Jandarma komutanı Cem Uzan’ın dostu muydu?

CEM Uzan arife günü kamu malını bastı. Bir zamanlar kendisine ait olan ama devlete olan bilmem kaç milyar dolarlık borcu yüzünden el konulan çiftliğine, hepsi İsrail’de eğitim görmüş koruma grubuyla birlikte girdi.

Çiftliğe TMSF tarafından yerleştirilen güvenlik ekipleri, büyük ihtimalle Cem Uzan tarafından ‘bağlandığı’ için olaya seyirci kaldılar.

Çiftlikte büyük olasılıkla Uzan Ailesi açısından büyük önem taşıyan bazı belgeler vardı.

Kimileri bu belgelerin yurtdışındaki büyük miktardaki paranın kayıtları olduğunu söylüyor, kimileri ise bazı başka çok önemli belgelerden söz ediyor.

Ortada net bir şey yok ama çiftliğe altın ya da para için girilmediği kesin. Çiftlik baskınının benim açımdan en ‘garip’ tarafı jandarmanın tavrı oldu. Her şeyden önce jandarmanın olaya müdahalesi son derece geç. Saatler sonra.

Bu arada Uzan’ın adamlarının çiftlikten kasalar kaçıracak zamanı olmuş.

Bu ‘zaman’ rezaleti kameralara elbette yansıyamıyor.

Ama rezaletin bir de kameralara yansıyan boyutu var.

Cem Uzan ve adamları çiftlikten jandarma karakoluna ‘kendi kullandıkları’ otomobillerle gidiyorlar.

Bölgedeki jandarma komutanıyla öpüşüp koklaşıyorlar.

Sanki Uzan ve adamları kamu malına silahlı baskın yapan bir grup değil de, bölgedeki evini gezmeye gelmiş yöre ileri geleni.

Jandarmanın muamelesinin kameralara yansıyan hali tam bu.

Cem Uzan 120 bin dolarlık cipinin direksiyonunda mutlu mesut jandarmayı ziyarete gidiyor.

Büyük ihtimalle araçların içi aranmıyor bile.

Bu nasıl bir rezalettir.

İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı bu görüntüler üzerine bir soruşturma yaptırsınlar.

Çünkü gördüklerim bana hiç normal gelmedi.

Hagi transfer istiyor mu?

HAGİ ile yaptığımız uzun röportajın sadece bir bölümü sizlere bayramda ulaşabildi.

Aslında epey uzun konuşmuştuk. Hagi’ye önümüzdeki transfer döneminde ‘oyuncu isteyip istemediğini’ sordum. Yanıtı kısa ve özdü.

‘Şu an için transferden söz etmek istemiyorum.’ Hazirana kadar transfer bahsini kapatmıştı.

‘Transfer konusunu bugün konuşmayalım istersen. Elimdeki kadro gösterdi ki, şampiyonluğa oynayabilecek kapasiteye sahip. Bu karakteri taşıyorlar. Açık söyleyeyim, sahada bizden daha iyisini göremiyoruz. Üstelik de en az para harcayan, en az transfer yapan takım olmamıza rağmen hepsinden daha iyiyiz. Ben bu kadroya inandım ve inanmaya devam ediyorum. Transferden konuşmak istemiyorum.’

Bir de Mutu meselesi vardı. Kokain nedeniyle Chelsea’den yollanmıştı. Bu oyuncunun Hagi ile yakınlığı ise bilinen bir durumdu. Galatasaray’a gelmesi söz konusu olacak mıydı, Hagi Mutu ile konuşmuş muydu?

Bu soruya Hagi değil, Popescu ve Turgay Vardar yanıt verdiler.

Hagi, Mutu’nun hem vaftiz babası, hem de nikah şahidiydi. Mutu ile Hagi yıllardan beri neredeyse her gün konuşuyorlardı. Ama Mutu’nun Galatasaray’a gelmesiyle ilgili tek kelime konuşulmamıştı.

Daha pek çok şey de konuştuk. Onları da önümüzdeki günlerde azar azar yazarım.

2000’de gelirler farklı mı paylaşılıyordu?

‘TELEVİZYON naklen yayın gelirleri kulüpler arasında eşit paylaşılsın’
romantizminin bir ekonomi köşesinden çıktıktan sonra ‘konudan anlamayan’ spor yazarlarının sütunlarına da taşındığını okuyorum.

Şimdi kendilerince ‘güzel bir bahane’ de geliştirmişler.

Diyorlar ki: ‘Anadolu takımları yeterince pay almadıkları için güçlenemiyorlar. Güçlenemedikleri için iyi takım kurup rekabet edemiyorlar. Onlar güçlü olmayınca ligimizin kalitesi düşük oluyor. Ligin kalitesi düşük olunca hem kulüp takımlarımız Avrupa’da başarılı olamıyor, hem de milli takım üst düzey futbol oynayamıyor.’

Fikir değil, cehaletin ilanı.

Galatasaray Avrupa Şampiyonu olurken televizyon gelirleri daha mı farklı dağıtılıyordu acaba?

Ya da Türkiye’nin Dünya 3’üncüsü olduğu yıl küçük takımlara daha mı fazla pay ödenmişti.

Tabii ki değil, havuz sistemi kurulduğundan beri böyle işliyor. Ama Avrupa’da bazı takımlar başarılı oluyor, bazıları olamıyor.

Avrupa’da başarılı olmanın şartı küçük takımlara daha fazla paydan değil, Avrupa’da başarılı olmayı hedeflemiş takımlara daha fazla pay vermekten geçiyor. Bakın bir Avrupa Şampiyonluğu Galatasaray’ı ne hale getirdi. Bugün evrensel başarıyı hedefleyen üç büyüklerin mali yapıları Anadolu kulüplerinden çok çok daha kötü. Gençlerbirliği nakit fazlasını bankada repo yapıyor. Gaziantep keza iyi durumda. Çünkü ‘büyük rekabetin’ dışında kalmak, büyük paralar harcamamak istiyorlar.

Ne camiaları büyük, ne taraftar sayıları, ne de hedefleri.

Avrupa’dan verilen gelir paylaşım örnekleri de tam olarak Türkiye’ye uymuyor. Çünkü Manchester Avrupa Şampiyonu olunca Liverpool halkı sokağa dökülmüyor.

Ama Galatasaray Avrupa Şampiyonu olunca, Fenerbahçe Avrupa’da maç kazanınca İstanbul’dan Van’a kadar tüm Türkiye caddelerde sabahlıyor. Bilmem anlatabildim mi, bilmem anlayabilecekler mi?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kendi bayramlarımızı Halloween’den daha büyük coşkuyla kutladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları