İyi ki Yaşar Kemal var

ULUSLARARASI Gazeteler Birliği (WAN) Toplantısı Türkiye’de yapılıyor. Ülkemiz için çok iyi fırsat.Dünyanın her yerinden yüzlerce gazete patronu ve yöneticisi Türkiye’de. Hem tanıtım, hem de turizm sezonunda ülkemizin güvenilirliğini göstermek açısından son derece faydalı. Ádetten olsa gerek, WAN toplantılarının yapıldığı ülkelerde o ülkenin önemli bir entelektüeli bir konuşma yapıyor. İrlanda’da yapılan son toplantıda U2’nun solisti Bono konuşmuştu. Türkiye’de toplantı olunca ‘mümbit topraklarımızın’ yetiştirdiği, uluslararası saygınlığı olan gerçek entelektüellerimizden hangisinin konuşacağı benim merakımı uyandırdı. Favorim Yaşar Kemal, plasem Orhan Pamuk’tu. Zaten onlardan sonra epey bir boşluk vardı ve ardından Tarkan geliyordu. Yaşar Kemal’in konuşması bu nedenle benim için sürpriz olmadı. Ben nedense Yaşar Kemal’e bir hayranlık beslerim. Yazdıklarından mı, yoksa amcamla arkadaş olduğu dönemlerde beni kucağına oturtup sevmesinden mi, her gördüğünde sıcak bir selam yollamasından mı bilmem. Nedense benim kahramanımdır. Fakat WAN toplantısında yaptığı konuşmayı yeterince derinlikli bulmadım.Keşke konuşmayı okuyarak değil irticalen yapsaydı.Yine de iyi ki Yaşar Kemal’imiz var, iyi ki Orhan Pamuk’umuz var...Yoksa kimi konuşturacaktık orada. Tebligatları almayan yalancı pehlivanYALAN yazmak alışkanlık olunca, her konuda yazabiliyorsunuz. Sabah Gazetesi’nde bana saldırarak ekmek parası kazanmaya çalışan da öyle yapıyor. Ben patronunun işlerini bozdukça, ben patronunun milletin parasıyla gazete sahibi olduğunu yazdıkça, o da bana saldırıyor. Son yazımdan sonra bu ‘Saldırgan’ hakkında yazı yazmama kararı almıştım. Çünkü acımış, üzülmüştüm. Benim ‘zavallı’ dememe alınmış ve bu sıfatı ‘zengin olmayanlar için’ kullandığımı yazmış, fakirliğinden dem vurmuştu. Açıkçası ben de üzülmüştüm. Çünkü ben ‘zavallı’ sıfatını parasal bir durum olarak hiç görmedim. Bu sıfatı kullanırken, aklımdan para ile ilgili bir şey de geçmedi. Ben bir ruh halinin tespitini yapmıştım. Ama anladığım kadarıyla onun için her şey ‘para’ olduğu için bunu da öyle yorumlamıştı. Ben de ‘komplekslerle’ uğraşmayı sevmediğim için ‘yazık’ demiş bırakmıştım. Ama doğru olmayan şeyler yazmaya devam edince, son bir ‘had bildirmesi’ yapmam gerek. Son olarak geçen gün, ‘Hani beni dava edecektin. Yapamadın değil mi?’ diyor ve kendisi hakkında bir dava açamadığımı ima ediyor. Yalan ve külliyen yalan. Utanmadan nasıl yalan yazıyorlar anlayamıyorum. Bu ‘Saldırgan’ hakkında pek çok dava açtım. Bunu Sabah’ın avukatları da gayet iyi biliyorlar. Bu davalarla ilgili süre istediler. Şişli Adliyesi’nde açtığım davalardan bazılarının numaralarını da vereyim. Mesela 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 279 ve 280 sayılı davalar, 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 300 sayılı dava, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 271 ve 272 sayılı davalar ‘Saldırgan’a açtığım davalardan bazıları. Bu davalardan haberdar olmaması ise mümkün değil. Çünkü kendisine yapılan tüm tebligatları, ‘İlgili şahıs bulunamamıştır’ diye almaktan kaçıyor, geri yolluyor. Tebligatları götürenlere, ‘Burada öyle bir adam yok’ diyorlarmış. Doğrusu ben de hiç şaşırmıyorum. NOT: Sabah Gazetesi’ne yapılan tebligatların ‘tebliğ mazbataları’nın fotokopileri elimde.Kiracılar yok ki!DÜN Sabah Gazetesi’nin Yayın Yönetmeni Sevgili Ergun Babahan, Sabah Gazetesi’nin WAN toplantılarına neden katılmadığını anlatmak için uzun bir yazı yazmış. Oysa asıl neden çok daha kısa ve basit. WAN’ın iki tür üyesi var: Gazete sahipleri ve editörler. Birinci tür üyelik mümkün değil. Çünkü Sabah’ın sahibi yok, kiracısı var. WAN’da da ‘Gazete kiracıları’ diye bir grup yok. Kiracı patron WAN’a katılamayınca, editörler de katılmamıştır. Olay bu kadar basit olabilir.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Dar köprüde karşılaşan keçilerin hikáyesini herkes hatırladığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları