışın kolaylaştırılması için gerekli altyapı hazırlanıyor. Yabancı sermaye vergileri %45'ten % 20'ye indirilmiş.
Bu reformlarla Suudiler yurtdışında bulunan 700-800 milyar dolar tutarındaki Suudi parasını ülkeye çekmek ve önümüzdeki yirmi yıl için gereken 120 milyar dolar tutarındaki enerji yatırımına yabancı sermaye katkısı sağlayabilmek istiyorlar.
Yine aynı süre için su ve sulama altyapısı için gereken 30 milyar dolar civarındaki kaynağın temini. Genç nüfusa iş imkanları yaratabilmek ve bozuk olan ve giderek bozulan sosyo-ekonomik durumu iyileştirmek.
Cidde Ekonomik Forumu da aslında bu durumun dünyaya duyurulması için kullanılan bir toplantı.
Suudiler bile dünyaya açılır, Batı'ya dönerken, Türkiye'nin içe kapanma, yüzünü Doğu'ya dönme riski bence artık yok.
Türkiye'deki tek risk hálá ‘‘iyi yönetilmek’’ ve genç kuşaklara umut aşılayacak açılımlar yaratmak konusunda..
Bunu da yapabilirsek, vehimlerle yaşamamıza hiç gerek kalmayacak.